TCMB, ENFLASYONLA MÜCADELEDE KARARLI DURUŞUN SİNYALİNİ VERDİ
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB)’nın ekonomideki gidişata ışık tutacak Para Politikası Kurulu toplantı özeti açıklandı. Buna göre küresel büyüme görünümü yatay seyretmekte, işgücü piyasalarındaki sıkılık ise devam etmektedir. Küresel Satınalma Yöneticileri Endeksi hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeler kaynaklı olarak gerilemeye devam etmiştir. Küresel ekonomide yavaşlama devam etmekte ve küresel iktisadi faaliyet zayıf seyrini sürdürmektedir.
Riskler bir süre daha merkez bankası hedeflerini zorlayacak
Enflasyonda kalıcı düşüş sağlamak amacıyla sıkı para politikalarının sürdürülmesi ve jeopolitik risklerin varlığı 2024 yılında küresel iktisadi faaliyetin seyri açısından öne çıkan risk faktörleri olarak görülmektedir. Enflasyon beklentilerinin yüksek seviyeleri, küresel enflasyonun bir süre daha merkez bankalarının hedeflerinin üzerinde seyretmeye devam edeceğini ima etmektedir.
Kredi büyümesi ve kompozisyonunda normalleşme devam etmiştir. Bireysel kredilerin ortalama büyüme oranları azalmaktadır. Bireysel kredi kartlarında ise daha yüksek artış gerçekleşmiştir. Türk lirası ve yabancı para ticari kredilerin miktarındaki artışsa sürmektedir. Parasal ve miktarsal sıkılaştırma ile sadeleşme kararlarının etkisiyle kredi faizlerinde gelinen seviyelerin hedeflenen finansal sıkılık düzeyiyle uyumlu olduğu değerlendirilmektedir.
Cari dengedeki iyileşme döviz kurunda istikrara katkı veriyor
Dış finansman koşulları, rezervlerin seviyesi, cari dengedeki iyileşme ve Türk lirası varlıklara talep, döviz kuru istikrarına katkıda bulunmaya devam etmektedir. TCMB brüt uluslararası rezervleri 134 milyar doları düzeyine gelmiştir. Türk lirasının kur oynaklığı azalırken Türkiye’nin 5 yıllık kredi risk primi küresel risk iştahındaki iyileşmeyle beraber 300 puan seviyesinin altına gerilemiştir. Haziran ayından itibaren risk primi ve kur oynaklıklarındaki düşüşle 3 milyar doları Devlet İç Borçlanma Senetleri piyasasına ve 3 milyar doları hisse senedi piyasasına olmak üzere toplam 6 milyar dolar net portföy girişi gerçekleşmiştir.
Yakın döneme ilişkin göstergeler, yurt içi talepteki dengelenmenin sürdüğüne işaret etmektedir. Söz konusu dengelenme süreci tüketim malı ve altın ithalatında güçlü, diğer tüketim harcamalarına ilişkin göstergelerde ise öngörülene kıyasla yavaş seyretmektedir. Perakende satış hacmi ve sanayi üretim endeksi aylık bazda artış eğilimini sürdürmüştür. İmalat sanayi kapasite kullanım oranı tarihsel ortalamalarına yaklaşmıştır. Mevsimsellikten arındırılmış istihdam yıl sonunda 32.1 milyon kişiye ulaşırken işgücüne katılım oranı yatay seyretmiştir. İşsizlik oranı yüzde 9 seviyesinin altına düşmüştür.
İhracat yatay seyrediyor ancak ithalat azalma eğiliminde
Cari işlemler açığı 45 milyar dolara gerilemiştir. Söz konusu gerileme, ihracattaki artış, altın dış ticaret açığındaki güçlü azalış ve enerji fiyatlarında yıllık bazda devam eden düşüş kaynaklı olmuştur. İhracatta nispeten yatay seyir, ithalatta ise azalış eğilimi görülmektedir. Tüketim malı ithalatında başlayan yavaşlama sürmektedir. Hizmetler dengesi fazlasıysa artmaya devam etmiş ve 52 milyar dolara ulaşmıştır. Bankacılık sektörünün uzun vadeli borç çevirme oranı yüzde 115 seviyesinde gerçekleşmiştir. Söz konusu oran, bankacılık sektörü dışındaki firmalarda yüzde 100 civarında olmuştur. Bu çerçevede, yurt dışı finansman imkanlarında iyileşme olduğu görülmektedir.
Enflasyon oranı yükselmiş ve yüzde 65 seviyesine ulaşmıştır. Enerji ve hizmet gruplarının yıllık enflasyona olan katkısı yükselirken, gıda, temel mal ile alkol-tütün-altın gruplarında gerilemiştir. Tüketici enflasyonu görünümünde, ücret, yönetilen/yönlendirilen fiyat ayarlamaları ve geriye doğru endeksleme davranışının etkisiyle hizmet grubu enflasyonunda gerçekleşen belirgin yükseliş öne çıkmıştır. Yurt içi talebin mevcut seviyesi, hizmet fiyatlarındaki katılık, jeopolitik riskler ve gıda fiyatları enflasyon baskılarını canlı tutmaktadır.
Hizmet sektörünün fiyatlama anlayışı maalesef ki atalete ve uzun süren şoklara neden oldu
Hizmet sektörü kaynaklı fiyat baskılarının gücünü koruması sonucu, özellikle ulaştırma, kira, lokanta-otel, sağlık, özel eğitim, bakım-onarım, sigorta, yönetilen/yönlendirilen hizmetler gibi kalemlerde zamana bağlı fiyatlama eğilimi yüksek olmaktadır. Ücret artışlarının maliyet yönlü etkisi gerek mal gerekse hizmetlerde fiyatlara nispeten hızlı bir biçimde yansırken, talep yönlü etkisi zamana yayılmakta ve maliyet yönlü etkilere kıyasla daha fazla belirsizlik içermektedir.
Hizmet sektöründe hâkim olan söz konusu fiyatlama davranışı önemli bir atalete ve şokların enflasyon üzerindeki etkilerinin uzun bir süreye yayılmasına neden olmaktadır. Temel mal ve hizmet gruplarını içeren yıllık enflasyon yaklaşık yüzde 70 seviyesindeyken, hizmet sektöründe yıllık enflasyonun yüzde 90 civarında olduğu gözlenmektedir. Yakın dönem tüketici enflasyonu gerçekleşmeleri dikkate alındığında, belirli hizmet sektörü kalemlerinde enflasyonun bir süre daha yüksek seyretme riski bulunmaktadır. Eğitim, sağlık, bakım-onarım ve sigorta gibi hizmet sektörlerinin bu bağlamda öne çıkmaya devam edeceği değerlendirilmektedir.
Öncü göstergeler, enflasyonda yavaşlamaya işaret ediyor
Öncü göstergeler enflasyonun ana eğiliminde yavaşlamaya işaret etmektedir. Öncü verilere göre, fiyat artışları gıda grubunda önceki aya kıyasla güçlenirken hizmet başta olmak üzere diğer gruplarda yavaşlamaktadır. Göstergeler, Ramazan ayının da etkisiyle gıda fiyatlarında öngörülenin üzerinde bir seyir olduğuna işaret etmekte, bu gelişmelerin yansımaları lokanta-otel grubunda dışarıda yenen yemek hizmetleri üzerinde de hissedilmektedir. Jeopolitik gelişmelerin de etkisiyle hızlı şekilde artan petrol fiyatlarındaki oynaklık, başta akaryakıt fiyatları kanalıyla olmak üzere enflasyon üzerinde risk unsuru olmayı sürdürmektedir.
2023 yılı son çeyreğinden itibaren gerileyen küresel emtia fiyatlarında, yeni yılda sınırlı bir artış izlenmiştir. Küresel enerji fiyatları artarken, enerji dışı emtia fiyatları yatay seyrini korumuştur. Uluslararası taşımacılık maliyetleri ise Kızıldeniz kaynaklı jeopolitik gelişmelere bağlı olarak yükseliş kaydetmiştir. Küresel navlun ücretlerinde buna bağlı belirgin artış yaşanmıştır. Bu gelişmenin yurt içi fiyatlamalara henüz belirgin bir etkisi olmamakla birlikte, tedarikçilerin teslimat sürelerinde başlayan uzama ile beraber bakıldığında bir risk unsuru olduğu değerlendirilmektedir.
Konut fiyatlarındaki artış oranı yavaşlamaya devam ederken, kira artışı yılın başında sözleşme yenileme sayısına bağlı mevsimsel etkilerle güçlenmiştir. Öncü göstergeler kira artışında yaşanan yükselişin yavaşlayacağına işaret etmektedir. Öncü göstergelere göre bu gelişmede, gerileyen sözleşme yenileme oranının yanı sıra yenilenen kiraların artış oranındaki güç kaybı da etkili olmaktadır.
Sonuç olarak TCMB, politika faizinin mevcut seviyesinin aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sürdürüleceğini değerlendirmiştir. Enflasyon görünümünde belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır. Makro ihtiyati politikalar piyasa mekanizmasının işlevselliğini ve makro finansal istikrarı koruyacak nitelikte uygulanmaya devam edilecektir. Enflasyon ve enflasyonun ana eğilimine ilişkin göstergeler yakından takip edilecek ve fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda eldeki tüm araçları kararlılıkla kullanılacaktır.