25.12.2011 / Ankara
TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu yemekte yaptığı konuşmada, diplomasi mesleğinin özverili çalışmalar gerektiren kutsal bir iş olduğunu belirterek, ''Çok önemli bir misyonunuz var. Sizler Türkiye'nin dışa bakan yüzlerisiniz. Dış dünya bizi sizlerle tanıyor'' dedi.
Türkiye'nin yurtdışından bakıldığında bir cazibe merkezi olarak görünmesinde diplomatların rolünün çok önemli olduğunu kaydeden Hisarcıklıoğlu, ''Türkiye iş dünyasının dışa açılmasındaki önemini incelemek için Türkiye ekonomisinin dönüşüm süreci iyi kavranmalı. Türkiye son 30 yılda müthiş bir yol katetti. Bu başarının arkasında ciddi bir emek var, birikim var, vizyon var. 2023 hedefimiz çok önemli, dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girmek için mutlaka tempolu büyümek zorundayız'' değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin hedeflerine ulaşması için büyük resmi görmek gerektiğini bildiren Hisarcıklıoğlu, Uzak Asya ve Latin Amerika pazarlarını hatırlatarak bu pazarların küresel ekonominin büyüme motorları olduğundan söz etti.
Çin’de 200 milyon insan Avrupalıdan daha fazla kazanıp onlardan daha fazla harcama yaptığı bilgisini veren TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, "Bir o kadar da Hindistan’da insanın durumu böyle. Yani harcama kapasitesi olan toplam 400 milyonluk bir nüfus var. Meksika dünyanın en büyük 14. büyük ekonomisi. Büyükelçime sordum kaç Türk var diye. “400 Türk var” dedi. Bizim ekonomik olarak hiçbir eksiğimiz yok. Üretmiş olduğumuz ürünler ortada" diye konuştu.
-Dışişleri Bakanı Davutoğlu
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da yaptığı konuşmada, kendilerini ağırladıkları için TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu'na teşekkür etti.
Diplomasinin karakterinin artık değiştiğini ifade eden Davutoğlu, bu değişikliğe uyumlu olacak şekilde diplomatların da yöntemlerinin değişmesi gerektiğini söyledi.
20-30 yıl öncesine kadar büyükelçilerin işadamlarıyla temasa geçmelerinin bile şüphe uyandırdığını dile getiren Davutoğlu, ''Eski güç algısında devletlerin gücü, genellikle askeri, stratejik, siyasi gücün önde görüldüğü bir paradigma ile işleniyordu. Ama şu son kriz bile bütün bu paradigmayı yerle bir etti. Eskiden her girdiği yerde büyük itibar gören bazı ülkelerin dışişleri bakanları, büyükelçileri şimdi hafif acıyan simalarla onlara bakılan büyükelçiler, diplomatlar veya dışişleri bakanları oldular'' dedi.
İşadamlarının yurtdışındaki mevcudiyetlerinin üç boyutu olduğunu kaydeden Bakan Davutoğlu, ''Bunlardan birincisi psikolojik. Eğer bir ülkede büyükelçisi iseniz, çok sayıda işadamınız o ülkede seyrüsefer halindeyse psikolojik olarak siz kendinizi orada yalnız hissetmezsiniz'' diye konuştu.
İkinci unsurun temsil olduğunu, bazen işadamlarının gösterdiği performansın o ülkeye yapılacak milyonlarca dolar yatırımdan daha fazla etki bıraktığını belirten Davutoğlu, ''Orada (yurtdışında) temsil için bulunan büyükelçilerimizin en büyük destekçileri başarılı işadamlarımız'' değerlendirmesinde bulundu.
Üçüncü unsurun ise ekonomik güç olduğuna dikkati çeken Türkiye'nin siyasi sınırlarının sabit kalacağını ve kimsenin toprağında gözü olmadığını belirten Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Büyükelçiler olarak hepimizin bilmesi gereken ve TOBB gibi iş dünyamızın bütünü temsil eden kurumlarımızın da stratejilerinde gözönüne alması gereken husus şu ki bizim kültürel coğrafyamız, siyasi coğrafyamızdan daha geniştir. Ekonomik coğrafyamız da kültürel coğrafyamızdan da neredeyse daha geniştir. Dolayısıyla işadamlarımızın ekonomik kapasitelerinin artırılması, dünyanın ilk 10 ekonomisine girme hedefinin bizim için gerçekleşebilir bir hedef olmasını istiyorsak bütün büyükelçiliklerimiz, temsilciliklerimiz bütün işadamlarımızın bu anlamda emrinde, hizmetinde olacaklar. Diplomatlarımız da işadamı mantığı içinde o ülkenin ekonomilerini bir Türk işadamının bilmesi gerektiğinden daha fazla bilecekler ki işadamlarımıza yönlendirmelerde bulunabilsinler. Bizim bütün Afro-Avrasya'yı işadamlarımızın ayaklarına sermemiz gerekiyor. Ekonomik coğrafyada sınır tanımamamız gerekiyor. Çünkü yarıştığımız diğer 9 ekonominin tümü kıta ölçekli ekonomiler. Yani bir ulus devlet ölçeğinin çok ötesinde ekonomiler. Amerika, Çin, Hindistan, Brezilya, Rusya, Kanada... Her biri Türkiye'nin 10 misli büyüklüğünde ülke. Peki biz o zaman ne yapacağız? 10 misli büyüklüğümüzde bir coğrafyayı işadamlarımızın önüne açacağız. Vizeleri bunun için kaldırıyoruz. Serbest ticaret anlaşmalarını bunun için yapıyoruz.''
-''Bağımlılık ilişkisi eşitler ilişkisine dönüşmeli''
Ekonomi diplomasisi anlamında Türk işadamlarının geliştirmesi gereken stratejiler konusunda önerilerini de paylaşan Davutoğlu, Türkiye'nin Ortadoğu, Orta Asya, Balkanlar, Kafkaslar gibi sürükleyici rol üstlenebileceği coğrafyalarda bulunması gerektiğini söyledi.
Türkiye'nin geleneksel olarak iş yaptığı AB ülkeleri, ABD gibi ülkelerle olan ticari ilişkilerin doğasını değiştirmesi gerektiğine de dikkati çeken Davutoğlu, ''Onların bize makine ve teknoloji sattığı bizim de onlara işlenmiş mamul anlamında tarım, tekstil ağırlıklı sattığımız yapıyı daha da değiştirip, geleneksel ekonomik partnerlerimizle dependence (bağımlılık) ilişkisini eşitler ilişkisine ve hatta daha sonra bizim teknoloji satacağımız bir ilişkiye getirmemiz lazım'' dedi.
Türkiye'nin Hindistan, Çin, Brezilya gibi yükselen ekonomilerle de rekabet gücünü artırması gerektiğini de anlatan Davutoğlu, bu ülkelerle yeni bir ekonomik ilişkiler modalitesi geliştirilmesinin önemine değindi.
Davutoğlu, ''Bizim iş adamlarımızdan beklentimiz, bu üç kategoride temel aktör olarak iş dünyamızın yerini alması. Biz, bu hedeflere ulaşılması için dışişleri camiası olarak elimizden gelen gayreti göstereceğiz'' dedi.
Konuşmaların ardından Hisarcıklıoğlu, Bakan Davutoğlu'na üzerinde Osmanlı'ya özgü kapı tokmağının bulunduğu bir plaket hediye etti. Bu arada, yemeğe Sırbistan Dışişleri Bakanı Vuc Jeremic de katıldı.