23.05.2013 / Ankara
Türkiye'nin iktisadi ve sosyal dönüşüm sürecine sağladığı katkıdan dolayı AB üyeliğini desteklediklerini vurgulayan Hisarcıklıoğlu, yakın geçmişte EUROCHAMBRES ile birlikte yaptıkları ankette, iş dünyasının AB katılım sürecine desteğinin yüzde 75 civarında olduğunu büyük memnuniyetle gördüklerini ifade etti.
Türkiye'nin iktisadi dönüşüm sürecine katkı sağlayacak çok sayıda AB destekli proje yürütüklerine dikkati çekerek, AB katılım sürecine sivil toplumun etkin katılım ve katkısı için uygun platformlar oluşturup girişimcilere öncülük ettiklerini anlattı.
Hisarcıklıoğlu, Türkiye ekonomisinin 1980'li yılların başından itibaren ciddi bir dönüşüm süreci içinde olduğuna işaret ederek, bu dönüşümün imalat sanayinde olduğu gibi turizm, taşımacılık gibi hizmetler alanında ve dış ticarette de bariz biçimde görüldüğüne değindi.
Geçen yıl 152 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdiklerini vurgulayan Hisarcıklıoğlu, ihracatın yüzde 94'ünün sanayi ürünlerinden oluştuğunu, ana ihracat ortağının AB ülkeleri olduğunu söyledi.
Türkiye'nin turizmde dünyanın en büyük altıncı destinasyonu haline geldiğini ifade eden Hisarcıklıoğlu, geçen yıl, 32 milyon turistin Türkiye'yi ziyaret ettiğini, yaklaşık 30 milyar dolarlık bir turizm gelirine ulaşıldığını belirtti.
Türk müteahhitlerinin dünyanın her ülkesinde, her şartlarda başarılı projelere imza attığını bildiren Hisarcıklıoğlu, müteahhitlik hizmetleri ve nakliyecilikte Türkiye'nin dünya ikincisi durumda olduğunu kaydetti.
-"AB'deki ekonomik krizden endişeliyiz"-
Dünyanın 16. ve Avrupa'nın 6. büyük ekonomisi Türkiye'nin G-20'nin aktif bir üyesi olduğunu, ülke ekonomisinin, son 3 yılda ortalama yıllık yüzde 6,7'lik bir büyüme gösterdiğini, ekonomideki bu büyümenin, özel sektör eliyle gerçekleştiğini vurgulayan Hisarcıklıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Son üç yılda Türkiye'de yaklaşık 5 milyon yeni istihdam sağlandı. Aynı dönemde AB'de yaklaşık 5 milyon kişi işini kaybetti.
AB'deki ekonomik krizden dolayı endişeliyiz. Sizin, 'en kötüsü geride kaldı' yönündeki açıklamanıza katılıyoruz. Ancak deniz hala düzensiz ve dalgalıdır. İstihdam ve ekonomik büyüme AB'nin gündeminin en önemli konusu olmaya devam etmelidir. Alınan kararlar uygulanmalıdır."
-Türkiye'nin AB üyeliği-
Hisarcıklıoğlu, Türkiye'nin AB üyeliğinin, AB ekonomisine de ülke ekonomisine de ciddi bir büyüme ivmesi katacağına dikkati çekti.
Türkiye'nin önümüzdeki 10 yılda 100 milyar doları aşacak enerji yatırımları gerçekleştireceğini ifade eden Hisarcıklıoğlu, Avrupa'nın ihtiyaç duyduğu enerji kaynaklarının Türkiye'nin çevresinde olduğunu, enerji transfer hatlarının büyük ölçüde Türkiye üzerinden gerçekleştiğini söyledi. Hisarcıklıoğlu, enerji alanında Türkiye ile AB arasında ciddi bir işbirliği potansiyeli olduğunu belirtti.
-Kıbrıs sorunu-
Kıbrıs sorununun çözümünde 2004 yılında önemli bir fırsat kaçtığını dile getiren Hisarcıkloğlu, Güney Kıbrıs'ın, AB'ye ve Birleşmiş Milletlere verdiği söze aykırı davrandığını ancak Kıbrıs Türklerinin hala ekonomik ve siyasi izolasyonlar altında cezalandırıldığını bildirdi. Hisarcıklıoğlu, izolasyonların kaldırılması gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Bunun için AB'de artık, oybirliğini gerektirmeyen karar alma mekanizması var. Bu mekanizma işletilmelidir. Bu yönde atılacak adım, Adanın kuzeyine de güneyine de ciddi bir refah artışı sağlayacaktır. Artık bu adımı atmak gerekiyor."
-Vize eleştirisi-
Hisarcıklıoğlu, AB'nin mevcut vize politikasını eleştirerek, bunun bugünkü gerçeklerle bağdaşmadığına ifade etti. Hisarcıklıoğlu, Türk vatandaşlarına vize uygulamasının, 1980 yılı şartlarına göre, Türkiye-AB Ortaklık Hukukuna aykırı olarak konulduğunu dile getirdi. Hisarcıklıoğlu, şöyle konuştu:
"Vize uygulaması hala canımızı yakıyor. Ticaretimizi engelliyor. AB ekonomisini de olumsuz etkiliyor.
Bizim özel sektör olarak Türkiye'de yapmış olduğumuz yatırımların miktarı 150 milyar dolar civarındadır. Makine, ekipman yatırımlarının büyük kısmını Avrupa'dan almak istiyoruz ama vize engeliyle karşı karşıya geldiği için iş adamlarımız bu ekipmanları daha kolay elde edebilecekleri yerlerden alıyorlar. 'AB bu ekonomik kriz içerisinde ürettiği bu ekipmanları bize satmak istemiyor mu' diye bir düşünce aklıma gelmiyor değil."
-AB ile ABD arasında imzalanacak STA-
M.Rifat Hisarcıklıoğlu, AB'nin serbest ticaret anlaşmaları (STA) yoluyla dış ticarette sağladığı başarıyı takdirle takip ettiklerini belirterek, "Ancak bu anlaşmaların müzakere ve sonuçlandırılması aşamasında, Türkiye ile istişare edilmesi ve Türkiye'nin de benzer anlaşmaları imzalaması için desteğe ihtiyacımız var. Bu destek, Türkiye-AB Gümrük Birliği'nin de gereğidir. AB ile ABD arasında serbest ticaret anlaşması müzakereleri için son derece anlamlı olacaktır. Mevcut STA müzakereleri ile Türkiye cezalandırılmaktadır" değerlendirmesinde bulundu.
-"AB çok fazla içine kapandı"-
AB'nin çok fazla içine kapandığını ifade eden Hisarcıklıoğlu, birliğin genişleme ve komşuluk politikaları sürecine yeterince odaklanamadığını, bu nedenle de son derece endişeli olduklarını söyledi.
Türkiye'nin AB katılım müzakerelerinin durma noktasına geldiğini belirten Hisarcıklıoğlu, şunları kaydetti:
"Neredeyse son üç yıldır hiçbir fasılda müzakereler açılamadı. Maalesef buradaki hareketsizlik teknik nedenlere dayanmıyor. Tamamen siyasi gerekçelerden kaynaklanıyor. Biz, ülke olarak ev ödevimizi yapmaya devam edeceğiz. AB liderlerinden de 'ahde vefa ilkesine' bağlı kalmalarını istiyoruz. Sanırım, ahde vefa ilkesi, AB'nin temel değerleri arasında yer alıyor. AB'nin hak ederek kazandığı Nobel Barış Ödülü'nün sorumluluğuyla davranmasını bekliyoruz. Bu konuda, siyasi liderliğiniz yanında, bilge kişiliğinizle sizden destek bekliyoruz" dedi.
- AB Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy
AB Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy ise konferansta yaptığı konuşmada 'dünyada giderek daha büyük bir ekonomik ve politik güç haline gelen bir ülkenin başkentini ziyaret etmekte olduğunu' belirterek, Türkiye ve Avrupa Birliği arasındaki ilişkilerin geçtiğimiz 50 yıl boyunca çok güçlü olduğunu, bu yıldönümünün ilişkilere bir ivme kazandırmak için kullanılabileceğini belirtti.
Türkiye ile AB'nin fasıllar ve müktesebatın ötesinde, çok yakın bir coğrafyayı paylaştığını belirten Van Rompuy, vizelerin serbestleştirilmesinin ortak bir amaç olduğunu ve bu sayede toplumların birbirine çok daha yakınlaşacağını söyledi. Van Rompuy, bu süreci 'Üçüncü Boğaz Köprüsü'ne' benzetti.
Bununla birlikte Van Rompuy, 'Türkiye'nin Geri Kabul Anlaşması'nı bir an önce imzalamasının da çabalarını kolaylaştıracağını' sözlerine ekledi.
Geçtiğimiz yılların Avrupa ekonomileri açısından zor geçtiğini belirten Konsey Başkanı, krizin geçici bir durum olduğunun ve 27 AB ülkesi bir araya geldiğinde ABD ve Çin'den daha büyük, dünyanın en büyük ekonomik gücünün oluştuğunun altını çizdi.
Euro'nun 'varoluşsal tehdidinin artık ortadan kalktığını' belirten Van Rompuy, Euro'nun güçlü bir para birimi olduğunu ve Euro Bölgesi'nde cari dengesizliğin bulunmadığını söyledi.
Van Rompuy, her bir ülkede meydana gelen olayların tüm Euro Bölgesi'ni etkilediğini kaydederek, ekonomik birliği tamamlamaya odaklandıklarını dile getirdi.
-'İfade özgürlüğüne büyük önem veriyoruz'
AB Konseyi Başkanı, demokrasi ve siyasi özgürlük değerlerinin Türkiye tarafından da benisenen değerler olduğunu belirtti, 'Avrupa Birliği'nin ifade özgürlüğü başta olmak üzere temel hak ve özgürlüklere büyük önem verdiğinin altını çizmek isterim' dedi.
Van Rompuy, Türk hükümetinde Kürt sorununu çözme konusunda bir cesaret gördüğünü ve bunun gibi uzun vadeli ihtilafların, tüm tarafların kararlarıyla çözülebileceğini dile getirdi.
-'Türkiye'nin AB-ABD serbest anlaşmasına katılması çok önemli'
Avrupa Birliği ile ABD arasında müzakerelerine Temmuz ayında başlanması planlanan serbest ticaret anlaşmasına da değinen Van Rompuy, Gümrük Birliği sebebiyle bu sürecin Türkiye'yi de çok yakından ilgilendirdiğini söyledi.
'Türkiye'nin bu sürece dahil olması çok önemlidir' diyen Van Rompuy, bunun, herkese sağlayacak bir anlaşma olduğunu söyledi.
Van Rompuy, Kıbrıs sorunuyla ilgili değerlendirmelerde de bulundu. Kıbrıs açıklarındaki doğalgaz kaynaklarının önemli bir konu olduğunu belirten Van Rompuy, bu kaynaklardan tüm Kıbrıslıların faydalanacağı bir çözüm bulunabileceğini söyledi.
Fransa ve Almanya arasındaki uzlaşmanın İkinci Dünya Savaşı'nın bitmesinden çok kısa bir süre sonra, kömür ve çeliğin paylaşılmasıyla geldiğini belirten Van Rompuy, bu işbirliğinin daha sonra Avrupa Birliği'nin temeli haline geldiğine de dikkat çekti.
Van Rompuy, 'Kömür yerine gazı koyarsak tüm ülkeler için bir ilham kaynağı olabilir' dedi.