TOBB - Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği

Hisarcıklıoğlu, vakıf üniversiteleri için özel düzenleme istedi


09.12.2013 / Ankara



TOBB Türkiye Yükseköğretim Meclisi toplantında konuşan TOBB ETÜ Mütevelli Heyeti ve TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, vakıf üniversitelerine yatırım yapan kurucu iradenin, Türkiye’nin geleceğine de yatırım yaptığına işaret ederek, “Rekabet kalitenin garantisidir. Umudumuz, vakıf üniversitelerimizin daha sağlıklı gelişmesi ve dünya üniversiteleri ile rekabet edebilir seviyeye ulaşmasıdır. Bunun için de YÖK’ten vakıf üniversitelerine özel düzenlemeler yapılmasını bekliyoruz” dedi.​

HABER VİDEOSU İÇİN TIKLAYINIZ


TOBB Türkiye Yükseköğretim Meclisi, TOBB ETÜ Mütevelli Heyeti ve TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya ile TOBB Türkiye Yükseköğretim Meclisi Başkanı Bekir Okan ve meclis üyelerinin katılımıyla Ankara’da TOBB Birlik Merkezi’nde toplandı.

 

Toplantının açış konuşmasını yapan Hisarcıklıoğlu, bugüne kadar hep üniversite-sanayi işbirliğinin hayata geçmesini istediklerini hatırlatarak, “Üniversitelerin yetiştirdiği insanın piyasada bir karşılığı olmalı, üniversite-sanayi işbirliği sağlanmalı, iş dünyası ve üniversite ayrı tellerden çalmamalı” dedi.

 

2003’te üniversite sayımız sadece 70’ken, 2013’ü geride bıraktığımız şu günlerde üniversite sayısının 170’e ulaştığını bildiren Hisarcıklıoğlu, “170 üniversitedeki öğrenci sayısı ise 4,5 milyon. Üniversite mezunu gençlerimizin sayısı her geçen gün artıyor, ama bu gençlerimizin nitelikleri iş dünyasının talepleri ile örtüşüyor mu? Eğer iş dünyası ile üniversite ayrı telden çalarsa karşımıza büyük bir tehlike çıkar. Gençler iş bulamaz, iş dünyası da ihtiyacı olan kalifiye personele ulaşamaz. Bu noktada üniversite-sanayi işbirliği son derece önemli. Bu birlikteliği muhakkak sağlamalıyız. İş dünyası ile kol kola yürüyen üniversitelerden mezun olan gençler piyasada kolayca karşılık bulur. Bununla beraber, iyi yetişmiş gençlerle iş dünyasının rekabet gücü artar, ülkeye artı değer kazandırır” diye konuştu.

 

-“Kalite sorunu yaşıyoruz”

 

Türkiye’nin iyi eğitim veren, dünyadaki rakipleri ile başa baş giden kaliteli üniversiteleri bulunduğundan söz eden M. Rifat Hisarcıklıoğlu şunları söyledi: “Geçen hafta, gelişmekte olan ülkelerdeki ilk 100 üniversite açıklandı. Bu listede ülkemizden 7 üniversite var. Bu listeye girmeyi hak eden birçok üniversitemizin daha olduğunu biliyoruz. Ama diğer taraftan kalite sorunu yaşadığımız, istenilen niteliğin çok uzağında olan üniversitelerimiz de var. Yani, hem üniversite-iş dünyası işbirliğinde sorunlarımız var, hem de kalite sıkıntısı yaşadığımız kurumlarımız var. Bu durum doğal olarak rakamlara da yansıyor. Bakın size bir örek vereyim.

OECD ülkelerindeki genel trend, eğitim seviyesi arttıkça işsizliğin azaldığı şeklinde. Mesela, Almanya’da ilköğretim mezunlarında işsizlik %18, lise mezunlarında %6, üniversite mezunlarında %3. Kore’ye bakıyoruz; ilköğretim mezunlarında işsizlik %7, lise mezunlarında %6, üniversite mezunlarında %5. Bir de Türkiye’ye bakıyoruz, OECD’deki trend alt üst olmuş. Bizde ilköğretim ve lise mezunlarında işsizlik %10, üniversite mezunlarında ise %11. Kısaca bizde eğitim arttıkça işsizlik de artıyor. Yani, ya üniversite mezunlarımız iş dünyamızın talep ettiği alanlarda yetiştirilmemiş, ya da istenilen niteliklere sahip değil.”

 

-“Gençlerimizi talep olan alanlarda yetiştirmeliyiz”


TEPAV’ın yaptığı bir araştırmaya göre 1,1 milyon üniversite mezununun hali hazırda lise mezunlarının yapabileceği işlerde çalıştığı bilgisini veren Hisarcıklıoğlu, öğrencilerin eğitim aldıkları alanda talep olmadığına vurgu yaptı. Hisarcıklıoğlu, “Gençlerimizin emeklerini boşa harcamamalı, onları talep olan alanlarda yetiştirmeliyiz” ifadesini kullandı.

 

TOBB ETÜ Mütevelli Heyeti ve TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, bu sorunları çözmek için üniversite sisteminin yeniden yapılandırılması gerektiğini belirtirken şunları söyledi: “Üniversite sistemimizi prangalarından kurtarmamız gerekiyor. Sayın Çetinsaya’nın göreve geldiği günden beri bu hususta ciddi çalışmaları var. Geçtiğimiz dönemde YÖK, bizlerin de dört gözle beklediği çok meşakkatli bir işe girişti.  30 senedir camiadaki herkesin değişmeli dediği YÖK Kanunu için kollar sıvandı. Biz de TOBB olarak Yükseköğretim Sektör Meclisimizle beraber kapsamlı bir çalışma başlattık, sadece YÖK Kanunu’nu görüşeceğimiz bir çalıştay düzenledik. İki gün boyunca yükseköğretim sistemini tüm tarafların katılımı ile tartıştık, sorunlara çözüm aradık, çözüm önerilerimizi ve yeni kanun taslağı ile ilgili görüşlerimizi YÖK Başkanlığına ilettik.

 

YÖK de yeni kanun için çok kapsamlı çalışmalar yaptı, tarafların hepsiyle ayrı ayrı görüştü, görüşleri topladı. YÖK’ün 2013 başında, ortaya çıkan taslağı Milli Eğitim Bakanlığına sunduğunu biliyoruz. Ama o günden sonra yeni kanundan ses çıkmadı. Taslak, gördüğümüz haliyle, anayasa değişikliğini gerekli kılıyordu. Belki, bu sebeple taslak halen yasalaşamadı. Yasa yapma süreci kolay bir süreç değil, bunun farkındayız. Ancak, hem üniversite sistemimizin, hem de vakıf üniversitelerinin sorunları artarak devam ediyor.

 

Üniversitelerimizin karşılaştığı sorunlar doğrudan öğrencilerimize yansıyor. Sorunlarımızı ne kadar kısa sürede çözebilirsek o kadar karlı çıkarız. Bu sebeple vakıf üniversitelerinin temsilcileri olarak bizler, en azından, yeni kanun yasalaşana kadar vakıf üniversitelerini rahatlatacak bazı önlemler alınmasını rica ediyoruz.”

 

-Vakıf üniversiteleri devlet üniversitelerinin rakibi değil

 

Kamu tarafından vakıf üniversitelerinin devlet üniversitelerinin rakibi olarak algılanmasından rahatsız olduklarını vurgulayan Hisarcıklıoğlu, kuralları belirleme gücüne sahip olan devletin, vakıf üniversitelerini rakip olarak algılaması halinde,  hem haksız rekabet oluşacağını,  hem de üniversitelerin gelişiminin engelleneceğini bildirdi. Hisarcıklıoğlu, özerklik konusunun da hep dillendirdikleri bir talep olduğunun altını çizdi.

Vakıf üniversiteleri bir taraftan mali ve idari yönden özerk, diğer taraftan YÖK Kanunu’na tabi olduğuna dikkat çeken Hisarcıklıoğlu, “Bu durum vakıf üniversitelerinin işleyişinde sorunlara neden oluyor. Kendisi de bir vakıf üniversitesinden gelen YÖK Başkanımız Sayın Çetinsaya, bu durumun en yakın tanıklarından” dedi.


- YÖK Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya

 

YÖK Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya, Hükümetin harçların kaldırılması kararından sonra öğrencilik süreleri konusunda bir boşluk doğduğunu, bu sorunun giderilmesi gerektiğini ifade ederek, ''Birtakım çalışmalar yapılmaktadır ama henüz nihai bir aşamaya gelinmemiştir, bir karar yoktur'' dedi.

 

Çetinsaya, TOBB'da düzenlenen "TOBB Yükseköğretim Meclisi Toplantısı"nın açılışında yaptığı konuşmada, 6111 sayılı yasanın 44. maddesi etrafında basında çıkan bazı haberlere açıklamak getirmek istediğini ifade etti.

 

İlgili maddeyle öğrencilik süresine ilişkin düzenleme yapıldığını anımsatan Çetinsaya, göreve geldiği 2012 yılı başından itibaren hem vakıf hem de devlet üniversiteleriyle çeşitli çalışmalar yürüttüklerini belirtti. Bölge toplantıları düzenlediklerini, üniversite ziyaretleri yaptıklarını, öğretim üyeleri, öğrenciler, dekanlar ve enstitü müdürleriyle bir araya geldiklerini anlatan Çetinsaya, sözlerini şöyle sürdürdü:

 

"Bütün bu toplantılarda ortaya çıkan meseleleri de biz ayrı ayrı masaya yatırıp, tabii ki tartışıyoruz. Öğrenciliğin sonlandırılamaması konusu da birçok açıdan bu beyin fırtınaları ve tartışmalarda önümüze gelen meselelerden bir tanesidir. Bunda dile getirilen konulardan bir tanesi de 6111 sayılı yasanın 44. maddesinin ilk halinde öğrencilik süreleri mali esaslarla düzenlenmişti. Fakat Hükümetimizin harçların kaldırılması kararından sonra bu konuda bir boşluk doğdu. Dolayısıyla bu boşluğun doldurulmasına yönelik bir çalışma yapılması gerekiyor. Aynı şekilde mali esaslar ortadan kalkınca bu harçların kaldırılması kararıyla birlikte üniversitelerimizin planlama yapamama durumları ortaya çıktı. Yine buna yönelik bir çalışma, bir tartışma yürütülüyor."

 

-"Komisyonlarda ön çalışmalar yapılıyor"

 

Çetinsaya, bu konuda özellikle fen bilimleri ve sosyal bilimler enstitülerinde önemli sorunlar yaşandığını ifade ederek, şöyle konuştu:

 

''Özellikle yüksek lisans ve doktora eğitimlerinde öğrenciliğin bitmemesi giderek öğretim üyeleri ve enstitüler üzerindeki tez yüklerini artırıyor ve sağlıklı bir lisans üstü eğitim yapılması önünde birtakım sorunlar oluşturabiliyor. Bu aşağı yukarı, bütün enstitülerle yaptığımız toplantılarda ortaya çıkan bir konu.

 

Aynı şekilde birçok üniversitemizde şöyle bir sorunla karşılaşmaya başladık. Üniversitenin kağıt üzerinde 71 bin öğrencisi var ama o sene 51 bin öğrenci ders seçiyor. Bunun tabii üniversitelerin, sınıf planlamalarından ders planlamalarına, öğretim üyesi planlamalarına kadar çok boyutta sorunla karşılaşmalarına sebep oluyor. Aynı şekilde öğrenci motivasyonunun kaybolduğu, öğrencilerin 'nasıl olsa bir gün mezun olurum' motivasyonuyla veya gerekçesiyle öğrenciliklerini uzatma eğilimine girdiği, bunun da sosyal ve toplumsal birçok bakımdan sorunlara yol açabileceği konusunda bizlere ulaşmış çeşitli öneriler ve talepler bulunmakta.

 

Aynı şekilde son bir faktör de istatistik meselesi. Uluslararası kuruluşlarda özellikle istatistiklerimiz tartışılmaya başlandı, bu gerçek öğrenci sayıları dolayısıyla. Çünkü özellikle açıköğretim başta olmak üzere aktif ve pasif öğrencilerin analiz edilmesinde uluslararası ve ulusal istatistiklerde yer almalarında bir netliğe kavuşmamız gerekiyor.

 

Bütün bu gerekçelerle doğrudur. Ön fikirler olarak birtakım komisyonlarda ön çalışmalar yapılmaktadır ama henüz nihai bir aşamaya gelinmemiştir, bir karar yoktur. Şu anda düşünce safhasında, komisyonlarda ön çalışma safhasında ilerlemektedir.''

 

-"Yeni sınav sisteminde yeni projeler tartışılıyor"

 

Prof. Dr. Çetinsaya, yeni sınav sistemi tartışmalarına da değinerek, Bilim, Teknoloji ve Yüksek Kurulunda (BTYK) geçen yıl alınan "2014 yılı sonuna kadar yükseköğretim giriş sisteminde yeni çalışmalar yapılması" kararını anımsattı. Çetinsaya, karar doğrultusunda toplumdan, öğrencilerden ve üniversitelerden gelen eleştiriler ve çözüm önerileri üzerinde çalışmalar yapıldığını ifade etti.

 

Bu konuda dünyada farklı modeller olduğunu, Türkiye'de çeşitli sorunlara çözüm olarak önerilmiş farklı projelerin ayrı ayrı tartışıldığını belirten Çetinsaya, bunlar arasında öğrencilerin stresini azaltmak için sınavın yılda bir kaç kere yapılması, test yerine bazı açık uçlu sorulara yer verilmesi, sınavların dijital ortamda yapılması, öğrencilerin spor ve kültür faaliyetlerinin, topluma hizmet yahut sosyal sorumluluk projelerinin nihai puanlarına katkı sağlaması gibi fikirlerin bulunduğunu söyledi. Tüm bu alternatiflerin uzmanlarca değerlendirilip, tartışıldığını anlatan Çetinsaya, "Ama şunu açıklıkla ifade etmek isterim ki şu ana kadar henüz somutlaşmış, bilimsel altyapısı oluşturulmuş, karar düzeyine yahut politika düzeyine getirilmiş bir model yahut karar bulunmamaktadır. Tabii ki BTYK kararı herkes için belirleyicidir. Bu konudaki çalışmalar devam etmektedir" dedi.

 

Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya, yükseköğretim sisteminin önünde niteliksel büyümeyi yakalayabilmek, nitelikli öğretim üyesi yetiştirebilmek ve uluslararasılaşmak olmak üzere üç büyük hedefin bulunduğunu anlattı. Yükseköğretim sisteminin en azından gelecek 10 yılda şimdi büyüdüğü kadar daha büyümeye devam edeceğini ifade eden Çetinsaya, yükseköğretim sisteminin yeniden yapılandırılması, finansman, kalite ve uluslararasılaşma konularının gündemlerinde olduğunu söyledi. Bu konuda da vakıf üniversitelerinin çok önemli bir rol oynacağını vurgulayan Çetinsaya, vakıf üniversitelerinin olumlu bir rekabet alanını teşvik ettiklerini ve birçok devlet üniversitelesinin de kendilerine çeki düzen vererek bu rekabet içinde iyileştirme süreçlerine başlamalarına vesile olduklarını sözlerine ekledi.



-Bekir Okan'ın konuşması


TOBB Türkiye Yükseköğretim Meclisi Başkanı Bekir Okan da vakıf üniversitelerinin aynı zamanda burs veren kurumlar olduğunu hatırlatarak, ciddi yatırımlarla kurulmuş olan bu üniversitelerin ABD'de olduğu gibi sponsorluk yöntemiyle değil kendi kaynaklarıyla kaliteli eğitim vermeye çalıştıklarını dile getirdi.

 

Okan, vakıf üniversitelerinin çok ciddi yatırımlarla kurulduğunu vurgulayarak, verilen bursların devlet tarafından da desteklenmesi gerektiğini söyledi.

 

Konuşmaların ardından toplantı basına kapalı devam etti.






Adınız Soyadınız
E-Posta Adresiniz
Kullanıcının E-Posta Adresi
Gönderenin Notu
Mesajınız Gönderilmiştir
İlginiz için teşekkür ederiz
ARAMA