TOBB - Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği

Eğitimin kalitesi üretim gücümüzü doğrudan etkiliyor


02.06.2012 / Bolu



Vakıf üniversiteleri, geleceğini arama konferansında tartıştı. TOBB ETÜ Mütevelli Heyeti ve TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, mevcut YÖK Kanunu’nun vakıf üniversitelerinin ihtiyacını karşılamadığını belirtirken, YÖK Kanunu’nun değiştirilmesi ve vakıf üniversiteleri için ayrı bir kanun hazırlanması gerektiğini söyledi.​ ​


HABER VİDEOSU İÇİN TIKLAYINIZ.

 

Türkiye’deki vakıf üniversitelerinin kanaat önderleri, sektörün geleceğini birlikte tasarlamak, vizyonunu oluşturmak, stratejilerini ve bunun için gerekli eylem planlarını belirlemek amacıyla, TOBB Türkiye Yükseköğrenim Meclisi tarafından Bolu’da Gazelle Resort Otel’de düzenlenen “Türkiye’de Vakıf Üniversitelerinin Geleceği” konulu arama konferansında biraraya geldi. 

Türkiye’deki vakıf üniversitelerinin mütevelli heyeti başkanları, rektörleri, genel sekreterleri ve öğretim üyelerinin katıldığı arama konferansında bir konuşma yapan TOBB ve TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi (ETÜ) Mütevelli Heyeti Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, nasıl bir eğitim verileceği konusunun, en az ‘eğitim şart’ sözü kadar önemli olduğunu vurguladı. Yüksek öğretimde kalitenin artmasının, insanların daha donanımlı olarak yetişmesi anlamına geldiğini bildiren Hisarcıklıoğlu, daha donanımlı insanlarla güçlü bir ekonomi ve kaliteli demokrasiye katkı sağlandığını anlattı. Hisarcıklıoğlu, böyle bir modelin de zenginliğin kapısını açtığını dile getirdi.

-“Büyük hedefler için iyi yetişmiş insan gücüne ihtiyaç var”

Türkiye’nin büyük hedeflere ulaşması için daha iyi yetişmiş insan gücüne ihtiyacı bulunduğunu belirten Hisarcıklıoğlu, “Biz 2023 yılı için dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girmek istiyoruz. Biz bu hedefi koyduk... Bu hedefi yakalama noktasında da iddialıyız. Çünkü müthiş dinamik bir genç nüfusumuz var.
Aslında petrolden, doğalgazdan, madenden daha büyük bir bir sermayemiz var! O da genç nüfusumuz.
Genç nüfusumuz var; yaş ortalamamız 28, ama bu genç nüfusumuzu verimli bir şekilde değerlendirebiliyor muyuz? Şu anda çalışan başına üretimde, yani verimlilikte maalesef ilk 10 ülkenin çok gerisindeyiz.
Ülkemizde çalışan bir kişi yılda 30 bin dolarlık katma değer üretirken, bu ilk 10 ekonomidekiler içinde çalışan bir kişi, 80-90 bin katma değer üretiyor. Gelelim kilit soruya, verimlilik düzeyinin temel belirleyicisi nedir? İşte o, bir ülkenin eğitim düzeyi ve eğitim kalitesidir” ifadesini kullandı.

-“Önce iğneyi kendimize batıralım”

Vakıf üniversitelerinin mutlaka dışarıya açılması gerektiği üzerinde duran TOBB ve TOBB ETÜ Mütevelli Heyet Başkanı Hisarcıklıoğlu, yapılması gerektiğini düşündüğü hususları şöyle sıraladı:

“Mutlaka yabancı öğrenciyi ülkemizdeki üniversitelerde okumaya getirmemiz lazım. Bakın, exchange programlarından bahsetmiyorum. Yabancıların lisans eğitimlerini ülkemizde almalarından bahsediyorum.
Her yıl yeni üniversiteler kuruluyor, kontenjanlar artıyor!!! Peki öğrenciler aynı hızla artıyor mu? Hayır!
Peki ne olacak? Vahşi bir fiyat rekabeti üzerinden vakıf üniversitelerinin kazancı düşüyor, verdiği eğitimin kalitesi de düşüyor. Kaybeden üniversitelerimiz oluyor, eğitim sistemimizin kalitesi oluyor, gençlerimiz oluyor, ülkemiz oluyor. Ufkumuzu açalım, bugünden yarını düşünmeye başlayalım! Geleceği bugünden tasarlayalım... Bakın, inşaat sektöründe Çin’den sonra ikinci geliyoruz. Çünkü müteahhitlerimiz 30 yıl önce yurtdışına açıldı. Bugünü, 30 yıl önceden inşa etmeye başladılar.

65 bin vatandaşımız yurtdışına okumaya giderken; neden sadece 20 bin civarında yabancı öğrenci okutabiliyoruz üniversitelerimizde?  Neden bu hususta da cari açık veriyoruz!  Altını çizerek söylüyorum bu sayıyı arttırmak hayal değil! Bugün yılda 365 bin km yol yapıyorum. Şam’da adam İstanbul’a bakıyor, Kiev’de adam Ankara’ya bakıyor, Bakü’de adam Erzurum’a bakıyor. Türkiye’nin dinamizmini hayranlıkla izliyor!
O zaman biz yüksek eğitim sistemimizi ülkemizin potansiyeline göre yeniden tasarlamalıyız. Müfredatımızı yabancı öğrenciyi çekecek şekilde dizayn etmemiz gerekli. Bunun için de İngilizce eğitimi güçlendirmek zorundayız!  Türkiye İngilizce Yeterlilik Endeksinde (Education First tarafından yapılıyor) 44 ülke arasında 43. oluyor. Bu durumu kabul etmek mümkün değil.  

Eğitim kadromuzu güçlendirmek zorundayız. Dışarıda, pazarlamaya, tanıtıma, reklama, bilgilendirmeye önem vermeliyiz!  Bakın yapılması gerekenler doğrultusunda biz de taşın altına elimizi koyduk. DEİK bünyesinde 106 ülkede iş konseyi var. Özel amaçlı sadece iki konsey kurduk. Birincisi sağlık turizmi iş konseyi, ikincisi eğitim ekonomisi iş konseyi. 5 yıl, 10 yıl, 20 yıl sonrasını tasarlamaya çalışıyoruz...

Geleceği tasarlamak adına vakıf üniversitelerimiz biraz evvel saydığım adımları bugünden atmalı. Bu nokta da tabi kamunun da atması gereken adımlar var.”

-“Vakıf üniversiteleri mutlaka piyasanın ihtiyaçlarına göre öğrenci yetiştirmeli”

Vakıf üniversitelerinin piyasanın ihtiyaçlarını dikkate alması gerektiğini ifade eden M. Rifat Hisarcıklıoğlu bu konudaki görüşlerini ise şöyle dile getirdi: 

“Bütün üniversitelerimiz özellikle vakıf üniversitelerimiz sahip oldukları esneklikleri de kullanarak piyasanın ihtiyaçlarını mutlaka analiz etmeli. Müfredatlar hem teorik hem de pratik eğitimi kapsamalı. Ben iş dünyasının çatı örgütünün başkanı olarak söylüyorum bunu:  Üniversiteden mezun olan bir genç bizim beklentimizi karşılamaktan çok uzak oluyor.  O yüzden biz TOBB ETÜ’de ortak eğitimi getirdik.

Bakın geçen günlerde Sayın Cumhurbaşkanımız San Fransisco’da merkezi bulunan Google’ı gezdi, Google’dan da müthiş etkilendiğini ifade etti. O Google’ın hemen yanında ne var, sizler biliyorsunuz. Dünyanın en iyi üniversitelerinden biri olan Stanford Üniversitesi var. 

Şu ana kadar 1600 Stanford’lı Google ‘da çalışmış. Her yıl 100 Stanford’lı orada staj yapıyor.   İşte Google ve Stanford adeta birlikte çalışıyor, teorik  ve pratik bilginin ortaklığı insanlık için  devasa eserler ortaya çıkarıyor.”

- “Teori ve pratik sürekli birlikte çalışmalı”

Georgia Valisi’nin TOBB’u ziyarete geldiğini açıklayan Hisarcıklıoğlu, “Amerika’nın en büyük eyaletlerinden biri. 10 milyon nüfusu var ama 410 milyar dolarlık üretim yapıyorlar. Dünyanın en büyük 500 şirketinin 14 tanesi, en büyük uzay ve askeri şirketler orada. Dünyanın en büyük 8 gıda şirketi orada. En büyük 4 lojistik şirketi orada. Sayın Vali, önem verdikleri ilk unsurun yetişmiş ve tecrübeli eleman olduğunu söylüyor. Her üniversite bir alanda uzmanlaşmış enstitüsünü kurmuş. Şirketlerde çalışanlar bu enstitülerde eğitim almaya devam ediyor.

Düşünün Boeing fabrikasında yıllardır çalışan mühendis üniversitede eğitim almaya devam etmek zorunda. Yani yeni teknolojileri öğrenmeye devam ediyorlar. Bu enstitüler de şirket adına araştırma yapıyor. Çıkarılan patentler ticari ürüne dönüştürülebilir mi, bunun ölçümünü, fizibilitesini yapıyorlar. Bir taraftan yeni teknolojileri takip ediyorlar, bir taraftan yeni teknolojileri de uyguluyorlar” diye konuştu.

-Yapılması gereken düzenlemeler

İş dünyasının en önemli sorunlarından birisinin ihtiyaç duyduğu yönde eğitim yapılmaması olduğunu hatırlatan Hisarcıklıoğlu, bu nedenle farklı sermaye gruplarının kendi ihtiyaçları doğrultusunda üniversiteler kurmaya başladığını kaydetti. Bu gelişmeye parelel olarak mevzuat değişikliğine ihtiyaç olduğunu vurgulayan Hisarcıklıoğlu, “Devlet ve vakıf üniversitelerinin işleyişi birbirinden çok farklı. Mevcut YÖK Kanunu vakfı üniversitelerinin ihtiyaçlarını karşılamıyor. Vakıf üniversiteleri bir taraftan mali ve idari yönden özerk, diğer taraftan YÖK Kanunu’na tabi. Bu durum vakıf üniversitelerinin işleyişinde sorunlara neden oluyor. Sorunların çözümünde ilk adım 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nu değiştirmektir” dedi.

Hisarcıklıoğlu ondan sonra atılacak ikinci adama ilişkin görüşlerini ise şöyle açıkladı: “İkinci adım ise vakıf üniversiteleri için ayrı bir kanun hazırlamaktır. Böylece vakıf üniversitelerinin bağımsızlığı tescillenecektir. Yeni yasayla vakıf üniversitelerine akademik yapılarını, ders müfredatlarını ve üniversiteye alınacak öğrenci ve sayısını belirleme hakkı verilmelidir. TOBB ETÜ’de biz benzeri sorunları yaşadık. Türkçe eğitim yapan bir üniversite olarak, %30 limitine takıldığımız için bazı bölümlerde hazırlık öğrencilerini 1 yıldan sonra bölüme geçirmek zorunda kaldık. Anadolu liselerinin hazırlık bölümlerini sekiz yıllık eğitim adı altında kapattık. İngilizce öğretme yükünü ilköğretime taşıyacağımıza üniversiteye devrettik. Şimdi üniversitenin onu yapabilmesinin de önünü tıkadık. Bu yanlıştır.”

 
Üniversitede İngilizce ihtiyacının yalnızca İngilizce eğitim yapılan okullarda olduğunu düşünmenin de yanlış olduğunu belirten Hisarcıklıoğlu, ders materyallerinin, araştırmaların İngilizce olduğu bir dünyada Türkçe eğitim yapılan okullarda da gençlerimizin İngilizce bilme ihtiyacının tartışılamayacağını söyledi.

 
Kurucu iradenin özgürce kullanılmasının engellenmemesi gerektiğinin altını çizen Hisarcıklıoğlu  şöyle konuştu:

“Vakıf üniversiteleri birçok farklı nedenden dolayı, kontenjanlarını dolduramıyor. Durum böyle iken, hem yeni devlet üniversiteleri açılıyor hem de mevcut devlet üniversiteleri ikinci öğretime başlıyor. bu da vakıf üniversitelerine olan talebi düşürüyor.  Zorunlu burs uygulaması, vakıf üniversitelerinin durumunu daha da zorlaştırıyor. Bu sorunun çözümü için vakıf üniversitelerinin tam burs oranı sabit kalmakla birlikte, zorunlu burs uygulaması gevşetilmeli. Tam bursun kısmî burslar halinde verilmesinin, bölümler arasında farklılaştırmalara gidilmesinin önü açılmalıdır.”

-“Öğrencilerin finansmanı”
 
“Vakıf üniversiteleri devlet üniversitelerinin rakibi değil. Kuralları belirleme gücüne sahip olan devlet, vakıf üniversitelerini rakip olarak algılarsa, hem haksız rekabet oluşur, hem de üniversitelerin gelişimi engellenmiş olur. Önerimiz; vakıf üniversitelerinde okuyan öğrenciler için uzun vadeli öğrenim kredisine ilişkin yeni bir finansman modeli geliştirilmesidir.

Milli Eğitim Bakanlığı ve YÖK kapsamında yurt dışında master ya da doktora yapanların vakıf üniversitelerinde de görev alabilmeleri için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Bu kapsamda görev almaları halinde tazminatlarında indirim yapılabilir veya zorunlu hizmetin belirli süre ertelenmesine imkân verilebilir.”

-Üniversitelerin hedefleri

Bugün Türkiye nasıl dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girmek için çalışıyorsa, üniversitelerin de dünyanın en iyi 10, 100, 500 üniversitesi arasına girmek için çalışması gerektiğini ifade eden Hisarcıklıoğlu, bu hedefleri yakalama noktasında herkesin üniversitelerin önünü açmak için çalışmasını istedi.

Üniversitelerin önlerindeki engellerin kaldırılması gerektiğini anlatan Hisarcıklıoğlu, “İhtiyaç duyulan, talep edilen, yasal ve mali yapıyı onlara sunmalıyız. Burada yapılan çalışmaların bu değişiklikler için bir zemin oluşturacağını düşünüyorum” dedi.







Adınız Soyadınız
E-Posta Adresiniz
Kullanıcının E-Posta Adresi
Gönderenin Notu
Mesajınız Gönderilmiştir
İlginiz için teşekkür ederiz
ARAMA