28.04.2012 / İstanbul
TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) 21. Olağan Genel Kurulu’na katıldı. Burada bir konuşma yapan TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, MÜSİAD’ın kurulduğu günden bu yana, Türkiye’deki büyük bir boşluğu doldurduğunu belirterek, “Türkiye’nin vazgeçilmezlerinden biri oldu. Anadolu’daki girişimcilerin, iş adamı olmaları yolunda, bir okul vazifesi gördü. Ülkemizde kavganın değil huzurun, çatışmanın değil diyaloğun, kutuplaşmanın değil istişarenin hakim olması için çalıştı” dedi.
MÜSİAD Genel Başkanı Ömer Cihat Vardan’ın çok başarılı bir dört yılı geride bıraktığını vurgulayan Hisarcıklıoğlu, Vardan’ın hem üyeleri, hem de Türkiye adına başarılı çalışmalara imza attığını söyledi.
-“Üreten Türkiye Platformu’na ilk destek MÜSİAD’dan oldu”
Göreve geldiklerinden bu yana, MÜSİAD’la hep yakın temas halinde olduklarını ve her platformda uyumlu çalıştıklarını ifade eden TOBB Başkanı şöyle devam etti: “Bu dönemde MÜSİAD, DEİK bünyesinde söz sahibi oldu. İktisadi Kalkınma Vakfı çalışmalarına da katkı sağladı. Hatırlayın, Ömer Cihat kardeşim göreve geldikten hemen sonra küresel kriz patlak vermişti. Güçlü bilinen ekonomiler sarsılmıştı. O dönemde, Türkiye hakkında da, çok olumsuz beklenti içine girenler; Türkiye’nin krize yenileceğine inananlar olmuştu. O süreçte biz, Türk iş dünyasının çatı kuruluşu olarak, bir yandan hükümetimizle istişareler yaparken, diğer yandan da iş dünyamızın yatırımlarını ertelememesi için çaba harcadık. Ama en az onun kadar önemli olan, beklentilere yön vermek, kriz psikolojisini kırmaktı. Biz de o süreçte hızla “Üreten Türkiye Platformu”nu kurarak, Türkiye çapında bir kampanya başlattık. Tüm Türkiye’de insanımızı yatırıma, istidama ve alış-verişe devam etmeye çağırdık. “Biz bu kriz sürecini rahatlıkla aşarız. Bizim buna gücümüz de var, inancımız da var” dedik. İftiharla söylemeliyim ki, bu Platforma ilk destek veren kuruluş MÜSİAD olmuştu.”
-Küresel krize meydan okuduk
Türk iş dünyasının küresel krize meydan okuduğunu ve Türkiye’nin krizden daha da güçlenerek çıktığını belirten Hisarcıklıoğlu, “Dikkat edin, bir yanda, Batımızdaki Avrupa’da ekonomik kriz derinleşerek devam ediyor. Kriz nedeniyle, son iki yıl içinde Avrupa’da tam 14 Başbakan değişti. Öte yanda, Güneyimizdeki ülkeler siyasi krizlerle boğuşuyor. Son bir yıl içinde, bu ülkelerde de 4 devlet başkanı, halkı tarafından devrildi. Ama bu ateş çemberinin tam ortasındaki Türkiye, 2011 yılında yüzde 8,5 büyüyerek, tarihinde ilk defa, dünyanın en hızlı büyüyen üçüncü ülkesi oldu. Coğrafyamız kaynarken biz, 135 milyar dolar ihracat yaparak, Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdık. Son bir yıl içinde bu ülkenin özel sektörü, 140 milyar dolar yatırım yaptı. 1 milyon 300 bin kişiye kayıtlı istihdam sağladı. Ekonomik başarımız öyle bir yankı uyandırdı ki, bir zamanlar bizim vatandaşlarımızın iş bulmak için gittiği Avrupa’nın gençleri, İstanbul’da iş bulmak ümidiyle, Türkçe öğrenmeye başladı” dedi.
-“Başarı hikayesinin ana unsuru, son 10 yılda sağlanan güven ve istikrar ortamı”
“Bu başarıyı, sağlanan güven ve istikrar ortamı sayesinde, bu salonu dolduran sizler yaptınız” diyen TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, “Yatırım yaparak, üreterek yaptınız. Alın teri ile akıl terini birleştirerek, helal kazancın peşinden koşarak yaptınız. Ahlakınızı ticarete; Anadolu’nun değerlerini küresel pazarlara taşıyarak yaptınız. Bugün bu salonda, “sıfır sermaye” ile yola koyulup, büyük girişimcilik hikayesi yazan işadamlarımız var. Büyüklerinden aldıkları kültürle, peygamber mesleği olan ticarete atılan gençler var. Bu salonda, bu ülkenin geleceğine yatırım yapan, ihracat yapan, istihdam sağlayan MÜSİAD üyeleri var. Bunlar bir boyutuyla elbette ticarettir, rızık arayışıdır, yatırımdır. Ama öbür taraftan insanların en hayırlısı olma yarışıdır. Çünkü biz inanıyoruz ki, “İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olandır”. Bu gün bir insana iş verebilmek, aş verebilmek; karnını tok, sırtını pek tutabilmek hayırların en büyüğüdür. Ben, helal rızık kazanan; ve kazandığını yatırım için, istihdam için, hayır-hasenat için harcayan, bu salonu dolduran sizleri bir kez daha kutluyorum” şeklinde konuştu.
Bu başarı hikayesinin ana unsurunun son 10 yılda sağlanan güven ve istikrar ortamı olduğunu vurgulayan Hisarcıklıoğlu, son 10 yıldaki güven ve istikrarla birlikte karar alma süreçlerinin hızlandığını, her adımın cesaretle atıldığını söyledi.
Hisarcıklıoğlu, bu dönemde, kamu-özel sektör istişare mekanizmalarının çalıştırıldığını, ekonomi ile ilgili kararların hep özel sektörle istişare edildiğini, yıllardır sürüncemede kalan, yıllarca ihmal edilen yapısal reformların hızla tamamlandığını söyleyerek, bu istikrar ve reform dönemini sağlayan hükümetlere ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a Türk iş dünyası adına şükranlarımı sundu.
-2023 hedefi neden önemli
Çok daha büyük hedeflerinin olduğunu anlatan TOBB Başkanı, “Hükümetimiz, iş dünyamız ve milletimizle 2023 hedeflerine odaklandık. Artık devlet ve millet olarak aynı hedefi, aynı ideali paylaşıyoruz. 2023 yılında dünyanın 10 büyük ekonomisinden biri olacağız. 2 trilyon dolarlık bir ekonomi olup, 500 milyar dolar ihracat yapacağız.
2023 hedefi neden önemli? Çünkü bu hedefe ulaşmak demek, Türkiye’deki her bireyin daha zengin olması demektir. İlk 10’a giren bir Türkiye’de, Kişi başı milli gelir 2,5 kat artarak, 25 bin dolara ulaşacak. İşte o zaman bizim vatandaşımız, Avrupalı vatandaşın hayat standardını yakalayacak. Aslında vatandaşımız, çoktandır hak ettiği refah düzeyine ulaşmış olacak” dedi.
- “Bu milletin hedefleri ile mevcut sistem uyuşmuyor”
Bu hedefe ulaşmak için, mevcut sistemi kökten değiştirmek gerektiğinin altını çizen Hisarcıklıoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Çünkü artık, bu milletin hedefleri ile mevcut sistem uyuşmuyor. Mevcut sistem, bu milletin gerçek potansiyelini engelliyor. Koşacak gücümüz varken, adeta yürüyoruz. Yani giydiğimiz elbise artık, bu bedene dar geliyor. İşte şimdi, yeni elbiseyi dikmek zorundayız. Ama bu sefer terzi, milletin kendisi olmalıdır.
Bugüne kadar Anayasa’ya milletin eli hiç değmedi. Millete hep, “siz bilmezsiniz” dediler. Bizim ne düşündüğümüzü, ne hissettiğimizi sormadılar. Anayasa’yı kapalı kapılar ardında, elitlere yazdırıp, millete dayattılar. İşte bu yüzden, Mevcut sistem herkesi ötekileştirdi. Farklı düşünen herkesi dışladı. Bu ülkede insanları fikirlerine göre, inançlarına göre, hatta kılık kıyafetlerine göre sınıflara ayırdılar. Öyle günler oldu ki bu toprağın evlatları, kendi ülkelerinde, kendilerini bir yabancı gibi hissettiler. Varını yoğunu bu ülkeye yatıran iş dünyasını bile, renklere ayırdılar. Bunun ne demek olduğunu ben bilirim! Siz bilirsiniz! Çünkü o günlerin acısını birlikte yaşadık! Ancak sadece bizler kaybetmedik. Sonuçta kaybeden ülkemiz oldu, insanımız oldu.
Ama artık bu milletin kendine dair söyleyecek bir sözü var. Şimdi kimsenin ötekileştirilmeyeceği, kimsenin inancına göre, mezhebine göre, kılık kıyafetine göre dışlanmayacağı bir sistemi inşa etmek zorundayız. Bu ülkede fikir hürriyetini, teşebbüs hürriyetini ve din ve vicdan hürriyetini gerçek anlamıyla garanti altına alacak bir sistemi kurmak zorundayız. 74 milyonun sahipleneceği, “bu benim Anayasam” diyeceği Yeni bir Anayasa’yı yazmak zorundayız. Şimdi Meclisimiz de diyor ki: “Anayasa’ya artık, milletin eli değecek” Yeni Anayasa, Seçkinlerin, muhtıraların, ara rejimlerin, darbelerin dayattığı değil, milletin arzuladığı bir Anayasa olacak.”
-Anayasa Platformu
Bu süreçte Türkiye’de bir ilki gerçekleştirdiklerini ve kuruluşlar olarak farklı farklı fikir beyan etmek yerine, “Birlikte rahmet ve bereket, ayrıkta azap var” diyerek, bir araya geldiklerini hatırlatan Hisarcıklıoğlu, “toplumun tamamını kapsayan 22 Meslek Örgütü, Sendika konfederasyonu ve Sivil Toplum Örgütleri ile “Anayasa Platformu”nu kurduk. Biz kuruluşlar olarak kendi görüşümüzü söylemiyoruz. Onun yerine, Anayasanın gerçek sahibi olan millete soruyoruz. Yani Türkiye’de ilk defa müzakereci demokrasi işliyor. Vatandaş doğrudan sisteme müdahil oluyor. Aslında konuştukça, paylaşacak ne kadar çok şeyimiz olduğunu görüyoruz. Konuştukça ayrımızın-gayrımızın olmadığını, hepimizin Türkiye sevdalısı olduğumuzu görüyoruz. Bu sürece MÜSİAD da büyük katkı sağlıyor. Ben huzurlarınızda Sayın Vardan’a ve siz MÜSİAD camiasına teşekkür ediyorum” dedi.
-“Bizi hedeflerimize götüren, gönül birlikteliği olacak”
Milletin kendisinin yazacağı Yeni Anayasa’nın, ülkenin geleceğinin temeli olacağını vurgulayan TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, “Bu yolda bizim en büyük hazinemiz ve gücümüz, birlik ve beraberliğimizdir. Bizi hedeflerimize götüren de, bu gönül birlikteliği olacak. İnanıyorum ki MÜSİAD’ın yeni dönemdeki yönetimi de, “iki günü bir olan ziyandadır” anlayışı ile yola devam edecekler. Devraldıkları çıtayı daha da yukarıya taşıyacaklar. Şimdiden tüm camianıza ve ülkemize hayırlı olmasını diliyorum. Dünya namına kazandığımız her kazancın vicdanımızı paslandırmaması dileğiyle Allah yolumuzu, sözümüzü ve işimizi doğru kılsın diyorum” şeklinde konuştu.
-Başbakan Erdoğan
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da, 2011 yılında, Türkiye ekonomisinin yüzde 8,5 gibi çok yüksek bir büyüme oranı kaydettiğini, Türkiye'nin Çin'den sonra dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisi olduğunu dile getirerek, bu başarının kazanılmasına, Türkiye'yi bu seviyelere ulaştırmasına, bu yüksek büyüme oranına katkı sağladıkları için MÜSİAD'a ve üyelerine şahsı, ülkesi ve milleti adına teşekkür ettiğini söyledi.
MÜSİAD'ın, kurulduğu günden itibaren Türkiye'nin demokratikleşmesinde, sivilleşmesinde, hak ve özgürlüklerin, demokratik standartların ilerletilmesinde her zaman dik, onurlu, ilkeli bir duruş sergilediğini vurgulayan Erdoğan, MÜSİAD ve üyelerine, özgürlüğün, hakkın ve hukukun yanında sarsılmadan durdukları için yine şükranlarını sunduğunu kaydetti.
Erdoğan, yine MÜSİAD, 30 Mart'ta çıkarmış oldukları kademeli eğitim sistemine, yaptıkları eğitim reformuna da en başından itibaren çok güçlü bir şekilde destek verdiğini aktararak, kesintisiz eğitimin acısını yaşamış, zararını görmüş; bundan dolayı da kademeli eğitim reformunu var gücüyle destekleyen, bu reforma sahip çıkan tüm MÜSİAD camiasına da yine bu vesileyle teşekkür ettiğini belirtti.
Erdoğan, hiçbir sivil toplum örgütünü, hiçbir dernek ve vakfı, diğerlerinden ayrı tutmadıklarını ve aralarında asla bir ayrımcılık yapmadıklarını ifade ederek, ancak sivil toplum örgütlerinin, dernek ve vakıfların, demokratikleşme noktasında, milletin talepleri ve tercihleri noktasında ortaya koydukları tavrı milletin ve milletle birlikte kendilerinin de çok yakından izlediklerine dikkati çekti.
MÜSİAD'ın her zaman milletin yanında olduğunu, milli iradenin ve demokratikleşmenin tarafında yer aldığını, MÜSİAD'ın statükonun değil, sırtını devlete dayamış sermayenin değil, her zaman milletin tarafında olduğunu dile getiren Erdoğan, MÜSİAD'ın 34 şubesi, 8 temsilciliğiyle, 6 bine yakın üyesiyle milletin örgütü olduğu kadar, 46 farklı ülkedeki 119 irtibat noktasıyla, 17 milyar dolarlık ihracatıyla, Türkiye'nin aynı zamanda dünyaya açılan penceresi olduğunu belirtti.
Başbakan Erdoğan, ''MÜSİAD'a, Türk Bayrağının asaletini tüm dünyada onurla ve şerefle dalgalandırdığı için de ayrıca teşekkür ediyor, ayrıca şükranlarımı iletiyorum. Ben, MÜSİAD'ın bu seviyelere nasıl geldiğini, nasıl ulaştığını çok iyi biliyorum'' şeklinde konuştu.
MÜSİAD'ın, bugünlere gelene kadar, hangi çileleri çektiğini, hangi badireleri atlattığını, hangi engelleri aştığını, yıldırmalara, baskılara nasıl göğüs gerdiğini çok ama çok iyi bildiğini vurgulayan Erdoğan, statükocuların ve sırtını devlete dayayan sermaye çevrelerinin, Anadolu'nun genç, dinamik, cevval iş adamlarını, sadece ve sadece bayi olarak görmek istediklerini kaydetti.
Erdoğan, onların buzdolabı, çamaşır makinesi, fırın, otomobil satan, tüp gaz bayiliği yapan iş adamlarından, esnaftan asla rahatsızlık duymadıklarına işaret ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:''Ama ne zamanki, Anadolu sermayesi gücünü birleştirdi, Anadolu sermayesi heyecanını, coşkusunu, ideallerini hayata geçirdi, işte o zaman Anadolu'nun aslanlarından, Anadolu'nun kaplanlarından korkmaya başladılar. 'Ben artık fırın satmayacağım, ben fırın üreteceğim' diyen, 'Ben fırın ihraç edeceğim' diyen iş adamı, hesapları altüst etti. 'Ben Kayseri'ye, Çorum'a, Konya'ya, Denizli'ye, Gaziantep'e hapsolmayacağım, ben New York'a, Sidney'e, Pekin'e, Bişkek'e, Paris'e, Londra'ya açılacağım' diyen Anadolulu iş adamı, bütün pazarları bozdu. Hiç kimse kusura bakmasın: 28 Şubat, aynı zamanda Anadolu'nun işte bu başarılı iş adamlarına karşı yapılmış bir müdahaledir. 28 Şubat, MÜSİAD'a, MÜSİAD'ın üyelerine karşı, o üyeler gibi nice başarılı iş adamının kolunu kanadını kırmak için yapılmış bir müdahaledir. 'Şu markayı almayacaksınız', 'şu markayı şuraya sokmayacaksınız'... bunlar yaşandı''
-MÜSİAD Genel Başkanı Vardan
MÜSİAD Genel Başkanı Ömer Cihad Vardan ise, 22 yıldır birçok zorlukla, yılmadan mücadele ettiklerini her koşulda doğruları söylemeye devam ettiklerini söyledi.
Türkiye'nin ihracatının yüzde 15'ni gerçekleştirdiklerini, milli gelirin 105 milyar dolarını ürettiklerini anlatan Vardan, 1,2 milyon kişiye de iş ve aş kapısı olduklarını dile getirdi.
Vardan, ''Sonuçta MÜSİAD, üyelerini 'beslenmeyi bekleyen yavru kuş' olmaktan çıkarıp, onları, ülkesini ve bölgesini besleyen, yetiştiren birer 'ana' haline dönüştürdü. Bugün başarılı icraatlarını ve gayretlerini gördüğümüz birçok bakan, milletvekili, bürokrat ve akademisyen de MÜSİAD harcı içinde yoğruldu'' diye konuştu.
Ortaya koydukları modelle, hem Türkiye'de hem de yurt dışında sivil inisiyatifin gelişmesine öncü olduklarını vurgulayan Vardan, 47 ülkede 119 irtibat noktasına ulaştıklarını ifade etti.
Döneme ilişkin sorunları doğru tespit eden ve akılcı çözüm önerileri sunan ekonomi raporlarının vazgeçilmez bir MÜSİAD klasiği haline geldiğini söyleyen Vardan, bu yılki 16. IBF ve 14. MÜSİAD Fuarında 5 bin yabancı iş adamını ağırlamayı planladıklarını belirtti.
Vardan, ''Biz MÜSİAD olarak, 4 4 4 olarak anılan yeni eğitim sisteminin ülkemiz için çok önemli olduğunu birçok defa farklı mecralarda dile getirdik. Bu modelin, önümüzdeki kalkınma sürecinde, yenilikçi, girişimci ve bilhassa erdemli gençlerimizin yetişmesine vesile olmasını ve yeni reformları tetiklemesini umut ediyoruz'' yorumunu yaptı.
Bilgi teknolojileri, elektronik, uzay ve havacılık sanayi, silah ve makine sanayisinin cari açığın kapatılmasına büyük hizmet edeceğini anlatan Vardan, 'otomotivde yerli marka oluşturulması'nın önemine dikkati çekti.
Vardan, ''Türkiye, bu konuda konvansiyonel araçlardan ziyade, bugün dünya ile aynı seviyede olduğu elektrikli araç üretiminde daha rahat bir şekilde yerli marka oluşturabilir'' dedi.
Yeni teşvik sisteminin başarılı olması için iş dünyasının çalışma huzurunun önemli olduğunu ifade eden Vardan, şunları söyledi:''Gündemdeki toplu iş ilişkileri kanunu ve kıdem tazminatı fon çalışmaları gibi işvereni ve yatırımcıyı direkt etkileyen kanun çalışmalarında, daha önce kriz döneminde de başarılı bir şekilde uygulandığı üzere, özel sektör ve sivil toplum temsilcileriyle karşılıklı istişare edilerek, ortak akıl oluşturmanın çalışma huzuru açısından çok önemli olduğunu düşünüyoruz.
Ayrıca çıkarılmasına destek verdiğimiz ve yakında yürürlüğe girecek olan yeni TTK'na ilişkin iş dünyası tarafından dile getirilen haklı görüşlerin, kanun yürürlüğe girmeden bir kez daha gözden geçirilmesinin uygulama sürecinin başarısını artıracağına inanıyoruz.''
Bugün genel başkanlık görevinden ayrılacak olmasının bir emeklilik olmadığına dikkati çeken Vardan, ''MÜSİAD'ın emeklisi olmaz, olsa olsa rahmetlisi olur. Ben de hayatımın sonuna kadar, MÜSİAD'ın bir üyesi olarak, basiretli bir iş adamı olarak bu güzide camianın ve güzel ülkemizin hizmetinde olmaya devam edeceğim'' dedi.
MÜSİAD Genel Başkanı olarak yaşadığı olaylardan kesitler de sunarak bir kitap haline getirdiği ''CİHAD ve MÜSİAD'' kitabına değinen Vardan, ''Bu kitapta, biraz CİHAD'ı, çokça da MÜSİAD'ı ve özellikle Başkanlık dönemimdeki bazı çarpıcı olayları anlatmaya gayret ettim'' dedi.