TOBB - Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği

Yapısal reformları geciktirirsek, ayağımıza kurşun sıkarız


02.01.2011 / ANKARA



​ ​

 

TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu’nun, gazeteci Murat Yetkin ve Fikret Bila ile sohbetinde şunlar konuşuldu:
 
 
MURAT YETKİN- İyi akşamlar. 2011 yılının ilk “Ankara Kulisi” Programında Fikret Bila ve ben Murat Yetkin karşınızdayız.
 
2011 çok önemli bir yıl Türkiye için, seçim yılı her şeyden önce ve ekonomi seçimde en çok rol oynayan, en çok payı olan konuların başında geliyor. Biz 2011’e biraz Türkiye ekonomisinde 2010’u nerede bıraktık, 2011’e nerede başlayacağız, bu siyaseti etkiler mi etkilemez mi, ama daha çok da ekonomi çerçevesinde ekonominin en yetkin ve yetkili isimlerinden birini programımıza konuk ederek başlamak istedik. O da sağ olsun bizi kırmadı geldi.
 
Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu hoş geldiniz, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı.
 
 
TOBB BAŞKANI RİFAT HİSARCIKLIOĞLU- Hoş bulduk, iyi yayınlar dilerim. Bu vesileyle de hem milletimizin ve iş camiasının, hem de bütün milletimizin yeni yılını da kutluyorum. Size de hayırlı yeni yıllar dilerim.
 
 
MURAT YETKİN- Çok teşekkürler, biz de sizin yeni yılınızı kutlarız. 2010’u nerede bıraktık? Yani iki görüş var. Birincisi; sadece işte dışarıdan gelen sıcak parayla bir şeylerin, ekonominin döndüğü, ayakta kaldığı, bu sayede hani her şeyin teğet geçtiği. İkincisi de; aslında her şeyin planlandığı gibi ve çok güzel gittiği, tabi bu arada bir istihdam sorunu var, o parantezi daha sonra açacağız size. 2010’u nerede bıraktık ekonomi açısından?
 
 
TOBB BAŞKANI RİFAT HİSARCIKLIOĞLU- Ekonomiyi sağlıklı değerlendirmek için rakamlara bakmak lazım. Ona göre daha net değerlendirme sonucuna ulaşabiliriz. Eğer 2009’da, bugün geldiğimiz noktayı ifade edecek olsak kimse inanmazdı ki bunun en somutu da büyüme tahminlerinde yaşandı.
 
2009 sonunda, 2010 başında bütün kurumlar gibi, Hükümet gibi biz de iş âlemi olarak büyüme tahmini yapıyorduk. En iyimser tahmin bizimki çıktı, bizimki de düşük kaldı. Biz yüzde 6 diyorduk, Hükümet yüzde 4 diyordu, diğer kuruluşlar içinden 3 diyen vardı, 5 diyen vardı, ama en yükseği bizim tahminimizdi, yüzde 6. O gün beni eleştirdiler. Çok iyimsersin yüzde 6’lık büyüme mümkün değil diye. Ama bugün baktığımız zaman Türkiye yüzde 8’lik bir büyümeyi yakalamış durumda ki, bu da bizim açımızdan çok olumlu ve çok iyi bir gelişme. En önemlisi de şu: 2009 yılında krizde kaybeden ülkeler içerisinde baktığımız zaman, krizden hızlı çıkan ve kriz öncesi milli gelir seviyesini yakalayan sadece 16 ülke var. Biz de bunlardan biri olduk, bu çok önemli. Peki, dünya ne yaptı? Esas dünyaya da bakmak, ona göre kıyas yapmak lazım. Dünya genelinde büyüme yüzde 5’lerde kaldı 2010’da. Gelişmekte olan Asya ülkelerinde yüzde 9, Latin Amerika ülkelerinde yüzde 6, Amerika Birleşik Devletlerinde yüzde 3, Avrupa Birliğinde yüzde 1. Türkiye ise yüzde 8 büyüdü. Yani gelişmekte olan Asya ülkelerinin biraz altında kalarak, krizden önceki milli gelir seviyesini yakalayan ülkeler içinde 12nci oldu.
 
Yine aynı dönemde Türkiye’de ki Sayın Babacan da dün açıkladı, 1 milyon 100 bin kişi işe kavuşmuş, istihdama kavuşmuş. Dünyada 34 milyon kişi bu kriz devresinde işsiz kaldı Murat Bey, çok önemliydi. Türkiye’de de bu oran çok yüksekti, yüzde 14’ten yüzde 15’lere doğru tırmandı. Ama Türkiye’nin ekonomisinin hızlı büyümesiyle beraber işsizlik oranında da bir azalmayı hep beraber gördük.
 
 
FİKRET BİLA- Bunun manası şey mi, çünkü şeyi dinledik en son biz CHP lideri Sayın Kılıçdaroğlu, CHP kongresinde de aynı şeyi tekrarladı hep. Eleştirirken diyor ki, evet bir büyüme var, rakamsal olarak bu ortamda, ancak bu istihdam yaratmayan bir büyümedir. Finans dünyasından gelen bir büyümedir, reel ekonomiye katkısı yoktur gibi eleştiri yaptı. Yani acaba bu büyüme oranıyla kıyasladığınızda gerçek istihdam yaratmayan bir büyümeden mi bahsediyoruz, yoksa dengeli bir şekilde istihdam da yaratmış görünüyor mu büyüme? Hani dışarıdan para geliyor, işte finans dünyasında yatırım yapılıyor, büyüme oradan şişiyor gibi Sayın Kılıçdaroğlu’nun bir analizi oldu da.
 
 
TOBB BAŞKANI RİFAT HİSARCIKLIOĞLU- Dışarıdan gelen parayı isterseniz ayrıca değerlendirelim. Büyüme rakamlarındaki ve istihdam rakamlarındaki gerçeklik şurada: 1 milyon 100 bin kişi Sayın Babacan’ın açıkladığı gibi, istihdama kavuştu, bizdeki rakamlar da aşağı yukarı aynı. Ama esas önemlisi; resmi kayıtlar, daha doğrusu kayıt atkındaki rakamlar. Resmi rakamlara göre Türk özel sektörü bu dönemde 983 bin kişi resmen kayıtlı olarak işe başlamış, bu çok önemli.
 
 
MURAT YETKİN- Neredeyse 1.1 milyondan 983 bin, yani yüzde 80-90’ı özel sektör.
 
 
TOBB BAŞKANI RİFAT HİSARCIKLIOĞLU- Hayır, tamamına yakını özel sektör. Burada esas altı çizilecek nokta: Türk özel sektöründeki yapısal değişim. Bunun en somut göstergesi bu rakamlar. Eskiden kayıt dışından şikâyet ederdik, hatırlarsanız 2000’lerde kayıt dışı ekonomi yüzde 50’ler seviyesindeydi. Ama Türk özel sektörü artık kayıt altına girmeye, kayıtlı ekonomiye geçişe başladı, bunun en somut göstergesi.
 
 
MURAT YETKİN- Bizim bir programda siz şey örneği vermiştiniz, bir tane gazete ilanı örneği vermiştiniz. Sigortalı işçi aranıyor, sigorta yaptırılacaktır diye, hâlbuki zaten yasal zorunluluk.
 
 
TOBB BAŞKANI RİFAT HİSARCIKLIOĞLU- O Bilecik’teydi mesela, Bilecik’in meydanına adam kocaman pankart asmış. Diyor ki, ben işçi arıyorum asgari ücret, artı sigorta, artı yemek, artı servis. Yani SSK’lı olmak bir lüks gibi, promosyon gibiydi yakın zamanda. Hâlbuki yasal zorunluluk sigorta. Yasal bir zorunluluk olmasına rağmen bu, reklam gibi anlatılıyordu. Yani iş yerine gelirsen ben seni sigortalı yapacağım deniyordu.
 
 
FİKRET BİLA- Peki Sayın Başkanım, bu gelişmede Sayın Başbakanın da sizden talebi olmuştu iş dünyasından. Demişti ki, şu krizi aşarken bize yardımcı olun, her işveren bir işçi alırsa 1 milyon işçiyi istihdam etmiş oluruz. Acaba bu rakam o rakamla alakalı bir olay mı, yoksa Sayın Başbakanın ricası dışında mı ekonomi gelişti böyle?
 
 
TOBB BAŞKANI RİFAT HİSARCIKLIOĞLU- Şimdi maalesef, “bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak” diye güzel bir sözü var, rahmetli Mumcu’nun. 365 oda ve borsa başkanımızla toplandığımız zaman sonuç bildirgemizde biz diyorduk ki, biz bu işi, istihdam işini çözmeye varız. Çünkü ekonomiyi direkt ilgilendiriyor. Nasıl çözüleceği konusunda fikrimiz var diyorduk. Ama bu kısım medyaya hiç yansımadı.
 
İnsanlar bir kısmını eliyor söylediğinizin, sonra kendi keyfine göre yansıtıyor. Yansıyan kısmı şuydu: Biz, 365 oda ve borsa başkanına, mevcut ekonomik durumda istihdam sağlayabilir misiniz? Yüzde 85 hayır dedi. Hep bu kısım konuşuldu.
 
Ama sorduğumuz ikinci soru, peki sizin istediğiniz nitelikte bir eleman karşınıza gelirse bunları istihdam eder misiniz, dedik? Yüzde 90 evet dedi. Bu kısım maalesef hiç görünmedi.
 
Medya maalesef istediğini gördüğü zaman, gerisine bakmıyor, derinlemesine incelemiyor. Sonuçta şöyle bir şey ortaya çıktı. Biz sanki “biz bu işte yokuz” demişiz gibi. Biz böyle bir şeyi söylemedik, ama yansıma böyle oldu.
 
Yansıma böyle olunca sanki işverenler olarak insanları istihdam etmeyeceğiz demişiz gibi algılandı. Hâlbuki bakın Türkiye’yi gezin, Anadolu’yu gezin. Anadolu’da işverenin en büyük gurur kaynağı nedir biliyor musunuz? Yanında çalıştırdığı insan sayısı. Anadolu’da bir işadamına işler nasıl diye sorduğunuz zaman, insanlar yanımda şu kadar işçi çalışıyor 400 kişi çalışıyor, 500 kişi çalışıyor diye övünür. Kazancından, cirosundan önce kaç kişiye istihdam sağladığını söyler. İnsanlara iş ve aş verebilmek en ulvi noktadır bir işveren için. Bu Anadolu kültüründen geliyor.
 
Zaten, özel sektörde alınan tedbirlerle beraber, Türkiye ekonomisinin yüzde 8’e yakın büyümesiyle beraber 1 milyon 100 bin kişi istihdama kavuşmuş, müthiş bir rakam.
 
 
FİKRET BİLA- Hele şartlar uygun olursa biz istihdam niye yapmayalım demiş oldunuz, yani öyle ricayla, talimatla değil de.
 
 
TOBB BAŞKANI RİFAT HİSARCIKLIOĞLU- Bu çerçevede de bir başka projeyi de başlattık Fikret Bey. Belki bu projeyi şimdi anlatmakta fayda var.
 
 
MURAT YETKİN- Valla, şu meslek edindirme eğitim projesi…
 
 
TOBB BAŞKANI RİFAT HİSARCIKLIOĞLU- Evet. Çok hayırlı bir iş. Bu proje aslında bir zihniyet devriminin de somut göstergesi. İlk defa kamu, özel sektör el ele verdik. Çalışma Sosyal Güvenlik Bakanlığımız, Milli Eğitim Bakanlığımız, İŞKUR, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi ve TEPAV el ele verdik, insanları nasıl iş sahibi yapabiliriz bunun üzerinde çalışma yaptık.
 
 
Ben bütün Anadolu’yu geziyorum. Yılda da yaklaşık 320 bin kilometre yol kat ediyorum. Neredeyse her 2 günün 1 günü Ankara’da, 1 günü Ankara dışındayım. Gidiyorsunuz kahvehaneleri görüyorsunuz Anadolu’da, işsiz dolu. Şimdi adam müracaat ediyor, üniversite bitirmiş, lise bitirmiş. Soruyorsun, “Ne iş yaparsın? Her işi yaparım abi” diyor. “Her işi yaparım abi” dediği zaman hiçbir işi bilmiyorum, sen bana ne işi öğretirsen ben o işi yaparım demek. Aslında en önemli sorun, Türkiye’nin en önemli sorunu; mesleksizlik. İşsizlikten daha önemli. İşsizliğin kaynağı.
 
 
MURAT YETKİN- Dündü galiba, bu TEPAV Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı, sizin üniversiteye bağlı, orada onun bir istatistiği yayınlanmıştı. Aslında pek çok ilde nitelikli eleman ihtiyacı açığı var. Bunun da çoğu hani çoğumuzun duymadığı meslekler, gaz altı kaynakçılığı falan.
 
 
TOBB BAŞKANI RİFAT HİSARCIKLIOĞLU- Biz duyduk da, siz…
 
 
MURAT YETKİN- Hayır, sizin işiniz o. Yani çok böyle özelleşmiş eğitim ve yetenek isteyen mesleklerde büyük açıklar olduğunu görüyoruz. Biraz herhalde onu kapatmaya çalışacaksınız.
 
 
TOBB BAŞKANI RİFAT HİSARCIKLIOĞLU- Tabi. 19 ilde pilot projeyi başlattık ki burada da özellikle kamuya teşekkür ediyorum, müthiş bir zihniyet devrimi. Beraber çalışıyoruz düşünebiliyor musunuz? Bizim yıllardır hasret kaldığımız işi beraber yapıyoruz. İlk defa Türkiye’de 19 ilde 5 bin sanayi tesisi bizzat ziyaret edilerek istihdamın analizi yapıldı. Hangi tip elemana ihtiyacınız var bu soruldu. Yani sizin fabrikaya gelindi Murat Bey, ne eleman istiyorsun?
 
 
MURAT YETKİN- Çok teşekkür ediyorum, yani fabrikam…
 
 
TOBB BAŞKANI RİFAT HİSARCIKLIOĞLU- İnşallah sizin de olur. Fikret Bey’in fabrikaya gidildi, ne elemana ihtiyacını var, bunlar soruldu. Bunlardan alınan cevaplar doğrultusunda işsizlere çağrıda bulunuldu. Denildi ki, şu nitelikte elemanlara ihtiyaç var. Bu ihtiyacın karşılığında insanlar müracaat etti, müracaat ettiği zaman örnek vereyim, sizin gaz altı kaynakçısına ihtiyacınız var. Size dedik ki, bak 3 tane müracaat var, bu 3 arkadaştan hangisini isterseniz? Siz görüşmeyi yapıyorsunuz. O görüşmenin sonucunda şu 2 arkadaşı ben çalıştırabilirim dediniz. Ondan sonra bu arkadaşlar meslek lisesinde 3 ay eğitime tabi tutuluyor. Bu arada bir şeyi daha yapıyoruz. Devletimiz, Hükümetimiz o meslek liselerinin altyapısına İşsizlik fonundan 100 milyon Türk Lirası bir harcama yaptı 111 meslek lisesinde. Bu meslek liselerinin insanları, bizim aramış olduğumuz nitelikte eğitilebilmesi için gereken teçhizat, bilgisayarsa bilgisayar, gaz altı kaynak makinesiyse gaz altı kaynak makinesi, bunlar alındı. Bu çok önemli. Projenin en önemli harcama kalemi.
 
Daha sonra eğiticileri eğittik. En önemli işin püf noktalarından bir tanesi de bu. Yani çocuğa, işsize ders verecek öğretmeni eğitime tabi tuttuk, nasıl ders vermesi gerektiği noktasında. Şimdi başvuran işsizlere bu okullarda 3 ay süre ile eğitim verilecek.
 
Anadolu’da organize sanayi bölgelerine gittiğiniz zaman yazıyor adam, kaynakçı aranıyor. Şehirde de bakıyorsunuz binlerce işsiz var. Bir taraftan adam kaynakçı arıyor, kaynakçı yok, bir tarafta da işsizler var. Ve bu çerçevede 3 ay boyunca okulda eğitime tabi tutuluyor. Bu arada tabi en önemlisi şu: O okulda eğitimi görürken yine işsizlik fonundan devletimiz günlük 15 TL cep harçlığı veriyor. Düşünebiliyor musunuz hem meslek kazanıyor, altın bilezik sahibi oluyor, hem de ücret alıyor.
 
 
MURAT YETKİN- Ama bu şeyden sonra oluyor hep değil mi, yani Fikret’in dediği gibi önce Sayın Başbakan dedi ki, herkes madem 1 kişi işe alsın, siz de dediniz ki işe alalım ama ihtiyaçları karşılaştıralım. Yani sanayinin, ticaretin ihtiyaçlarıyla işsizlerin iş ihtiyacını birbirine, yani ondan sonra bu işler yapıldı.
 
 
TOBB BAŞKANI RİFAT HİSARCIKLIOĞLU- Hayır, bu projenin evveliyatı var tabi. Bu krizle beraber Türkiye’deki işsizlik rakamının yukarıya çıkacağını bildiğimiz için, biz Sayın Başbakanımızın o çağrısından önce Çalışma Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı beraber bu projeyi nasıl geliştirebiliriz diye çalışıyorduk, çalışmalara başlamıştık. Çünkü bunun bir örneğini daha önce Güney Kore’de Asya krizi sonrasında uygulandı. Bu proje sayesinde Kore 97’de 600 bin kişiyi eğiterek, krizden çıkışını hızlandırdı. Krizden hızla çıkılmasında ve özel sektörün, sanayi sektörünün en önemli itici gücü bu eğitimli işsizler ordusu olmuştu, yani işsizleri eğiterek sanayiye tekrar kazandırmışlardı ki işsizlik rakamını da aşağıya indirmişti.
 
 
FİKRET BİLA- Bu eğitim için kriz şart mıdır diye sorasım geliyor da, keşke daha önce eğitim böyle planlanmış olsaymış.
 
 
TOBB BAŞKANI RİFAT HİSARCIKLIOĞLU- Maalesef. Orada yapısal bir sorun var. Biliyorsunuz meslek liseleri eskiden gelen sistemle, özellikle imam hatip liselerine bağlı olarak hep ikinci plana atıldı. Gelişmiş ülkelere baktığımız zaman lise eğitiminde, meslek lisesi oranı yüzde 65’lerde, yüzde 70’lerde. Bizde 35’lerde, yani tam tersine idi. Siz eğer meslek liselerini göz ardı ederseniz, burada okuyanlara ikinci sınıf muamelesi yaparsanız nitelikli eleman yetiştiremezsiniz. Biz bir anket yaptık meslek liselerinde daha öncesinde, meslek lisesinde okumaktan mutlu musunuz diye sorduk. Mutlu değildi çocuklar. Şimdi mutlu olmayan çocuğa siz nasıl gelecek vaat edersiniz? Önünü üniversite imtihanında tıkamışsınız. Çocuğa sadece meslek yüksekokuluna gidebilirsin diyorsunuz. Çocuk hasbelkader meslek lisesine gitmiş, başarılı, akıllı, zeki. Okumak istiyor. Yok, okuyamazsın diyorsunuz. Çok şükür bunlar şimdi değişiyor tabi.
 
Şimdi esas projeye gelelim, proje çok önemli. Hem meslek sahibi oluyorlar, hem de ceplerine 15 TL cep harçlığı, hem de o okula başladığı günden itibaren sigortası da çalışmaya başlıyor. Yani hem sigortası var, hem 15 TL cep harçlığı var, hem de meslek sahibi oluyor. Baba oğluna yapmaz bunu. Bu arada okuldaki 3 aylık eğitim bittiği zaman, 3 ay da elemanı talep eden iş yerinde staja başlıyor. Hani gaz altı kaynakçı arıyordun ya Muratçığım sen. Sana diyorum ki gel arkadaş…
 
 
MURAT YETKİN- Adana’daki fabrikam için.
 
 
TOBB BAŞKANI RİFAT HİSARCIKLIOĞLU- Adana’daki fabrikan için 2 arkadaşı eğittik. Hadi bakalım sen de 3 ay bunları staj yaptır. Çalıştırırken de diyoruz ki, sana yük yok arkadaş. Yine o çocuğun 15 TL cep harçlığı devam ediyor ve sigortasını devlet ödüyor o çocuğun. Yani 3 ay teknik eğitim, 3 ay staj. Sonra da hadi bakalım bunu istihdam et diyoruz. İstihdam et derken de devamında başka bir şey daha söylüyoruz, yine seni teşvik ediyoruz. Diyoruz ki, bu arkadaşı istihdam ettiğin sürece 1 yılla 4 yıl arasında senin sosyal sigortalar işveren payını devlet ödeyecek diyoruz. Bu müthiş bir teşvik. İşverenlerimizin bu fırsatı kaçırmaması lazım, bu fırsattan faydalanması lazım. Buradan sendikalarımıza, işsizlerimize çağrıda bulunuyorum; bu fırsatı kaçırmamaları lazım. Bu müthiş bir proje, bugüne kadar uygulanmamış ve dünyadaki en büyük proje. Hedef ne? Bu çok önemli. Hedef, önümüzdeki yıl 200 bin kişi ve projenin bitme aşamasında inşallah 1 milyon kişi hem meslek sahibi olacak, hem iş sahibi olacak ki bu işsizlik noktasında çok önemli. Daha hiç bunun duyurusu yapılmadan şu anda 20 bin kişi meslek sahibi oldu, şu anda işe kavuştular.
 
İşsizliğin çözümü için iki tane önemli nokta var, bunlara değineyim. Birincisi; ekonominin büyümesi istihdamı artırır. İkincisi; niteliği olmayan elemanı nitelik sahibi yaptığınız zaman iş bulabiliyor. Yani ikinci nokta, insanları ihtiyaca uygun meslek sahibi yapmak. Buna inşallah önümüzdeki yıl da devam edeceğiz.
 
2010’a baktığımız zaman, sanayi üretimi yüzde 10 büyüdü. Yani bu 980 bin kişi nerede çalışıyor? 980 bin nerede işe alındı? derseniz, sanayi yüzde 10 büyüdü. Aynı şekilde yatırımlardaki yatırım teşvik belgelerinde yüzde 43’lük artış var. İç piyasada müthiş canlılık var Fikret Bey, KDV tahsilâtında, bir önceki yılla mukayese ettiğimiz zaman yüzde 25’lik bir artış olmuş. Bir önceki yılın KDV tahsilâtıyla 2009-2010 mukayesesini yaptığımız zaman yüzde 25 artmış. Ekonominin canlanmasının bir diğer somut göstergesi…
 
 
MURAT YETKİN- Yani bu KDV tahsilâtındaki artış ekonominin daha çok kayıt içine de girdiğini gösteriyor değil mi?
 
 
TOBB BAŞKANI RİFAT HİSARCIKLIOĞLU- Tabi tabi. Hem onu gösteriyor, hem de ekonominin canlılığını gösteriyor.
 
 
MURAT YETKİN- Katma değer üretildiğini gösteriyor.
 
 
TOBB BAŞKANI RİFAT HİSARCIKLIOĞLU- Bir başka canlılık göstergesi de, Merkez Bankası’nın yayınladığı, karşılıksız çek oranları. Her 100 çekten kaçı karşılıksız. 2009’da her 100 çekten 8’i karşılıksız çıkarken, 2010’da bu rakam yüzde 4’ler seviyesine indi. Yani ödemelerin de artık sağlıklı hale geldiği, ekonomi çarklarının döndüğünün en güzel somut göstergesi.
 
 
FİKRET BİLA- O zaman Başkanım, hani o icra dairelerinin iş yükü arttı tezi de muhalefetin doğru değil demek ki.
 
 
TOBB BAŞKANI RİFAT HİSARCIKLIOĞLU- 2009’da artmış olabilir ama 2010 itibariyle bu azaldı. Belki de en önemlisi, bütçe açığında 2009’a göre yüzde 49’luk bir azalışı var ki, bu bizim çok desteklediğimiz gelişmelerden bir tanesi. Bütçe açığının yüzde 49 azalması demek, devletin o kadar az borçlanması demek. Az borçlanması demek, o kadar az vergi demek, 73 milyon vatandaşımız üzerindeki faiz yükünün o kadar azalması demek.
 
 
MURAT YETKİN- Şimdi burada küçük bir nokta, şimdi daha az vergi demektir diyorsunuz da, daha az vergi kısmı gerçekleşiyor mu? Çünkü hani hep biliyoruz, sizin açıklamalarınızdan da öğreniyoruz, araştırmalardan da örneğin işte akaryakıt çok can yakıyor.
 
 
TOBB BAŞKANI RİFAT HİSARCIKLIOĞLU- Doğru.
 
 
MURAT YETKİN- Dünyada bizim kadar fazla vergi veren yok. Bu kadar Türkiye’de otomotiv üretimi var, yan sanayiyle birlikte, yani dünyada sayılı otomotiv üretim üsleri arasına giriyoruz, ama neredeyse yüzde 50’den fazla vergi veriyoruz bir otomobil alırken. Bu bir çelişki değil mi?
 
 
TOBB BAŞKANI RİFAT HİSARCIKLIOĞLU- bunu şu şekilde ele almak lazım: Ben aşağı yukarı yılda bir sefer bütün illerimizi ziyaret etmeye çalışıyorum. 81 il 160 ilçede örgütlenmiş vaziyetteyiz, hepsini de ziyaret ediyorum. Anadolu’yu gezerken, özellikle şunu söylüyorum: Aman devletimize harcatmayın. Harcatırsak bunun sana, 72 milyona iki türlü faturası olur. Bu ya vergi yoluyla senden alınır veyahut da devlet bunu borçlanarak dışarıdan alır. Vergi yoluyla senden alamazsa dışarıdan borç alır. Borç aldığı zaman onun faizini de sen ödersin. Onun için de ne kadar az harcatırsak o kadar az vergi demek.
 
 
MURAT YETKİN- Otomotiv vergisinde de çok ön sıralardayız.
 
 
TOBB BAŞKANI RİFAT HİSARCIKLIOĞLU- Otomotiv vergisi de çok yüksek.
 
 
MURAT YETKİN- Telekomünikasyonda aynı şekilde. Yani hiç kullanmadığınız cep telefonun bir faturası geliyor, mesela çok az bir konuşma yapmışsınız, bakıyorsunuz büyük bir ağırlığı vergi tahsilâtından, işte o yardım, bu yardım gidiyor.
 
 
TOBB BAŞKANI RİFAT HİSARCIKLIOĞLU- Doğru.
 
 
MURAT YETKİN- Yani bazen kullandığımızdan fazlasını vergi olarak ödüyoruz.
 
 
TOBB BAŞKANI RİFAT HİSARCIKLIOĞLU- Bunun bir başka tehlikeli boyutu da şu: Biz diyoruz ki sanayi Anadolu’ya yayılsın, Güneydoğu Anadolu’ya gitsin, Doğu Anadolu’ya gitsin. 81 ildeki kalkınmışlığı yukarı doğru çıkartalım diyoruz. Ben yaklaşık bundan 1,5-2 yıl önce yaşadığım bir örneği, bir sanayicimizin anlattığı örneği size anlatmak istiyorum. Afyonkarahisar’da mermercilik sempozyumu var, mermerciler bir araya gelmişler, beni de çağırdılar. Ben de onların dertlerini dinliyorum. Orada bir mermerci arkadaşımız anlatıyor. Afyon’dan kütük mermeri kamyonun üzerine yüklüyorum Antalya’ya gönderiyorum 100 TL. Antalya’dan gemiye yüklüyorum kütük mermeri Çin’e gönderiyorum 80 lira diyor. Düşünebiliyor musunuz? Afyon-Antalya kaç kilometre, Antalya-Çin kaç kilometre.
 
Bu durum, özellikle kıyı kesimin haricindeki bölgelerde, sanayileşme önündeki en önemli engellerden bir tanesi. Eğer bu kadar yüksek oranda akaryakıt satmaya devam edersek, o zaman sanayiyi sahil kenarlarına yaymamız lazım. Sahil kenarlarına, limana yakın yerlere kurmak lazım ki, biz bunun tam tersini istiyoruz. Sanayi Anadolu’ya yayılsın istiyoruz.
 
 
FİKRET BİLA- Başkanım, başka yolu yok mu? Yani bu verginin illa bu kadar ağır olması gerekiyor mu akaryakıt üzerinde?
 
 
TOBB BAŞKANI RİFAT HİSARCIKLIOĞLU- Ama devlet harcadığını bir yerden alacak.
 
 
FİKRET BİLA- Ama niye akaryakıttan alıyor?
 
 
TOBB BAŞKANI RİFAT HİSARCIKLIOĞLU- En kolay oradan alıyor da o yüzden. Şimdi kayıtlı ekonomiye geçmediğiniz ve siz devlete harcattırdığınız sürece bütün 70 milyon vergi olarak bunun bedelini ödeyecek. Onun için de harcattırmayacaksın.
 
 
FİKRET BİLA- Şunu soruyorum Sayın Başkanım: Yani Türkiye’nin dünyada en pahalı akaryakıt kullanan ülke olmasının nedeni ne? Bir sürü ülkenin de akaryakıt kaynağı yok, bizim gibi petrolü yok.
 
 
MURAT YETKİN- Bir şey söyleyeyim, cevabınızı yani neden Türkiye en fazla akaryakıtı vergiden reklamdan sonra onun cevabını alacağız, reklam arası vereceğiz. Reklamlardan sonra bu önemli sorunun cevabını Sayın Hisarcıklıoğlu verecek bize.
 
 
***
 
 
MURAT YETKİN- Ankara Kulisi devam ediyor. Konuğumuz Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Genel Başkanı Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu.
 
Reklam arası vermeden önce çok ilginç bir sorunun cevabında kalmıştık. Cevabını şimdi verecek Sayın Hisarcıklıoğlu. Fikret dedi ki, yani tamam her şeyi anladık da neden dünyadaki en pahalı akaryakıtı biz kullanıyoruz, en fazla akaryakıt vergisi de niye Türkiye’de? Yani madem ekonomimiz bu kadar başarılı, neden en fazla benzine, mazota, gaza biz ödüyoruz? Sayın Başkan…
 
 
TOBB BAŞKANI RİFAT HİSARCIKLIOĞLU- En kolay vergiyi oradan topluyorlar da onun için. Bunun sanayileşme ve ihracat noktasındaki dezavantajını anlattım. Esas başka bir soruna neden oluyor. Ahlak dejenerasyonuna da sebebiyet veriyor bu.


TOBB BAŞKANI RİFAT HİSARCIKLIOĞLU- Tabi, biz sivil toplum ve meslek örgütleri olarak işçi sendikalarımız, bütün bölgeler biz bu tartışmanın içindeyiz, zaten tartışıyoruz biz kendi içimizde bunu. Şimdi inşallah önümüzdeki dönemde, 2011 yılında işçi sendikalarımız, işveren sendikalarımız, esnaf kuruluşlarımız, ziraat odası başkanlarımız ve diğer bütün sivil toplum kuruluşları olarak bu sürece katkı yapıyor olmamız lazım, çünkü 72 milyonun Anayasası’nın konsensüs içinde olması lazım. 72 milyonu bir araya getiren ortak unsur. Tartışmadan bunu ortaya çıkartmak doğru değil. Hepimizin ortak değeri, bizim ortak değerimiz. Biz aramızda bir problemimiz olduğu zaman nereye bakacağız? Anayasa’ya. Hepimizin mutabakat içinde olduğu bir yasayı ortaya koymamız lazım, buna da herkesin katkı yapması lazım.

Haber videosu için tıklayınız

 





Adınız Soyadınız
E-Posta Adresiniz
Kullanıcının E-Posta Adresi
Gönderenin Notu
Mesajınız Gönderilmiştir
İlginiz için teşekkür ederiz
ARAMA