14.02.2012 / Ankara
HABER VİDEOSU İÇİN TIKLAYINIZ.
Türk-Çek İş Forumu, TOBB / DEİK Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu’nun ev sahipliğinde, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Çek Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Vaclav Klaus, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve Çek Cumhuriyeti Sanayi ve Ticaret Bakanı Martin Kuba’nın katılımıyla TOBB Birlik Merkezi’nde gerçekleştirildi.
Forum’da bir konuşma yapan TOBB / DEİK Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, dünya ekonomisinin önemli ve kritik bir süreçten geçtiğine işaret ederek, “Önce ABD’de, son bir yıldır da Avrupa’da yaşanan ekonomik sorunlar, başta gelişmiş ülkeler olmak üzere tüm dünyayı etkiliyor. Eski alışkanlıklar terk ediliyor. Ekonomi yönetimindeki anlayışlar değişmek zorunda kalıyor” diye konuştu.
-“AB’deki gelişmeleri yakından izliyoruz”
AB’deki gelişmeleri çok yakından takip ettiklerini bildiren Hisarcıklıoğlu, “Çünkü Türk özel sektörü olarak, en büyük ticaret ortağımız AB. Yatırım ve turizm anlamında da AB bizim için çok önemli. AB’deki gelişmelere göre biz de kendi vizyonumuzu çiziyoruz” dedi.
Dün Avrupa Birliği (AB) ekonomisinden sorumlu olan Oli Rehn ile özellikle istişarelerde bulunduklarını açıklayan Hisarcıklıoğlu, AB’deki sürecin ,ekonomilerin temel önceliğinin büyüme olması gerektiğini gösterdiğini belirtti. TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu şöyle konuştu:
“Aksi takdirde ne işsizliğe, ne borçlanmaya ne de kamu açıklarına çözüm üretilebilir. Büyümenin sağlanabilmesi için de üretim kapasitesi olmazsa olmazdır. Üretim kapasitesi yeterli olmayan ülkelerin içinde bulundukları durum ortada. Ama sanayi üretim kapasitesine sahip ülkeler, ekonomik krizleri çok daha hızlı atlatma kapasitesine sahiptir. Bizim 2001 yılında yaşadığımız büyük krizin ardından hızlı toparlanmamızın altındaki en büyük etkenlerden biri, Türk sanayisinin ve özel sektörünün kapasitesi, dinamizmi olmuştur.
Bu bakımdan, Çek Cumhuriyeti Avrupa Birliği içinde ayrışan ülkelerden biridir. Çek Cumhuriyeti, AB coğrafyasında güçlü üretim kapasitesine sahip ülkelerden biri. Son 10 yılda müthiş büyüme performansı sergiledi. 220 milyar dolara ulaşan Milli Geliri ile Çek Cumhuriyeti Avrupa’nın parlayan yıldızı oldu. Coğrafi açıdan Türkiye’nin Avrupa, Asya, Afrika üçgenindeki konumu neyse, Çek Cumhuriyeti’nin konumu da Avrupa’da odur. Zaten, son 10 yılda Avrupa’da özellikle teknoloji yatırımlarının çekim merkezi olması, Çek Cumhuriyeti’nin sahip olduğu potansiyelin en somut göstergesidir.
Avrupa’nın tam ortasındaki Çek Cumhuriyeti AB’deki krizden elbette etkilendi. Ama güçlü potansiyeli ile krizden en hızlı çıkan ülkelerden biri olacağını biliyoruz.”
-Türkiye ekonomisi
Türkiye ekonomisinin de, küresel krizde çok iyi bir sınav verdiğini kaydeden Hisarcıklıoğlu, “GSYİH’mızı ve ihracatımızı küresel kriz öncesi seviyenin üzerine çıkardık. 2010 yılında OECD içinde büyüme şampiyonu olduk. 2011 yılının ilk üççeyreğinde ise, % 9,6’lık büyüme oranı ile dünyanın en hızlı büyüyen ülkesi olduk. Küresel kriz döneminde kredi notu artan 7 ülkeden biri Türkiye’ydi” diye konuştu.
-“Daha fazla ticaret lazım”
Tüm dünyada bankacılık sektörü iflastan kurtulmaya çalışırken, Türk bankalarının hükümetten tek kuruş yardım almadığını hatırlatan Hisarcıklıoğlu, Türk özel sektörünün bu dönemde yatırım rekorları kırarak, sadece bir yıl içinde, 100 milyar doların üzerinde yatırım yaptığını söyledi.
Hisarcıklıoğlu şunları söyledi:
“Bu yatırımların dörtte üçü makine yatırımıdır. Yine Türk özel sektörü son iki yılda 2,5 milyon kişiye istihdam sağladı. Eskiden bizim vatandaşlarımız, Avrupa’ya iş bulmak için giderdi, şimdi Avrupalı gençler Türkçe öğrenip Türkiye’de çalışmak istiyor.
Krizle birlikte şunu gördük ki, küresel krizin etkisinin azaltılmasının tek yolu daha fazla işbirliği daha fazla ticaret. Artık gelişen ülkeler dünya ekonomisinin dinamosu. Bu bölgenin en hızlı kalkınan iki ülkesi ise Türkiye ve Çek Cumhuriyeti. Sadece karşılıklı işbirliği değil, üçüncü ülkelerde de işbirliği potansiyelimiz çok yüksek. Ortaklık kültürü Çek firmalarının zaten bildiği ve iyi uyguladığı bir yöntem.”
-“Çeklerle ticareti önemsiyoruz”
“Burada yatırım yapan firmalarınız var. Onlara sorun! Türkiye’de yatırım yapan Çek firmalar müthiş kâr etmektedirler. İtalya ile Çin arasında sanayisi en güçlü ülkeyiz. 135 milyar dolar ihracat yapıyoruz. Bunun %92’si sanayi malı. 200’den fazla ülkeye, 20 bin çeşit mal satıyoruz. Bu ihracatın yarısını kalite isteyen pazarlara, Avrupa ve Amerika’ya yapıyoruz. Bugün Avrupa’da satılan her 3 televizyondan biri Türk Malı. Her 4 beyaz eşyadan biri Türk Malı. Türk sanayicisi, otomotivin ana vatanı ABD’ye otomobil ihraç eder konuma gelmiştir.
30 yıl önce yılda 300 bin turistin geldiği ülkeye bugün yılda 31 milyon turist geliyor. Dünyanın en çok tercih edilen 7. turizm destinasyonu. Dünyanın Çin’den sonra ikinci büyük müteahhitlik gücüyüz. -40 dereceden, +40 dereceye kadar 93 ülkede toplam 205 milyar dolarlık 6500 projeyi başarıyla tamamladık. En zor coğrafyalarda iş yapıyoruz. Çek firmalara diyoruz ki, gelin beraber yatırım yapalım.
Biz Türkiye ve Çek Cumhuriyeti arasındaki yatırım ve ticaretin artmasını çok önemsiyoruz.”
-Hisarcıklıoğlu, yaşanılan sıkıntıları da anlattı
Ticarette yaşadıkları sıkıntıları da dile getiren TOBB/DEİK Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu şu ifadeleri kullandı:
“2006 yılındaki ziyaretinizde bu konudaki isteğimizi ortaya koymuş ve Çek Sanayi Konfederasyonu ile işbirliği anlaşması imzalamıştık. Bu kapsamda son 5 yılda, Türkiye’nin Çek cumhuriyetinden yaptığı ithalat % 222 arttı. Ama Çek Cumhuriyeti’ne yaptığımız ihracat, sadece % 52’de kaldı.
-Vize sorunu
Burada müthiş bir adaletsizlik vardır. Bu adaletsizlik Çek Cumhuriyeti’nden kaynaklı değil. Türkiye, AB ile Gümrük Birliği anlaşması yapmış, tam üyelik müzakerelerine başlamış bir ülke olarak üç tane ana konuda sıkıntımız var. Bunlardan bir tanesi ticareti serbest diyoruz, mal dolaşımlarına serbest diyoruz, fakat bu malı satacak olan Türk işadamlarının önüne tarife dışı belgeler koyuyoruz. Vize engeli var. Biz bugün Çek Cumhuriyeti’nden mal almak istediğimiz zaman vize engeli ile karşı karşıya kalıyoruz.
-Taşımacıların kota sorunu
İkinci bir sıkıntımız özellikle AB’den kaynaklı olarak Türk nakliye firmalarına uygulanan kotadır. Türkiye ile AB ülkeleri arasında mal hareketleri serbest ama maalesef malı taşıyan kamyonlara kota var. Bunu anlayabilmek mümkün değil. Önümüzde kota engeli var. Çek Cumhuriyeti’nde bunu aşmış durumdayız. Ama Avrupa’nın genelinde büyük bir problemimiz var.
-Serbest Ticaret Anlaşması
Bir önemli konuda, eğer AB dünyanın herhangi bir üçüncü ülkesi ile serbest ticaret anlaşması imzalarsa Türkiye’de buna taraf olmak durumunda. Yani AB Güney Kore ile serbest ticaret anlaşması imzaladığı zaman gümrüksüz olarak Güney Kore’nin malları Türkiye’ye girebilmekte fakat biz serbest ticaret anlaşmasına taraf olamadığımız için biz malımızı Güney Kore’ye gönderdiğimiz zaman karşımızda yüksek gümrük duvarları ile karşı karşıya kalıyoruz. Bugün AB dediğimiz zaman 27 ülke artı Türkiye. Serbest ticaret anlaşmalarına muhakkak bizim taraf oluyor olmamız lazım.
-Cumhurbaşkanı Abdullah Gül
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de konuşmasında, Çek işadamları ve Çek sanayisinin de Türkiye’de çok itibarlı bir yeri olduğunu kaydederken, Türkiye’nin dinamizminin ve Türk iş adamlarının ne kadar çok başarılı olduğunu da Çek’lerin yakından takip ettiğini belirtti.
Cumhurbaşkanı Gül, “O bakımdan oturun ortaklıklar yapın, gerek burada gerek Çek Cumhuriyeti’nde gerek Avrupa’nın başka bir ülkesinde gerekse de daha uzak coğrafyalarda el birliği içersinde çalışın hem siz kazanın hem biz kazanalım” dedi.
Çek Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Klaus’un 6 sene içerisinde Türkiye’deki gerçekleşen değişiklikleri mukayese edebilecek durumda olduğunu belirten Gül, “Havaalanından çıkıştan Ankara’nın içine girene kadar değişiklikleri görme imkânı var.
Ama kendisi zaten iyi bir ekonomist olduğu için ülkesinin ekonomik performansına en büyük katkısı olan eski bir başbakan, daha önce bakan, şimdi Cumhurbaşkanı olduğu için eminim ki Türkiye’deki değişiklikler de yakından takip ediyordur.
Dolayısıyla 6 sene içerisinde Türkiye’nin nerden nereye geldiğini en iyi bilen kişilerden birisidir. Ayrıca da kendisiyle zaman zaman hep bir araya geldiğimize bu konularda hep tartıştığımız için bilgisini yakından bilmekteyim” ifadesinde bulundu.
-Türkiye-Çek Cumhuriyeti ilişkileri çok eskiye gider
Çek Cumhuriyeti’nin 2009 yılında Avrupa Birliği Dönem Başkanı olduğunda bu ülkeye gerçekleştirdiği ziyarette de Prag’da da bir iş forumu toplantısı yaptıklarını söyleyen Gül, şöyle devam etti: “O toplantıya da Sayın Cumhurbaşkanı ile beraber gitmiş ve orada da sizleri çok teşvik etmiştik.
Hatta o ziyaretimde karşılıklı yatırımları teşvik anlaşmasını imzalamıştık. O günden bugüne iyi şeylerin olduğunu da görüyoruz. Her şeyden önce ticaretimiz bütün bu durgunluğa rağmen gelişiyor ve artıyor. Türkiye’nin aslında Çek’ler ile ilişkisi çok eskiye gider.
Aramızda bazı sanayiciler var. Türk sanayisinde Çek makine sanayinin önemini herkes bilir. Daha 1920 yıllarında Cumhuriyetin ilk yıllarında Türkiye’de kurulan bazı fabrikalarda Çek’ler ile nasıl işbirliğimizi yaptığımızı da çok iyi bilirsiniz.
Dolayısıyla böyle bir gelenek de var. Bugün işte buna yeni bir ivme vermek için hep bir aradayız. Bizim Sayın Cumhurbaşkanı Klaus’la bulunmamız size teşvik içindir aslında. Eminim ki gerek Çek iş adamları gerekse de Türk iş adamları her iki ülkenin ekonomik yapısını, durumunu, performansını, rakamlarını çok iyi biliyordur.
Burada bir kez daha Türkiye’nin ihracatından, ithalatından, büyümesinden, Çek Cumhuriyeti’nin ekonomisinin göstergelerinden bahsetmeye gerek yok.”
-“Şüphesiz ki Avrupa piyasası en önemli piyasa”
“Biz burada sadece sizi teşvik etmek istiyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Gül, “Potansiyel çok. Özellikle Çek enerji sektörünün Avrupa’da, Avrupa dışında ne kadar başarılı olduğunu biliyoruz. Bu konuda da çok eskiye dayanan işbirliğimiz var. Dolayısıyla bu alanda yapılacak ilişkiler ve ortak çalışmalarda işbirliğinin potansiyelini görüyorsunuz” dedi.
-Çek Cumhurbaşkanı Klaus
Konuk Cumhurbaşkanı Klaus ise, 6 yıl aradan sonra Türkiye'ye bir ziyaret gerçekleştirdiğini belirterek, "Şuana kadar gerçekleştirdiğim ziyaretler çok dostane ortamda gerçekleşiyor" dedi.
Güzel toplantılar yaptıklarını belirten Klaus, "Çok açık ve bariz bir şekilde iş birliğimizi olabildiğince genişletmek bizim için de faydalıdır ve bizim için de büyük ilgidir" diyerek iş birliklerine hazır olduklarını söyledi. Türkiye'nin ulaştığı rakamlarla Çin'i geçtiğinin bilincinde olduklarını belirten Klaus, "Sizi kıskanabiliriz" diye konuştu.
Avrupa'nın içinde bulunduğu krizin kendilerini frenlediğini dile getiren Çek Cumhurbaşkanı Klaus, "Eğer ihracatınızın yüzde 85'i Avrupa'ya olsaydı o büyük gelişmeyi sağlayabileck miydiniz, onu bilemiyorum" değerlendirmesinde bulundu. Ülkelerinin ticaretine çok yönlükük kazandırabilmek için Türkiye'de olduklarını kaydeden Klaus, ayrıca "Çek Cumhuriyeti Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğini içten desteklemektedir" dedi.
Türkiye'nin Avrupa'ya pembe gözlüklerle bakarak toz pembe gördüğünü söyleyen Klaus, "Bazen bu pembe gözlüklerin çıkarılması gerektiğinin iyi olacağını düşünüyorum" şeklinde konuştu.
"Beni fazla memnun etmeyen bir konu buradaki hava şartları" diyen Klaus, Türkiye'de bu kadar kar yağışı gördüklerinden dolayı üzüldüklerini söyledi.
-Başbakan Yardımcısı Babacan
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan da, söz konusu forumunun iki ülke arasındaki işbirliğinin perçinlenmesine, ekonomik ve ticari ilişkilerin daha da ileri seviyelere taşınmasına, iş adamları arasındaki işbirliğinin derinleşmesine önemli katkılar sunacağına inandığını belirtti.
Türkiye'nin global kriz öncesinde hem bankacılık alanında hem de kamu maliyesinde önemli adımlar attığını ifade eden Babacan, sosyal güvenlik ve sağlık reformunun tamamlandığını, şu anda Avrupa'da tartışma konusu olan ne kadar reform alanı varsa Türkiye'nin aslında 2002-2007 arasındaki dönemde bunları yaptığını kaydetti.
Bankacılık ve kamu maliyesi konusunda yaptıklarının, Türkiye'yi global krizin olumsuz etkilerinden koruyan en önemli unsurlar olduğunu anlatan Babacan, ''Avrupa'ya dönüp baktığımızda kamu maliyesi ile bankacılığın, krizin en önemli iki unsuru olduğunu görüyoruz. Bu iki alan, Türkiye'nin çok güçlü olduğu alanlar. Hele hele 2009 yılında yani krizin en derin döneminde pek çok Avrupa ülkesinin yaptığından farklı olarak devlete güveni esas alan bir programla yola devam etmemiz Türkiye'yi ayrıştıran bir diğer önemli unsur oldu'' dedi.
Bir ülkede devlete güvenin, o ülkenin hazinesine güvenin, finansal sistemin ve iş dünyasının üzerinde durduğu temeli teşkil ettiğini ifade eden Babacan, şöyle konuştu: ''Devlete güven sarsıldığı zaman, o ülkenin hazinesine güven sarsıldığı zaman, herhangi bir ülkenin borcunu ödeyip ödeyemeyeceği endişesi baş gösterdiği zaman ne finansal sistemi sağlıklı bir şekilde çalıştırmak mümkün ne de o ülkede iş dünyasından bir verim beklemek mümkün. İşte bu önceliklerle ve attığımız adımlarla beraber hem 2010 yılı hem 2011 yılı Türkiye'de çok yüksek büyüme oranlarını yakaladığımız yıllar oldu. Bu yıl da yine Avrupa'nın en hızlı büyüyen ekonomilerinden birisi olacağız. Her ne kadar büyüme oranımız bir miktar düşecek de olsa yine de Avrupa'nın en hızlı büyüyen ekonomilerinden birisi olacak Türkiye.
Bu tablo gerçekten büyük bir potansiyeli gösteriyor. Hem Çek iş dünyası için hem de Türk iş dünyası için gerçekten önemli bir potansiyel. Hem Çek Cumhuriyetinin hem de Türkiye'nin Avrupa pazarlarına olan bağımlılığını da azaltma gibi bir gerekliliği var aynı zamanda. Dolayısıyla iki ülke arasındaki işbirliğinin artması, ticaret hacminin artması Avrupa Birliği pazarlarına olan bağımlılığı da azaltacak önemli bir fırsat kapısı. Özellikle Çek iş dünyası için buna dikkati çekmek istiyorum.''
-Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Mercan
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Murat Mercan ise, forumda bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Bu tür toplantıların ülkeler arasındaki işbirliğini artırmak açısından önemli olduğunu kaydeden Mercan, Çek Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Klaus'un, beraberindeki iş adamları heyeti ile gerçekleştirdiği ziyaretin iki ülke ilişkilerini güçlendireceğini ifade etti.
Uluslararası Enerji Teşkilatının tahminlerine göre, 2010-2015 arasındaki dönemde dünyada enerji talebinin 3 kat artacağını dile getiren Mercan, bu talebin yaklaşık yarısının Çin ve Hindistan'a ait olacağını söyledi.
Önümüzdeki yıllarda petrole bağımlı kaynakların enerji sektörüne hakim olmaya devam edeceğini anlatan Mercan, nükleer enerji üretimi konusunda da artış yaşanacağı öngörüsünde bulundu.
Yenilenebilir enerji alanında da özellikle Türkiye başta olmak üzere dünyanın tüm ülkelerinde ortalamanın üzerinde bir artış beklediklerini belirten Mercan, Türkiye'nin 2023'de dünyanın en büyük 10 ekonomisinden birisi olabilmesi için tüm alanlarda yatırım yapması gerektiğini söyledi.
Türkiye'de 2023 itibarıyla yenilenebilir enerji üretimi oranının toplam enerji üretimi içerisindeki payının yüzde 30 olmasını beklediklerini ifade eden Mercan, şu anda bu oranın yüzde 5 civarında olduğunu bildirdi.
- Türk-Çek İş Konseyi Eş Başkanı Akıman
Türk-Çek İş Konseyi Eş Başkanı Nazmi Akıman da Türkiye ile Çek Cumhuriyeti arasındaki dış ticaret hacminin geçen yıl 2,5 milyar avronun üzerinde gerçekleştiğini, ancak bu rakamın yetersiz olduğunu söyledi.
İki ülke arasında tekstil, otomotiv, elektronik aletler konusunda yatırımlar yapıldığını anlatan Akıman, enerji, inşaat, bankacılık, demir çelik, çimento sektörlerinde de ortak yatırımlar yapılabileceğini kaydetti.
Akıman, son yıllarda iki ülke arasındaki yakın ekonomik ilişkilerin ümit vaat eden bir şekilde sürdüğünü ifade etti.
-Çek Sanayi Konfederasyonu Başkanı Hanak
Çek Sanayi Konfederasyonu Başkanı Jaroslav Hanak, 6 yıl önce Çek iş adamları olarak yine Türkiye'ye geldiklerini hatırlatarak, bugün Türk firmalarıyla iş yapma konusunda daha istekli olduklarını söyledi.
Çek Cumhuriyeti'nin Türkiye'de yatırım yapan ülkeler arasında ilk sırada olduğunu ifade eden Hanak, başta enerji olmak üzere madencilik, tıbbi ekipman, ilaç, inşaat, bilişim ve eğitim alanlarındaki işbirliğini geliştirmek istediklerini dile getirdi. Hanak, ticaret ve yatırım olanaklarını konuşmak için Çek firmalarının sabırsızlandığını kaydetti.