TOBB - Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği

Bakanlar girişimcilerin sorularını yanıtladı


19.11.2011 / İstanbul



Dünya Türk Girişimcileri Kurultayı’nın ikinci gününde 8 bakanın katılımı ile İnteraktif Oturum yapıldı. Moderatörlüğünü TOBB/DEİK/DTİK Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu’nun yaptığı oturumda bakanlar, katılımcıların sorularına yanıt verdi.​ ​

 

TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, oturumun başında, kurultay öncesi gerçekleştirilen ankete ilişkin değerlendirmede bulundu. Hisarcıklıoğlu, anket ile Türk diasporasının nabzını ölçtüklerini ifade ederek, şunları kaydetti: ''Gördük ki diasporanın özgüveni artmış. Türkiye'nin artan gücü, dış politika atılımları, ekonomik etki alanının genişlemesi ve diasporayı örgütlemeye yönelik Dünya Türk İş Konseyi gibi kurumsal çabalarımız meyvelerini vermeye başlamış. Ama diaspora hala hak ettiği güce kavuşamadığını düşünüyor. Tabii bu işler hemen olmuyor. Neticede 'Roma bir günde kurulmadı.' Önemli olan temeli sağlam atıp çalışmaya devam etmek.''

-Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Bağış

Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış da, yurt dışındaki Türk girişimcilerine hitaben, ''Afrikalılar'ın çok güzel bir atasözü var; 'Aslanlar kendi hikayelerini anlatmadıkça, daha çok avcı hikayesi dinleriz'. Artık Türkiye'nin aslanları dünyanın her yerinde Türkiye'yi anlatıyor. Eskiden biz onları dinliyorduk, şimdi sizlerin sayesinde onlar bizi dinliyor'' dedi.

Bağış, kendisinin de 17 yıl boyunca ''gurbetçi'' olduğunu ve Türk derneklerinde çalıştığını söyledi.

Yurt dışındaki Türk vatandaşların değişen dünyada ''yükselen yıldız Türkiye'' kavramından ne kadar gururlandığını tahmin ettiğini ifade eden Bağış, ''Eskiden yurt dışına gittiğimiz zaman oradaki gümrük yetkilisine pasaportumuzu uzatırken hepimiz çekinirdik. Şimdi hepimiz göğsümüzü kabarta kabarta gururla Türkiye Cumhuriyeti pasaportunu önlerine koyabiliyoruz. İşte bu, Türkiye'nin yükselen gücünün, her bir bireye, her bir vatandaşa yansımasıdır'' diye konuştu.

Şu anda Türkiye'nin önündeki en büyük meselenin ''terör belası'' olduğuna dikkati çeken Bağış, ''Terör belasında yurt dışındaki, özellikle Avrupa'daki müttefiklerimizin daha fazla destek vermesini istiyoruz. Bizim Avrupa'da yaşayan 5 milyon kardeşimiz var. Bu rakam, birçok AB nüfusundan daha fazla. Bunu, sizlerin oylarıyla seçilen, sizin vergilerinizle maaşlarını alan Avrupalı siyasilere dile getirmenizi özellikle istirham ediyorum'' yorumunu yaptı.

Egemen Bağış, ''Afrikalılar'ın çok güzel bir atasözü var; 'Aslanlar kendi hikayelerini anlatmadıkça, daha çok avcı hikayesi dinleriz'. Artık Türkiye'nin aslanları dünyanın her yerinde Türkiye'yi anlatıyor. Eskiden biz onları dinliyorduk, şimdi sizlerin sayesinde onlar bizi dinliyor'' dedi.

Konularda haklı olmanın yetmediğini, güçlü olmak gerektiğini belirten Bağış, şöyle devam etti: ''Bundan 9 yıl evvel farklı kapasiteler söz konusuydu. O zaman vize konusunu açtığınızda bize yaklaşım farklıydı. Çünkü Türkiye'nin kişi başına düşen geliri, o zamanlar 3 bin dolardı. İnanın bugün Fransa Dışişleri Bakanı'na bu konu açıldığı zaman, verdiğiniz tepki de aldığınız cevap da farklı. Çünkü Türkiye'nin kişi başına düşen geliri bugün 11 bin doları gördü. Demek ki 2023 hedefine ulaştığımız zaman, yani 25 bin doları yakaladığımız zaman biz istemeden onlar zaten bunları kaldıracaklar. Onun için günümüzde haklı olmak yetmiyor, güçlü olmak lazım.''

Güçlü olmak için de üç tavsiyede bulunan Bağış, şunları kaydetti: ''Bir tanesi, birbirimizi olduğumuz gibi kabul edip sevmek zorundayız. Nasıl biz bu ülkede Alevi'si ile, Sünni'siyle, Türk'ü ile Kürd'ü ile, Çerkez'iyle, Laz'ıyla, Boşnak'ıyla, sağcısıyla, solcusuyla birbirimizi değiştiremeyeceğimizi kabul edip, kardeşçe, milli birlik ve beraberlik ülküsü hedefi altında güçlenme hedefine kitlendiğimizde birçok şeyi başardıysak, sizlerin de yurt dışında birbirinizle dayanışma içinde olmanız lazım. Birbirinizi değiştirmeye çalışmadan, olduğu gibi kabul edip ortak paydalarda birlikte ter dökmeniz lazım. Çiklet bile alırken birbirinizi tercih etmeniz lazım. Birbirinizin yardımınıza koşmanız lazım.''

-Dışişleri Bakanı Davutoğlu

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ise, son dönemde Almanya'da öldürülen Türk vatandaşlarıyla ilgili görüşlerini paylaşarak, şunları kaydetti:'Sizin önünüzü açmak durumundayız. Ama vatandaşlarımızın güvenliği ve hukuku da Türk devletinin teminatı altındadır. Hepsinin hakkını hukukunu sonuna kadar takip edeceğiz. Bunun en çarpıcı örneği Libya'daki tahliyelerde görüldü. Şirketlerimize teşekkür borçluyuz. Muhteşem bir millet -devlet beraberliğinin içinde bir hafta içinde 25 bin vatandaşımızı şirketlerimizin yardımıyla aldık çıkardık ve bir kişinin burnu kanamadı.

Bu, aynı şekilde Almanya'daki her vatandaşımızın bir damla kanının dahi hesabı sorulacak bir meseledir. Bu konuda kimsenin tereddüdü olmasın. Özellikle son çıkan haberden sonra yakından takip ediyoruz. Bütün hukuki çalışmaları yapacağız. Bu kardeşlerimizin şehit edilmesi, özellikle şehit ifadesini kullanıyorum çünkü siyaseten öldürüldüler. Adli bir vaka sebebiyle değil. Bir ırkçılık dolayısıyla, Türk oldukları için öldürüldüler, onları şehit addediyoruz. Bizim onurla taşıdığımız kimlik sebebiyle öldürüldüler. Onların hukukunu da sonuna kadar takip ederiz. Bundan kimsenin tereddüdü olmasın Türkiye Cumhuriyeti devletinin kudretinden de kimsenin tereddüdü olmasın. Bu meselenin takipçisi olmaya devam edeceğiz.''

Davutoğlu, yurt dışında vatandaşlara sağlanan hizmetler, vize politikası, bölgesel politikalar ile küresel bağlamda Çin ile olan ilişkiler konularında değerlendirmede bulundu.

-Maliye Bakanı Şimşek

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de, Türkiye'nin makroekonomik, makro finans temellerinin oldukça sağlam olduğunu belirterek, ''Dolayısıyla AB'de sıkıntıların büyümesi tabi ki (Türk ekonomisini) bir miktar etkiler ama hiçbir şekilde kalıcı tahribat yaratacağına inanmıyorum'' dedi.

Şimşek, reform yaparken ekonominin rekabet gücünü artırmayı, istihdam ve yatırım teşvikini sağlamayı, bölgesel gelişmişlik farklarını azaltmayı ve daha etkin bir vergi sisteminin oluşturulmasını hedeflediklerini ifade ederek, vergide öngörülebilirliğin ve istikrarın çok önemli olduğunu, önümüzdeki dönemde bunları ön planda tutacaklarını söyledi.

Şimşek, ''Vergi kanunlarını etkinlik, basitlik ve adalet ilkeleri çerçevesinde gözden geçirdik. Yapmamız gereken daha çok şey var. Bunların başında özellikle önümüzdeki dönemde Gelir Vergisi reformu yapacağız. Vergi Usül Kanunu'nu yeniden yazacağız, gözden geçireceğiz. Buna ilişkin çalışmalarımız bu yıl sonu itibariyle bitmiş olacak. Ama yasallaşması Meclisimizin süreciyle ilişkilidir. İnşallah önümüzdeki yıl da bu konuda bir mesafe katetmeyi ümit ediyoruz'' şeklinde konuştu.

Mükelleflerin uyum konusunda direnç gösterdikleri bazı hususlar olduğunu, bunları da gözden geçireceklerini, vergi tabanını yaymaya çalışacaklarını ifade eden Şimşek, kayıt dışı ekonomi ile mücadele için yeni bir eylem planı hazırlandığını hatırlattı.

AB ekonomisindeki gelişmelerin Türk ekonomisine etkilerini hafifletmek için ne gibi önlemler alındığı konusuna da değinen Şimşek, Türkiye'nin bir ada olmadığını, etrafta olup bitenlerin şu veya bu şekilde Türkiye'yi etkileyebildiğini söyledi. Şimşek, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Burada önemli olan şey şu; Türkiye'nin temelleri sağlam mı, değil mi? Bence Türkiye'nin makroekonomik temelleri, makro finans temelleri oldukça sağlam. Dolayısıyla AB'de sıkıntıların büyümesi tabii ki (Türk ekonomisini) bir miktar etkiler ama hiçbir şekilde kalıcı tahribat yaratacağına inanmıyorum. Neden? Her şeyden önce Türkiye'de güçlü bir Hükümet var, siyasi istikrar var. Bu çok önemli. Bugün Avrupa'nın, Amerika'nın sorunlarının arka planında aslında bir anlamda siyasi kararsızlık, siyasi iradenin eksikliği vardır. Türkiye'de deneyimli bir kriz yönetimi var. Ama daha önemlisi güçlü bir siyasi irade var, siyasi istikrar var, güçlü bir hükümet var. Tabii ki dışımızdaki olayları biz kontrol etmiyoruz ama eğer bir şok yaşanırsa Türkiye'nin çok hızlı bir şekilde gerekeni yapacağını biz gösterdik, yapacağız.''

-Gıda Tarım Ve Hayvancılık Bakanı Eker

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker de, aslında iş dünyasının hoşuna gideceğini düşündüğü bir konuyu açıklayacağını belirtti.

Bakan Eker, ''Toptan ette KDV yüzde 8'di, bunun yüzde 1 olması kararlaştırıldı. Huzurunuzda arkadaşım Mehmet'e (Maliye Bakanı Mehmet Şimşek) teşekkür ediyorum, destek verdi. Tabii sayın Başbakan'ımıza çok şükran borçluyuz, Başbakan'ımızın onayı ile oldu. Geçen pazartesi günkü Bakanlar Kurulunda bu konu kararlaştırıldı. Sayın Başbakan'ımızın bir talimatı daha oldu, bu gıdada mümkün mertebe bunun çalışılması yönünde... Dolayısıyla bunu da sizinle paylaşmak istiyorum'' dedi.

KDV indiriminin kayıt içine alma oranını artıracağını söyleyen Eker, yüzde 1 gibi görünen devlet gelirinin aslında daha önce teoride yüzde 8 gibi göründüğünü, ama fiiliyatta hiçbir şekilde belki karşılığı olmadığını belirtti. Eker, KDV indirimiyle devlet açısından da daha fazla gelir getirmesi beklentisi taşıdığını ifade etti.

Mehdi Eker, ''Bizim esas birinci amacımız, bu sektör üzerindeki vergi yükü azalsın. Bir gıda maddesidir, temel tüketim maddesidir, insanlar vergi sebebiyle daha yüksek bir fiyatla ürün almasınlar. Bizim Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı olarak birinci hedefimiz bu. Ama bunun aynı zamanda ülke ekonomisine de katkısı olur. O da kayıt içine alma ile ilgili bir yan etkisi de olacaktır'' dedi.

 

-Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan

Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan da, ''Allah'a şükürler olsun, bakın biz artık Avrupa'daki şirketlerin birbir almaya ve onlarla ortaklık kurmaya başladık'' dedi.

Çağlayan, Ekonomi Bakanlığı'nın bütün iş adamlarının yanında olduğunu belirterek, ticaret müşavirliklerinin artık çalışma sistemlerinin değiştiğini, müşavirliklerin bulundukları bölgelerde bir şirketin pazarlama elemanı gibi çalıştığını anlattı.

Ticaret müşavirliklerinin sayısının 250'ye çıkarıldığını ve bu sayının önümüzdeki dönemde daha da artırılacağını söyleyen Çağlayan, yurt dışında yaşayan bütün iş adamlarının sorunlarının müşavirliklerin nezdinde çözüleceğini kaydetti.

Çağlayan, ''Şu anda çok önemli bir proje üzerinde TOBB ile birlikte çalışıyoruz. Bununla inşallah sizleri yeni iş kurma, girişimcilerin sağa sola çarpmadan, başına bir kaza gelmeden yatırım yapabileceği, onlara en doğru adreslerin en iyi şekilde gösterildiği yeni bir modeli de çok yakın bir sürede açıklayacağız'' dedi.

Teşvikleri de yıl sonunda bitireceklerini bildiren Çağlayan, bütün bakanlıklar tarafından desteklenen yeni teşvik sisteminde TOBB'un da muhatap alınacağını vurguladı.

Çağlayan, yeni teşvik sisteminin cari açığı esas alan, Türkiye'de üretilmeyen malların Türkiye'de üretilmesini sağlayacağını belirterek, ''Cari açığın belinin kırılacağı dönemle karşı karşıya geleceğiz'' dedi.

Zafer Çağlayan, 2001 kriz yılını hatırlatarak, ''O tarihte birçok ülkenin büyükelçilerinin ellerinde Türk firmalarının listelerini görmüştüm, Türkiye'deki firmaları ucuza kapatmak için seferber olmuşlardı'' dedi.

Avrupa'dan Türkiye'ye gelen yatırımın gideceği başka adres olmadığının altını çizen Çağlayan, ''Suriye'ye mi gideceksiniz, Irak'a mı gideceksiniz, Mısır'a mı gideceksiniz, yoksa serbest piyasa kurallarının en fazla hakim olduğu, bir günde şirket kurulan Türkiye'ye mi geleceksiniz?'' dedi.

Türkiye'nin AB'nin akciğeri olduğunu ifade eden Çağlayan, ''Nüfusu yaşlanmış, çalıştıracağı işçi yok, ikinci işi bırakacağı nesli olmadığı için şirketleri devam etmiyor. İşte Başbakan'ımızın üç çocuk ısrarının altında yatan sebeplerden biri budur. Türkiye'nin 74 milyon nüfusu bizim için gelecekte en önemli unsurların başında geliyor. Artık devir evelallah Türkiye'nin devridir. Artık haklarımızı, daha fazla bastırarak alacağız'' diye konuştu.

-Gümrük Ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı

Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı da, Rusya ile Basitleştirilmiş Gümrük Hattı uygulamasıyla alakalı anlayış farklılığı dolayısıyla önemli bir sorun yaşadıklarını kaydetti.

KKTC'den Türkiye'ye ihracatın artması konusunda gümrük işlemlerini kolaylaştırmak adına ne tür çalışmaların yapıldığına ilişkin soruya karşılık, KKTC ile çok özel ilişkiler içinde ticaretin sürdüğünü söyleyen Yazıcı, ''Bu özel ilişkileri inşallah 2012 yılı içerisinde daha da anlamı hale getirmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz'' dedi.

Türkiye'de üretimi olmayan ürünler için gümrük muafiyeti düşünüp düşünmedikleri sorusu üzerine de Yazıcı, ''Hesap kitap yaparız, somut bir olay önümüze gelirse tartar, biçer ona göre adım atarız. Ama bu bir ülkenin desteklenmesi anlamında ise ona ilişkin uygulamalarımız var. Mesela Bosna Hersek'le biz sıfır gümrükle ceviz ithalatı yapıyoruz. Ama ceviz ithalatını oradan yaparken dünyadaki hemen hemen, Avrupa'daki bütün cevizler oradan üretilir hale gelirse ona da müdahale ederiz'' dedi.
Bakan Yazıcı, Irak ile ilgili sınır kapısının ne zaman açılacağına ilişkin olarak ise, Habur'un hemen batısında ve hemen yine onun yanında iki gümrük kapısı ile alakalı bürokratik düzeyde müzakerelerin bittiğini, siyasi düzeyde anlaşmaları imzalayacak aşamalara geldiklerini kaydetti.
Yine Hakkari'de kara gümrük geçiş kapılarının açılmasıyla alakalı çalışmaların da devam ettiğini söyleyen Yazıcı, ''Ovaköy ve Aktepe kara gümrük kapılarını 2012 yılı içerisinde hizmete sokmayı planlıyoruz'' dedi.

Rusya ile yaşanan gümrük ve lojistik sorunlarına ilişkin bir soru üzerine de Yazıcı, şunları kaydetti:
''Basitleştirilmiş Gümrük Hattı ismi altında yeni bir uygulama sürdürüyoruz. Bizim Sabiha Gökçen'den Moskova'daki bir havaalanına bu ticari ilişki devam ediyor. Deneme mahiyetinde bunu sürdürüyoruz. Ama hala bu uygulamayla alakalı anlayış farklılığı dolayısıyla önemli bir sorun yaşıyoruz. Bu uygulama ile alakalı Rusya'nın tekelleşme anlamına gelecek bir hizmet sektörü oluşturması şeklindeki bu yaklaşımı bizim kabul etmemiz mümkün değil. Rekabetçi ortamın oluşmasını gözeterek ilişkileri sürdüreceğiz.''

-Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz

Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz ise, teşvik konusundaki çalışmaları bu yıl sonuna kadar sonuçlandırmayı ümit ettiğini ifade ederek, ''2009 yılında bunu gerçekleştirdik. Bu yıl yapacağımız birtakım değişikliklerle daha etkili hale getireceğiz'' dedi.

Yılmaz, teşvikler konusunda Ekonomi Bakanlığı ve Kalkınma Bakanlığı'nın birlikte çalıştığını belirterek, şöyle devam etti: ''Teşvik Uygulama Genel Müdürlüğü eskiden Hazine Müsteşarlığı bünyesindeydi. Son yaptığımız düzenlemelerle Ekonomi Bakanlığına transfer olmuş durumda. Biz de işin bölgesel boyutuna özellikle çok daha yakından bakıyoruz, sosyoekonomik gelişmişlik endeksleri hazırlıyoruz, teşvikle ilgili bazı sektörel önerilerimiz oluyor. Bu çerçevede ortak çalışma yürütüyoruz. İnşallah bu yıl sonuna kadar bu çalışmamızı sonuçlandırırız.''

Özellikle 1980'li yıllarda teşvikte bazı düzensizlikler, istenmeyen birtakım uygulamalar olduğuna değinen Yılmaz, kamuoyunun zihninde eski dönemin olduğunu dile getirerek, ''Halbuki teşvikler aynı zamanda çok faydalı ve birçok ülkenin yaptığı, uyguladığı uygulamalar. Önemli olan bunların etkin bir şekilde, hedefe odaklı bir şekilde gerçekleştirilmesi'' dedi.

Yılmaz, son dönemlerde yapılan düzenlemelerle teşviklerde önemli kavram değişikliğine gittiklerini, bölgesel ve sektörel teşvik sistemlerini 3 ayak üzerine kurduklarını kaydederek, şunları anlattı: ''Birincisi, genel teşvikler... Hangi konuda yatırım yaparsanız yapın, hangi bölgeye yatırım yaparsanız yapın, belli bir tutarın üzerinde yatırım yaptıysanız, gümrük vergisi muafiyeti ve KDV muafiyeti sağlıyoruz. İkincisi, bölgesel teşvikler... Burada Türkiye'nin 26 ekonomik bölgesini belirledik, bunları da 4 grup halinde sınıflandırdık. Birinci gruptan dördüncü gruba doğru giderken, hem teşvik araçlarını artırıyoruz ve hem de teşvikin dozajını artırıyoruz. Şimdi yeni bir çalışma yapıyoruz. Belki bu sınıflandırmada da bazı revizyonlar yapabileceğiz. İşin özü duracak. İş dünyamızın da bizden beklediği bir şeydi. 2009 yılında bunu gerçekleştirdik. Bu yıl yapacağımız birtakım değişikliklerle daha etkili hale getireceğiz.''

Sektörel teşviklere değinen Yılmaz, sektörü doğru, uygun olmak kaydıyla hangi bölgede olursa olsun, büyük ölçekli yatırımlara ciddi destekler verdiklerini belirterek, bu alanda yerli, yabancı ayrımı olmadığını, yerli yatırımcı hangi teşviklerden faydalanıyorsa, yabancı yatırımcıların da bunlardan faydalandığını vurguladı.

-Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Ergün

Bilim Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün ise, 2012 yılından itibaren bugün iş adamlarının bir araya geldiği gibi dünyadaki Türk bilim adamlarının da bir araya geleceği bir büyük organizasyonu gerçekleştirmeye başlayacakları kaydetti.

Ergün, ''Türkiye'de üretilecek yerli otomobile ilişkin bir soru üzerine '' Otomotiv sektöründe Türkiye'nin 50 yıllık bir birikimi bulunduğunu, otomotiv sektöründe Türkiye'nin çok güçlü bir yan sanayisinin ve teknolojik birikimin ortaya çıktığını anlatarak, ancak bu 50 yıllık deneyimin içinde zaman zaman bazı denemeler olsa da milli bir marka ve model oluşturma konusunda başarı elde edilemediğini ifade etti.

Bugün, 50 yıllık birikimden sonra artık hükümetin programına da yerli otomobil üretilmesi konusunun girdiğini belirten Ergün, önümüzdeki süreçte yerli bir marka ve modelin hem iç pazara hem de dünya pazarlarına sunulması için gereken çalışmaları başlattıklarını hatırlattı.

Bakan Ergün, hem içten yanmalı motorlarda, hem de elektrikli araçlarda bu atılımın birlikte yapılabileceğini ifade ederek, 2010 yılında Türkiye'nin iç pazarında 510 bin otomobil satışı gerçekleştirildiğini, 2011 yılında bu rakamın 600 bin adet rakamını geçeceğini ve birkaç yıl sonra da sadece otomobildeki iç pazarın 1 milyon adetlik rakamı aşacağını kaydetti.





Adınız Soyadınız
E-Posta Adresiniz
Kullanıcının E-Posta Adresi
Gönderenin Notu
Mesajınız Gönderilmiştir
İlginiz için teşekkür ederiz
ARAMA