13.12.2012 / İstanbul
HABER VİDEOSU İÇİN TIKLAYINIZ.
Küresel ekonomideki sorunların ve Avrupa’da devam eden borç krizinin tüm dengeleri altüst ettiği bir dönemde, bölgenin yükselen gücüne işaret eden Hisarcıklıoğlu, “Avro krizi ve Arap Baharı’nın getirdiği son gelişmeler, iktisadi ve politik belirsizliğin bir süre daha devam edeceğini göstermektedir. Yeni bir düzen ve yeni bir güç dengesi kurulmak üzere” dedi.
İstanbul’da Çırağan Sarayı’nda düzenlenen Uluslararası İşbirliği Platformu 3. Boğaziçi Bölgesel Ortaklık Zirvesi’nin açılışına TOBB Başkanı M.Rifat Hisarcıklıoğlu, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Kral Faysal Araştırma ve İslami Çalışmalar Merkezi Başkanı Prens Turki Al Faysal Al Saud, TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi ve çok sayıda işadamı katılırken, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile de telekonferans yapıldı.
-Küresel sistemin merkezi doğuya kayıyor
“Küresel düzenin yeniden yapılandırılmasında Avrasya’nın potansiyeli” ana temasıyla düzenlenen Zirve’nin açılışında konuşan TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, küresel değişimin sinyallerinin yaklaşık 20 yıldır göründüğüne işaret ederek, son 20 yıldır küresel sistemin merkezinin, batıdan doğuya doğru kaydığını bildirdi. Hisarcıklıoğlu, “20 yıl önce dünya üretiminin sadece yüzde 32’si doğu coğrafyasındaydı. Bugünse bu oran yüzde 45’e yükselmiş durumda. Küresel ekonomik ve siyasi sistemin merkezi batıdan doğuya kayıyor.
İşte bu süreçte, küresel güç dengesi, Avrasya coğrafyasının merkezinde, yani bizim bölgemizde odaklanacaktır. Bu sürecin sonunda, Avrasya coğrafyası olarak bizim ağırlığımızın ne olacağını belirleyecek olansa, bizim atacağımız adımlardır. Bu ortamda Avrasya coğrafyasının birlikte hareket etmesi, ortak geleceğimizi şekillendirmek adına, hayati bir misyon haline gelmiştir.
Coğrafyamızdaki tüm ülkelerin, petrole bağımlılığını azaltmış, üretim yapılarını çeşitlendirmiş, piyasalarını rekabete açmış, küresel sisteme entegre olmuş ekonomiler haline gelmeleriyle, bölgemizde huzur ve istikrar ortamı güçlenecektir” ifadesini kullandı.
-İstikrar olmadan kalkınma olmaz
Türk işadamları olarak, siyasi ve iktisadi istikrarın olmadığı bir ortamda, kalkınmanın ve refahın olamayacağını çok iyi bildiklerini kaydeden TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, önce makro yapının düzelmesi gerektiğine dikkat çekerek, mikro düzeyde, yani özel sektörde işlerin düzelmesinin de buna bağlı olduğunu anlattı. Hisarcıklıoğlu şöyle konuştu: “Özel sektörün iş ve yatırım ortamı düzelsin ki, ülke içinde müteşebbis insanlar ortaya çıkabilsin. Müteşebbisler olsun ki, üretim, yatırım, istihdam sağlansın. Zira bu çağda ülkeleri zenginleştiren esas güç, müteşebbisleridir. Bakın Almanya’ya, Japonya’ya. 2. Dünya savaşından tamamen yıkılmış bir vaziyette çıktılar. Ama güçlü bir özel sektörleri, köklü bir müteşebbis kültürleri vardı. Bu sayede toparlandılar.
Aynı başarıyı bizler bu coğrafyada niye göstermeyelim. İşte Türkiye örneği ortada. Petrol yok, doğalgaz yok. Ama buna rağmen, İtalya ile Çin arasındaki geniş coğrafyada, en güçlü özel sektör, en büyük sanayi üretim kapasitesi ve ihracatı burada. Bunu, Türk özel sektörü, Türk müteşebbisleri sağladı. Nasıl başardık; iç piyasamızı rekabete açtık. İş ve yatırım ortamını iyileştiren reformlar yaptık.”
-Demokrasinin kalitesi
“Avrupa Birliği ile yaptığımız gümrük birliği sayesinde sanayi sektörlerimiz küresel piyasalara entegre oldu. Ve en az bunlar kadar önemlisi, demokrasimizin kalitesini artırdık. Çünkü demokrasi olmazsa, müteşebbislerin kendilerini geliştirecekleri güvenli ve hür ortam doğmaz. Demokrasi olmazsa, sadece petrol ve doğalgaz halkları zengin etmiyor. Refahı topluma yaymıyor, istikrarı sürdürülebilir kılmıyor. Türkiye’nin bu açıdan bu coğrafya için önemli bir ilham kaynağı olabileceğini düşünüyorum. Çeşitlenmiş ekonomisiyle, dinamik girişimcileriyle ve son 30 yılda yaşadığı dönüşümle Türkiye’nin, bölge ülkelerine aktaracağı önemli deneyimler olduğuna inanıyorum.”
-Küresel değişimi etkileyecek unsurlar
Küresel değişim sürecinin yönünü belirleyecek üç temel unsur bulunduğunu bildiren TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, bunların tamamında Avrasya coğrafyasının çok büyük avantaja sahip olduğunu belirtti.Hisarcıklıoğlu bunlardan birincisinin enerji konusu olduğunu söyleyerek konuşmasına şöyle devam etti: “Enerji artık sadece ekonomi politikalarını değil, küresel siyaseti, ülkelerin dış ilişkilerini de doğrudan etkileyen en önemli unsur haline gelmiştir. Dünya enerji kaynaklarının merkezi ise Avrasya coğrafyasıdır. Bugün dünya petrol rezervlerinin yüzde 80’i, yine dünya doğalgaz rezervlerinin yüzde 80’i merkez Avrasya coğrafyasındadır. Bu hem küresel ekonomi politikalarına, hem de küresel siyasete yön vermek açısından çok büyük bir imkândır. Küresel değişimde ikinci önemli konu tarım ve gıda kaynaklarıdır. Gıda artık en az enerji kadar stratejik bir ürün haline gelmiştir. Geçtiğimiz yıl dünyada fiyatı en çok artan 10 emtianın 3’ü enerji ürünü iken, 4’ü tarım ve hayvancılık ürünü oldu.
Tarım ve gıdanın önemi önümüzdeki süreçte hızla artacak. Bu süreçte, dünya nüfusunun 7’de birini barındırmasına rağmen, ekilebilir arazinin dörtte birine sahip olan Avrasya Coğrafyasına, büyük imkânlar sunuyor. Küresel dönüşümün üçüncü yönünü etkileyecek üçüncü ve en önemli unsur ise beşeri sermayedir. Özellikle genç nüfus, önümüzdeki sürecin en önemli unsuru olacaktır.”
-Ortaklık için çok alanımız var
İş dünyası temsilcileri olarak, hala iş yapabilecekleri, ortaklıklar kurabilecek çok alan olduğunun bilincinde olduklarını belirten Hisarcıklıoğlu, bu coğrafya içinde ticaretin kolaylaştırılmasını, ekonomik işbirliği ve karşılıklı yatırım ilişkilerinin geliştirilmesini; kapsamlı ve çok boyutlu bir süreç içinde ele almak gerektiğine vurgu yaptı. Hisarcıklıoğlu, “Temel amacımız refah ve istikrarın kalıcı olarak esisidir. Güzel bir söz var: Talih hazır olanlara güler” diye konuştu.
-İpek Yolu
Türkiye'nin yükselen Asya ile Avrupa arasındaki konumunu güçlendirmek için, tarihi İpek Yolu'nun yeniden canlandırılması gerektiğini belirten Hisarcıklıoğlu, şöyle konuştu:
''Bunun için de taşımacılık koridorlarımızı etkinleştirmeli ve ürünlerin fiziki dolaşımını kolaylaştırmalıyız. Bunu başardığımız takdirde ekonomilerimiz birbirine bağlı hale gelecektir. Sınırlarımızdan geçen her bir konteyner, bizi birbirimize daha fazla bağlayacaktır. Konteyner geçmeyen yola, boru hattı yapmanın doğru olmadığını, ekonomik entegrasyonu tabana yaymadan istikrara kavuşamayacağımızı görmemiz lazım.
İpek Yolu'nu karayollarıyla, otobanlarıyla, geniş tren ağlarıyla, ulaşım hatlarıyla, enerji koridorlarıyla, doğalgaz boru hatlarıyla yeniden uyandırmalıyız. Böylelikle Hazar, Karadeniz ve Akdeniz birbirine bağlanacak; insanlar, mallar, enerji kaynakları, fikirler ve kültürler bu yollar üzerinden gelip gidecek, bölgemiz küresel ekonomiye daha güçlü bir şekilde entegre olacaktır. Daha önce değişik platformlarda ifade ettiğim gibi, İpek Yolu'nun yeniden canlandırılması bir nostalji değil, küresel ekonomideki değişimin zorunluluğudur.''
-Cumhurbaşkanı Abdullah Gül
Cumhurbaşkanı Gül, Uluslararası İşbirliği Platformu'nun (UİP) Çırağan Sarayı'nda düzenlediği Boğaziçi Bölgesel Ortaklık Zirvesi'ne, Çankaya Köşkü'nden canlı video bağlantısıyla katıldı.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, küresel güç dengesinin sıklet merkezi haline gelen Avrasya bölgesinde hayata geçirilecek başarılı işbirliği mekanizmalarının daha iyi işleyen yeni bir küresel düzen için müşahhas bir örnek teşkil edeceğine inandığını belirtti.
UİP'in, içinde bulunulan dönemde dünya siyasetinde ve ekonomisindeki trend dengelerinin değiştiği bilinciyle işbirliğine ve etkin çok taraflılığa duyulan ihtiyacın bir yansıması olarak 2010 yılında kurulduğunu, kendisinin de başlangıcından itibaren bu girişime destek verdiğini söyledi.
Gül, İstanbul'da düzenlenen ilk Boğaziçi Bölgesel Ortaklık Zirvesi'nde yaptığı konuşmada, bilginin; sermayenin ve insanların dolaşım hızındaki baş döndürücü gelişmelere işaret ettiğini, bu nimetlerden ancak diyalog ve işbirliği temelinde ortak bir akla ulaşılması ve bunun ortak eyleme dönüştürülebilmesiyle yararlanılabileceğini dile getirdiğini hatırlattı.
-''Dünyanın geçirdiği dönüşüm yeni bir safhaya girdi''-
Cumhurbaşkanı Gül, dünyanın, soğuk savaşın sona ermesinden bu yana geçirdiği dönüşümün, Kuzey Afrika ve Orta Doğu bölgelerindeki gelişmeler ve Avrupa'yı derinden etkileyen küresel ekonomik kriz ile yeni bir safhaya girdiğine işaret ederek, ''Göründüğü kadarıyla tüm Avrasya coğrafyasını yakından ilgilendiren bu sürecin küresel düzen üzerinde de önemli yansımaları olacak ve etkileri uzun yıllar hissedilecektir. Bu bağlamda bu seneki etkinliğin temasının 'Yeni Düzende Avrasya'nın Potansiyeli' olarak belirlenmesini çok isabetli buldum'' ifadelerini kullandı.
-''Bölgede sayısız işbirliği imkanları mevcut''-
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bölgede enerji, ticaret, ulaşım ve güvenlik başta olmak üzere pek çok alanda sayısız işbirliği imkanları mevcut olduğuna dikkati çekerek, Avrasya bölgesinin geçmişte olduğu gibi tüm insanlığa ışık tutabilecek modern İpek Yolu'nun yeniden canlandırılması bakımından hayati bir konuma sahip olduğunu vurguladı.
Gül, ''İtiraf etmeliyiz ki, mevcut küresel sistemin temel yapıları dünyanın halihazırdaki ihtiyaçlarını karşılamaktan çok uzaktır. Bu kuruluşların yeni güç dengelerini yansıtmaktan uzak olduğu da aşikardır. Türkiye olarak, BM Güvenlik Konseyi ve Bretton Woods kurumları başta olmak üzere küresel siyasete ve ekonomiye yön veren örgütlerin kapsamlı bir reforma tabii tutularak, daha kapsayıcı ve adil bir hale getirilmesini arzu ediyoruz. Bu noktada söylemlerimiz kadar bizzat eylemlerimizin de yol gösterici olacağına düşünüyorum'' diye konuştu.
Küresel güç dengesinin sıklet merkezi haline gelen Avrasya bölgesinde hayata geçirilecek başarılı işbirliği mekanizmalarının daha iyi işleyen yeni bir küresel düzen için müşahhas bir örnek teşkil edeceğine inandığını ifade eden Gül, bu anlamda UİP'in çok boyutlu konuların zirvede tartışılmasına imkan vermesi dolayısıyla önemli bir rol oynadığını kaydetti.
-Başbakan Yardımcısı Ali Babacan
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ise Zirve’nin açılışında yaptığı konuşmada, ''BM sisteminin reforme edilmesi için yeni bir dünya savaşını beklememiz gerekiyor. Bu günkü dünyada meşruiyeti ciddi bir şekilde sorgulanıyor. Tüm dünyanın insanlık adına vicdan azabı çektiği konularda Güvenlik Konseyi işleri kitleyebiliyor'' ifadesini kullandı.
Babacan, zirvenin yeni dünya düzenin daha iyi analaşılması ve ülkeler arasında işbirliğinin artırılması konusunda büyük etkisi olacağını belirtti.
İçinde yaşanılan ekonomik ve finansal krizin, ''kriz öncesi ve sonrası dünya'' diye iki bölümde yakın tarihimizi inceleyecek kadar önemli olduğunu vurgulayan Babacan, son dönemde yaşanan krizin maliyetinin 2. Dünya Savaşı ile mukayese edildiğini, dünyanın yaşadığı en derin kriz olarak değerlendirildiğini söyledi.
Babacan, 1980'de gelişmekte olan ülkelerin dünya ekonomisindeki toplam ağırlığı yüzde 37 ikin bugün bu oranın yüzde 50'ye ulaştığını, bu güç kaymasının uluslararası platformlarda da artık kendini hissettirdiğini dile getirdi.
-''Gerekli adımlar zamanında atılmazsa BM meşruiyetini kaybedecek''-
Son 10 yıldır pek çok G-20 Zirvesine katıldığını hatırlatan Babacan, ''Eskiden sadece bakanlar seviyesinde toplanıyordu. 2009'da liderler zirvesi gerçekleştirildi. Çünkü artık anlaşıldı ki, 7 ülkeyi topladığınızda küresel meşruiyet sağlayamıyorsunuz, ekonomik anlamda bir meşruiyet zemini sağlayamıyorsunuz. IMF ve Dünya Bankasının yönetim ve hisse yapıları değişti. Türkiye IMF'nin dünyada en büyük 42. ortağıydı, 20. büyük ortağı oldu. Kriz ve sonrasında önemli yapısal değişimler oldu'' şeklinde konuştu.
Aynı değişimin siyasi cephede görülmediğine dikkati çeken Babacan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''BM sisteminin reforme edilmesi için yeni bir dünya savaşını beklememiz gerekiyor. Bu günkü dünyada meşruiyeti ciddi bir şekilde sorgulanıyor. Tüm dünyanın insanlık adına vicdan azabı çektiği konularda Güvenlik Konseyi işleri kitleyebiliyor. 5 ülkeden sadece bir tanesi yüz binlerce kişinin hayatını kaybedeceği olaylarda bile müdahalede karar anlamında engel oluyor.
Yeni bir küresel siyasi krizi beklemeden bu adımları atmazsak, BM meşruiyetini kaybetmeye başlayacak. En önemlisi de dünya kamuoyundaki meşruiyetini kaybetmeye başlayacak. İşte bu adımlar atılmalı. Zamanında atılmalı ki, bu kürsel yapılar dünyada barış ve istikrarın korunmasına katkı sağlamaya devam etsin.''
-''AB, ekonomik ve finansal krize kurban edilmesin''-
Babacan, AB'nin ortak siyasi çıkarlar zemininde kurulmuş bir birlik olduğunu vurgulayarak, ''Fakat bu krizde ortak çıkar zemini zayıflamıştır. Ülkeleri birbiriyle kaynaştıran ekonomi ve finans unsuru zayıflamış durumda. İşte böyle zayıf bir zemin üzerinde siyasi birliğin sürüdürülmesi tartışmalı bir konu. Şunu unutmamalıyız ki, AB çok önemli bir barış projesidir. Bu projenin ekonomik ve finansal krize kurban edilmemesi gerekiyor'' çağrısında bulundu.
Babacan, Ortadoğu ve Güney Afrika'nın dünyada ülkelerarası ticaretin en az olduğu bölge olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
''Bu bölgede mutlaka insanların ve sermayenin daha rahat hareket etmesini sağlayacak tedbirleri almamız gerekiyor. Bu bölgedeki sınırların anlamını yitirmeye başlayacağı bir döneme girmemiz gerekiyor. Eğer bunu bugün yapamazsak tarihi bir imkanı kaçırmış oluruz.
Ticaretin ve sermaye hareketlerinin serbestleşmesi, vize uygulamalarının kolaylaştırılması tüm ülkeler için faydalıdır. Kazan kazan sonucunu elde ederiz. Aksi halde çok zengin ile çok fakirlerin birlikte yaşadığı bir mahallenin huzurlu olması mümkün olmayacaktır. Ekonomik bağımlılık ne kadar çoğalırsa karşılıklı olarak, siyasi istikrar ve güvenlik için güçlü bir zemin oluşmuş olacak.''
- Kral Faysal Araştırma ve İslami Çalışmalar Merkezi Başkanı Prens Al Saud
Kral Faysal Araştırma ve İslami Çalışmalar Merkezi Başkanı Prens Turki Al Faysal Al Saud da konuşmasında, 1945 yılından bugüne kadar uygulanan, tesis edilen uluslararası düzenin günün koşulları ve ihtiyaçlarını karşılayamadığını söyledi.
Uluslararası İşbirliği Platformu (UİP) ve TİM'in ev sahipliğinde ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün himayelerinde düzenlenen 3. Boğaziçi Bölgesel Ortaklık Zirvesi'nde konuşan Al Saud, dünyada adaletli bir sisteme ihtiyaç duyulduğunu vurgulayarak, ''1945 yılından günümüze kadar uygulanan, tesis edilen uluslararası düzen, maalesef günümüzün koşullarını ve ihtiyaçlarını karşılayamamaktadır. Günümüzün yenilikleri ile bağdaşacak yeniliklere ihtiyaç vardır. Kuvvet dengesinin sağlanmasına ihtiyaç bulunmaktadır'' dedi.
Dünyanın çeşitli bölgelerinde bölgesel sorunların varlığına değinen Al Saud, şunları kaydetti:
''Bu sorunlar uluslararası adaleti bekliyor. Bugün yeni bir dünya savaşına ihtiyacımız yok. Bugün birlikte çalışma ve birlikte dünyamızı imar etmeye ihtiyacımız var. Geçmişte insanlık için yapılanların hepsi işbirliği ile yapılmıştır. Birleşmiş Milletler'in (BM) yeniden yapılanması, daha kapsamlı, daha geniş adil bir çerçeve oluşturması için de birlikte çalışılmasında fayda görüyoruz. Bugün dünyamızın hangi bölgesi olursa olsun bütün bu bölgeler olumsuz etkilenmiştir.
-UİP İstişare Kurulu Başkanı Ali Coşkun
Uluslararası İşbirliği Platformu (UİP) İstişare Kurulu Başkanı Ali Coşkun ise, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 50'sinin günde 2 dolar ile 1 milyar kişinin de günde 1 dolar gelirle yaşama savaşı vermekte olduğunu söyledi.
UİP ve TİM'in ev sahipliğinde ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün himayelerinde düzenlenen 3. Boğaziçi Bölgesel Ortaklık Zirvesi'nde konuşan Coşkun, dünyada küreselleşme sürecinde bir taraftan gümrük duvarlarının yıkılması ve ticari engellerin kaldırılması eğilimi, diğer taraftan teknoloji öncülüğünde iletişim araçlarının gelişmesi sonucu sağlanan bilgi ağlarıyla ülkelerin birbirine daha fazla bağımlı hale geldiğini söyledi.
Dünyanın herhangi bir yerinde sebebi ne olursa olsun çıkan kıvılcımın, tüm ülkeleri etkilediğini, bunun en çarpıcı örneğinin ABD'de başlayan mali krizin olduğunu kaydeden Coşkun, şöyle konuştu:
''Bu gerçekten hareketle, serbest pazar ekonomisinin hakim olduğu dünya pazarlarda mevcut varlığımızı sürdürebilmemiz, gelişmeleri doğru ve zamanında değerlendirmemize ve rekabet gücümüzü arttırarak devam ettirebilmemize bağlıdır. Bu toplantının diğerlerinden farkı, yaptığımız iki toplantıda gelecekte etken rol oynayacağına inandığımız kadın ve genç liderlere verdiğimiz önemin ne kadar haklı olduğunu ortaya çıkarmış olmasıdır.''