TOBB - Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği

Türkiye, Avrupa ekonomileri için bir rol model


28.09.2011 / Sakarya



Bloomberg HT kanalında canlı yayına katılan TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, Kerem Alkin’in sorularını yanıtladı.​ ​

 

 

HABER VİDEOSU İÇİN TIKLAYINIZ.

 

Dünya ekonomisi ile ilgili açıklamalar yapan TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, “Dünya ekonomisi nereye gidiyor diye baktığımız zaman, cidden bizim yaşam döngümüzün içerisinde bugüne kadar riskli olduğu bir dönemi yaşamadı herhalde. Bizim yaşam döngümüzün içerisinde baktığımız zaman belki de dünyanın ekonomik olarak en sıkıntılı bir devresine girmiş durumdayız. Avrupa Odalar Birliği 120 milyon işletmeyi temsil ediyor. Dünya ekonomisinin yüzde 35’ini temsil ediyor. Orada Başkan Yardımcısı olarak bulunuyorum. Başkanlık Divanı’ndaki en önemli tartışma konularımızın başında küresel kriz geliyor. Çünkü bütün dünyayı ilgilendiriyor.

Burada baktığımız zaman biliyorsunuz 2008’in 2. yarısından itibaren başlayan bu global kriz, Amerika’da başlayan kriz 2009, 2010, 2011 halen devam ediyor ve biz bu işin içinde, işin acılarının farkında değiliz. Dünya krizi itibariyle baktığımız zaman özellikle 2009’da alınan tedbirlerin 2010’da ve 2011’de bu işe merhem olmadığını da gördük. Öncelikle finans kesimi kriziyle başlayan, daha sonrası kamu maliyesi krizine dönüşen bu krizin aslında biz küçük versiyonunu 2001 yılında yaşamıştık. Ama, bu sefer boyutu çok büyük. O zaman Türkiye kendi iç dinamikleriyle ve üreten tesisleriyle beraber bu krizden hızla çıkmasını bildi. Ama maalesef burada çok büyük sıkıntılar var” dedi.

-“Türkiye’nin itibarı çok fazla”

Dünyada ekonomik alanda Türkiye’nin itibarının çok fazla olduğunu belirten Hisarcıklıoğlu, “Herkes biz konuşurken biz ne söyleyeceğiz diye bakıyorlar. Bir kere müthiş bir başarı var şu anda. Bu başarıyla beraber dünyanın birinci ilk 6 ayı itibariyle baktığımız zaman dünyada en hızlı büyüyen ülkeyiz, yüzde 10,2’yle. Bugün bizim beraber hareket etmiş olduğumuz ülkelere baktığımız zaman onların yüzde 2 büyümesi, yüzde 1 büyümesi hayal. Bunlar için büyük bir rakam bu. Yüzde 2 büyüyebilmesi Avrupa’daki herhangi bir ekonominin çok olumlu olarak neticelendiriyorlar” dedi.

-“ABD ve Avrupa ekonomilerinin problemleri farklı”

Krizin finans krizi olarak başladığını vurgulayan TOBB Başkanı şöyle devam etti: “Daha sonrasında bu kamunun borçlarının, kamu bütçelerinin iyi yönetilmediğinin sonucuna gelerek şu anda ülke sıkıntısı haline geldi. Ülkelerin kendi bütçelerindeki sıkıntı haline dönüştü. Bugün özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nde hala büyüme problemi, istihdam problemi birbirine bağlı olarak devam ediyor. Amerika Birleşik Devletleri’nin problemi farklı, Avrupa ekonomilerinin problemi farklı. Amerika ekonomisine baktığımız zaman, Amerika toparlanma umudunu başka bir bahara bıraktı. Yani bir türlü Amerikan ekonomisi toparlanamıyor. İstihdamı artıramıyor. İşsizlik rakamları çok yüksek. Ve son 1 ayda yaklaşık Amerika Birleşik Devletleri’nde işini kaybedenlerin sayısı 200 bin kişi. 200 bin kişi daha umutsuzlara katıldı. Tabi bu rakamlar aslında çok büyük.

-“Avrupa’nın lideri yok”

Avrupa ve ABD ekonomisinin birbirine çok bağlı olduğunu söyleyen Hisarcıklıoğlu, “İkisi birbirine bağlı olunca bu sefer borç limitlerinin yukarıya doğru tırmandığını ve bunlar için kongrelerde siyasi kavgaların, Türkiye’de zaman içerisinde gördüğümüz, kavgaların yaşandığı ve ne yapacağını bilmez bir ekonomi. Avrupa’daki en önemli sorun; Avrupa’da liderlik krizi var, birinci sorun o. Avrupa’nın lideri yok. Liderlik yapabilen bir lider yok. Avrupa’daki 27 ülke içinde baktığımız zaman Avrupa’daki ülkelere liderlik yapabilecek bir lider çıkamadı. Bundan dolayı da maalesef alınan kararlar geç alınıyor. Çünkü bir yangın var, yangını ne yapmanız lazım? Anında itfaiyenin gelip müdahale etmesi lazım. Şimdi 27 ülke içerisinde böyle bir lider olmayınca itfaiyeye kimse haber göndermiyor ki git şurada yangın var, söndür diye. İşte bunu biz bir araya gelelim, istişare edelim diyene kadar yangın giderek büyüyor. Burada baktığımız zaman en büyük sorun şu: Yunanistan.

Şimdi Yunanistan’daki kriz maalesef üretim noktasını kaybetmiş durumda. Geçmişte almış olduğu desteklerle bugün kamunun bütçesini yönetemez durumda. Çünkü borçları kendi gayri safi milli hasılanın yüzde 140 üzerinde. Yüzde 140 olunca, maalesef üretim de olmayınca açılacağı hiçbir yer yok. Yunan ekonomisinin kurtulabilmesi için tedbirlerden bir tanesi 200 bin kamu çalışanını dışarıya atmak. Bu da tabi sosyal bir mesele olarak ortaya çıkıyor.

Yunanistan Başbakanı, Avrupa’daki ülkelerin ve IMF’nin vermiş olduğu tavsiyelere uyar ise o zaman Yunanistan ekonomisinin kurtulması için bir umut çıkacak ortaya. Fakat siyaseten bu da intihar olacak.

Şimdi zor bir karar; Yunanistan’ın kurtuluşu mu, siyaseten kendi kurtuluşunuz mu? İşte bu kararı iyi vermesi lazım, Yunanistan Hükümetinin. Çünkü onlar da kucaklarında buldular ve yapacakları bir şey yok. Daha önceden gelen kartopu büyüye büyüye büyüye bu hale geldi. Artık çevrilemez hale geldi.

Tabi Yunanistan’ın eğer ekonomisinin batışına ve iflasına kontrollü olarak da müsaade ederlerse hemen arkasından Portekiz ve İrlanda, ondan sonrasında İtalya, İtalya’dan sonra İspanya’nın da beraberinde bir sıkıntı var. Bu 5 ülkenin de aslında sıkıntısı toplam 2 trilyon dolar. Bunlar kime borçlanıyor bu 2 trilyon doları? Baktığımız zaman Fransa 911 milyar dolar alacaklı bu 5 ülkeden, Almanya 704 milyar dolar, İngiltere 418 milyar dolar. O zaman bunların bu yükü taşıyabilmesi mümkün değil. Avrupa ekonomisinin tamamıyla iflası söz konusu olabilir. O zaman da bu dünyada çok büyük bir derin dalga yaratır” dedi.

-“Avrupa bizim pazarımız”

“Bizim açımızdan baktığımız zaman Avrupa bizim dış ticaretimizin neredeyse yüzde 57’lerini, 58’lerini yapıyoruz, bizim pazarımız aslında” diyen TOBB Başkanı şunları söyledi: “Bu pazar son 1 yılda 700 milyar dolar daraldı. Yani Avrupa ekonomisi bir Türkiye ekonomisi kadar kaybetti.

Bizim için çok büyük rakam, çünkü bizim pazarımız orası. Biz o pazara mal satıyoruz, o pazar daralıp fakirleştiği sürece burada bizim o pazara mal satma şansımız azalacak. O zaman bizim ihracata dayalı olarak çalışan sektörlerimizde bir problem yaşamamız söz konusu olabilir. Onun için Avrupa ekonomisini yakından takip etmek durumundayız.

İnşallah önümüzdeki dönemde Avrupa ekonomisinin bu şekilde bir krize girmemesi için aklıselimle hareket edip, bir an önce tedbirlerini alıp, uygulamaya koyup, Avrupa ekonomisini yüzebilir hale getirilmesi lazım.

Öyle birbirimize bağımlı hale geldik ki, bize bir sürü eziyetleri var, sıkıntıları var. ‘Oh olsun, bak zamanında bize bu aklı verenler nerede şimdi, bunların da başına geldi, işte bize vize vermiyorlar, bizim mal çıkışımıza engel oluyorlar, hakkımız olan şeylerde bile engel çıkartıyorlar oh olsun’ deme şansımız yok. Biz diyoruz ki, aman ekonominizi düzeltin. Hatta Sayın Babacan, Yunanistan krizinin ilk başladığı noktalarda tecrübemizi aktarabiliriz diye Yunanistan’ı ziyaret etti. Bizim tecrübelerimizden istifade edin dedi”.

-“Türkiye, Avrupa ekonomileri için bir rol model”

Türkiye’nin bugün sadece İslam ülkelerinde değil, Avrupa ekonomileri içinde bir rol model haline geldiğini belirten Hisarcıklıoğlu, “Türkiye’nin ekonomik olarak genel yapısında omurgamız güçlü, bankacılık sistemimiz güçlü, kamu maliyesi güçlü. Bu açılardan baktığımız zaman bir tarafımızda batımızda ekonomik kriz almış başını gidiyor, nereye gideceği belli olmayan müthiş bir belirsizlik. Güneyimize, doğumuza bakıyoruz, orada da hakeza bu sefer ekonominin dışında politik risklerin en yüksek olduğu yerler. Bunun içerisinde şu anda Türkiye bir istikrar adası gibi gözüküyor. Bu çerçeve bize müthiş bir fırsatı beraberinde getirdi.

Bizim 2023 vizyonumuz var; 2023’te dünyanın ilk 10 büyük ekonomisi arasında olmak. Eğer bu fırsatı iyi değerlendirebilirsek, 2023’e bile kalmadan bizim o hedefe ulaşabilmek için bir fırsatımız var. Ama nedir?

Önce içeride birlik ve beraberliğimizi sağlam tutmamız lazım. Maalesef ne zaman Türkiye’nin uçağı burnunu havaya kaldırsa, içeride kendi kardeş kavgalarıyla, kardeşlerin birbiriyle problemleri gündeme getirilerek Türkiye’nin uçağının hep burnu aşağıya baktırılmıştır.

Biz buna fırsat vermeyeceğiz. Özellikle ben TOBB Başkanı olarak, 365 oda ve borsam var, 81 il, 160 ilçedeyim. Güneydoğuda, doğuda, kuzeyde, güneyde her tarafta biz örgütlüyüz. Ben bütün oda ve borsa başkanlarımla son 1 aya kadar çeşitli defalarca bir araya geldik. Biz kesinlikle buna fırsat vermeyeceğiz. Kardeş kavgasına, kardeşlerin birbiriyle kavga etmesine, kardeşlerin birbirine zarar vermesine fırsat vermeyeceğiz. Buna konuda kararlıyız." dedi.

 

TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, özellikle önümüzdeki dönemde bir şeye dikkat etmemiz gerektiğini vurgulayarak şunları kaydetti: “Ekonomimiz şu anda dünyanın en büyük 17. ekonomisi ve bu yılın ilk 6 ayı itibariyle baktığımız zaman yüzde 10,2’lik büyümeyle dünya şampiyonuyuz. Bu müthiş bir başarı. Yani bugüne kadar Türkiye’nin görmediği büyük başarılar elde ediyoruz. Burada da Türk özel sektörü müthiş bir başarı hikayesi yazıyor. Bu 10,2’lik büyümenin içerisinde özel sektörün katkısı yüzde 90’dan daha fazla.

Geçen ilk 6 ay itibariyle baktığımız zaman, Türk özel sektörünün ilk 6 aydaki yatırımları 50 milyar dolar. Her bir dolar, Türkiye’de işsizliğin azalması demektir. Türkiye her yıl 700 bin gencine iş bulmak durumunda. Türk özel sektörü sırf yüzde 10,2’lik büyümeyi elde ederken 50 milyar dolar yatırım yapmış. Bütün dünyada işsizlik rakamları yukarı çıkarken, Türkiye’de işsizlik aşağı doğru gidiyor. Niye? Ekonomi büyüdüğü için aşağı doğru gidiyor. 700 bin kişiye iş bulmak için ne yapmamız lazım? İşlem basit. Bugün dünyada iş yapma kolaylığı endeksinde dünya ülkeleri içerisinde baktığımız zaman doğrudur yanlıştır, ama Dünya Bankasının yapmış olduğu çalışmada biz 65. sıradayız. Burada bir gariplik var. Ekonomi olarak 17. büyük ekonomi olacaksın, 2011’deki büyüme rakamın ile ilk 6 ayda dünya şampiyonu olacaksın, ama iş yapma kolaylığı endeksinde 65. olacaksın. Bizim girişimcilerimiz, bizim özel sektörümüz tam şapkadan tavşan çıkartıyor aslında”.

-“Türkiye’deki sistem iş yapmanın önündeki en büyük engel”

Türkiye’de sistemde hata olduğunu söyleyen Hisarcıklıoğlu, “insanlarda hata yok. Bakın, eğer bir yerde problem varsa, eğer insanda ararsanız çok kısa düşünüyorsunuz demektir. Esas sistemin işleyişinde hata var mı? Önce sisteme bakacaksınız. Bir yerde aksaklık varsa sistem çalışıyor mu çalışmıyor mu ona bakacaksınız. Türkiye’deki sistem maalesef şu anda iş yapmanın önündeki en büyük engel. Onun için sistemi yeniden yapılandırmamız lazım diyoruz.

Bir vatandaşımızı fare ısırıyor. Fare ısırdığı zaman her 72 milyon vatandaşımızdan herhangi birisi ne yapar? Gider doğru hastaneye. Hastaneye kuduz aşısı olmak üzere gidiyor. Kuduz aşısı olmaya gittiği zaman hemen aşıyı yapıyorlar ve vatandaşımızı taburcu ediyorlar. Ama hastanemizin başhekimliğinin bir icraat yapması lazım. O da Tarım Müdürlüğüne bir yazı yazması lazım. Nedir? Diyor ki Tarım Müdürlüğüne, hastanemize fare ısırması şikayetiyle gelen şu isimli şahsa aşı uygulaması başlatılmıştır. Sizden talebimiz, şahsı ısıran farenin müşahede altına alınarak akıbetleri hakkında bize bilgi verin.

Fıkra gibi gerçek bir şey. Düşünebiliyor musunuz, siz herhangi il veya ilçede tarım müdürüsünüz. Bir hastane başhekiminden fareyi bul, müşahede altına al, bana gönder. Kuduz mu değil mi tespit edeceğim diyor. Ama şimdi başhekim de bu yazıyı yazmazsa hakkında soruşturma açılır. Sistem ona diyor ki, yazıyı yaz. Tarım Müdürlüğü ne yapsın? Bu yazıya cevap vermek durumunda, cevap vermezse o da suç işlemiş olacak. O da yazı yazıyor. Diyor ki; siz bize bu yazıyı yazdınız fakat bize yazdığınız yazıda farenin küpe numarası ve eşkalini belirtmediğiniz için müşahede altına alamıyoruz.

Yani fıkra gibi gerçek.  Şimdi kaynaklarımızı nereye israf ettiğimizin en somut göstergesi. Bu işte yakında 6. ayda başımıza gelen bir hadise. Bunun gibi binlercesi bana geliyor. Ben şimdi bunları anlatıyorum. Peki ne yapmak lazım? Şimdi tarihi bir fırsat var önümüzde.

Bizim şu devrede sistemi yeniden yapılandırmamız lazım. Sistemin artık dişi çıktı. Orasını düzelteyim, burasını düzelteyim derken sistem birbirini kilitler hale geldi. Fakat bu sisteme rağmen özel sektörümüz başarı hikayesi yazıyor. Peki ne yapılması lazım? Yapılması gereken şu: Şu anda büyük bir memnuniyetimiz var, Türk iş dünyası adına söylüyorum bunu. Ben 1 ay önce oda ve borsa başkanlarımla bir toplantı yaptım. Sordum, yeni bir anayasa yapılmasını destekliyor musunuz? Yüzde 92 evet diyor, müthiş bir oran. Sistemi yeniden dizayn edebilmek için önce binayı temelden inşa etmeniz lazım. Temel olmadan bina olmaz. Temel de Türkiye’nin inşası yeni bir anayasa” dedi.

 

Yeni anayasayı, toplumsal mutabakatı sağlayarak yapmamız gerektiğini vurgulayan TOBB Başkanı şöyle devam etti: “Siyasi partilerimizle, sivil toplum kuruluşlarımızla, meslek kuruluşlarımızla Türkiye’de herkes bugün yeni bir anayasa istiyor. Bugün Meclisteki siyasi partilerimize bakın, seçim meydanlarında hepsi bu vaadi verdiler. Topluma bakıyoruz, toplum da bu beklenti içinde. Bu toplumun 72 milyonun mutabakat sözleşmesi olacak. Onun için bu anayasada herkesin söyleyeceği söz var. O söyleyeceği sözü dikkate almak durumundayız. Dikkate alıp genel çoğunluğun prensiplerinde uzlaşıyor olmamız lazım. Bu da kesinlikle benim siyasi argümanım şu falan demeden Türkiye’nin geleceğini iyi tasarlamamız lazım. Eğer iyi tasarlayabilirsek Türkiye’nin önü açık.

Bugün kimse Türkiye’yi tutamaz. Bakın 30 sene önce rahmetli Özal’a bu hayal derken, benim düşündüklerimi siz hayal bile edemezsiniz demişti. Onun hayal ettiği, söylediği, icraata koyduklarının hepsini geçtik biz. Müthiş bir başarı var burada. Yani o gün 300 bin turist gelirken 10 milyon turist gelecek dendiği zaman herhalde bu adam hayal görüyor dendi. Bugün 30 milyon turist geliyor Türkiye’ye. Potansiyel var mı? Var. Muğla ilinin 1141 kilometre kıyı şeridi var. İspanya’nın ne kadar biliyor musunuz? 840 kilometre. Yani Muğla ili 1,5 İspanya eder aslında.

Daha fazlasını alabilirsin. Ve bugün kalitemiz de, standartlarımız da, hizmet standartlarımız, otellerimizin kalitesi de müthiş, herkesten de üstteyiz.”


-“Demokrasimizin kalitesini artırıyor olmamız lazım”

Binaya temelden başlamamız lazım diyen Hisarcıklıoğlu, “Yeni bir anayasa noktasında Türkiye uzlaşmış durumda. Önümüzdeki dönemde Parlamentomuzdan beklentimiz; bu yapısal reformun, binanın temelini düzgün olarak kurgulamaları ve bunun inşallah önümüzdeki dönemde hayata geçmesi. Tabi buna bağlı olarak siyasi partiler ve seçim kanunlarında muhakkak halkıyla vekilin arasındaki irtibatı güçlendirecek bir sistem de kuruyor olmamız lazım. Çünkü demokrasinin kalitesi güçlü ekonomiyle bağlantılı. Güçlü ekonomi olmak istiyorsanız demokrasinin kalitesi çok önemli. Halkınızın refah düzeyi çok önemli. Onun için de demokrasimizin kalitesini artırıyor olmamız lazım.

Buna bağlı olarak muhakkak önümüzdeki dönemde kayıt dışı ekonomiyle mücadele çerçevesinde özellikle vergi reformu, istihdam piyasası reformu ve mevzuat reformu buna bağlıdır, bunları yapıyor olmamız lazım. Bir önemli reformumuz, özellikle yargı sisteminin işleyişi çok önemli. Yargı sisteminin hızlı ve adil şekilde çalışması çok önemli. Bugün yargı sistemimize baktığım zaman özellikle ticaret hayatında söylüyorum, karşılıksız çeklerin ancak yüzde 5’i civarındaki bir rakamı yargıya müracaat ediyoruz, tahsis etmiyoruz da, yüzde 95’ini yargıya müracaat etmiyoruz. Çünkü yargıya müracaat ettiğiniz zaman, minimum neticelenmesi 2 sene sonra. Siz bugün alacaklısınız, 2 sene sonra nihayetlenecek. Nasıl nihayet olacağını da bilmiyorsunuz. O zaman buradaki yargı sistemimizin de hızlı ve adil biçimde çalışıyor olması lazım” dedi.

- “Risk almadan  büyüme ve gelişme olamaz”

Bir önemli konunun kamunun işletim sistemi olduğunu ifade eden Hisarcıklıoğlu, kamuoyu yönetim reformunun çok önemli olduğunu söyledi. “Kamu idarecilerinin risk alabilir sistemi ve mevzuatı getiriyor olmamız lazım. Bugün kamu idarecisine risk almamayı öneren bir sistem var. Risk almamayı önerdiği için de bütün aslında meselelerimizin çözüm yeri de kamuda. Problemlerle karşılaştığımız zaman nerede çözeceğiz? Kamuda çözeceğiz. Kamunun işletim sisteminde de kamunun başındakilere diyor ki, risk alma. Kim risk alacak? Risk almadan  büyüme ve gelişme olamaz” diyen TOBB Başkanı şöyle devam etti: “Bugün ticarette, ekonomide başarılı olmak istiyorsanız risk almanız lazım. Bu çerçevede kamunun işletim sistemi çok önemli. Tabi bizim için çok önemli olan bugün nüfusumuzun yüzde 50’si 28 yaş altında. Muhakkak ve muhakkak eğitim reformunu yaparak önümüzdeki dönemdeki gençleri gerçek dünyayı kavrar noktaya getirmemiz lazım. Herkese eşit ve adil yaklaşması lazım. Kaliteyi ve standardı yukarıya, yığınlara değil, tam tersi o yığınların kalitesini, standardını yukarı doğru çıkartmamız lazım. Yıllardır biz İngilizce öğretiriz okullarımızda. Ama bakın bakalım bu kadar İngilizce öğretilmesine rağmen hangi liseden mezun olmuş çocuk İngilizce konuşabiliyor? Konuşamıyorlar. O zaman demek ki vermiş olduğumuz eğitim sisteminde bir yanlışlık var.

Öteki taraftan da bir önemli nokta; Türkiye’nin özellikle atlama tahtası yapabilmesi için, mesleki eğitim reformunu yapıyor olması lazım. Mesleki eğitim, işin ana başlangıçlarından bir tanesi. Çünkü bugün gelişmiş ülkelere baktığımız zaman, mesleki eğitimdeki oran yüzde 70’ler civarında.

Örneğin Almanya. Bizde yüzde 35’ler civarında. Tam yüzde 50 gerisindeyiz, yüzde 100 gerisindeyiz neredeyse”.

 

-“Teşvik sisteminin yeniden dizayn edilmesi lazım”

Önümüzdeki dönemin tasarlanmasında teşvik sisteminin yeniden dizayn edilmesinin önemli olduğunu belirten Hisarcıklıoğlu, “Bu teşvik sisteminde önümüzdeki dönemde Türkiye’nin bir önceliğine alıyor olması lazım. Buradaki en önemli öncelik, özel sektöre de burada düşen vazife, verimliliği artırıcı tedbirler alıyor olmamız lazım. Türkiye bugünkü üretim gücüyle ilave hiçbir şey katmadan verimliliğini, Almanya’nın aynı seviyesine getirirsek, Türkiye 17. büyük ekonomi olur. Onun için elimizde müthiş bir fırsat var, verimlilik çok önemli.

Tabi bu arada önemli olan nedir? Türkiye bugün eskiden tarım ürünleri ihracatçısı ülke iken, sanayi ürünleri ihraç eder noktaya geldi. Şimdi sanayi ürünlerinin kalitesi de çok önemli. Hangi kalitesi, evsafı, yüksek teknolojik ürünü ne kadar satıyorsunuz? Yani ne kadar yüksek katma değerli ürün satıyorsunuz, ne kadar ülkenize daha fazla gelir elde ediyorsunuz?” dedi.

-“ Bugün icat çıkartamayan maalesef yarışta geride kalıyor”

“Kültür olarak biz gençlerimizi yetiştirirken icat çıkarma diye yetiştiriyoruz” diyen Hisarcıklıoğlu şunları kaydetti: “Halbuki devir neye döndü? Bugün icat çıkartamayan maalesef yarışta geride kalıyor. Şimdi çocuklarımızı icat çıkar diye yetiştirmemiz lazım. Üniversitelerimiz bu açıdan çok önemli, sanayilerimiz çok önemli. İcat çıkartanlara bizim destekliyor olmamız lazım. İcat çıkartılamadan zenginleşebilme şansımız yok.

Siz 60 gram cep telefonu alacaksınız, karşılığında 10 ton sac satacaksınız. Bununla rekabet edebilmesi mümkün değil. Peki bu 60 gramlık cep telefonunu yapabilmek için ne kadarlık yatırım lazım? 500 milyon dolar. Peki bu 10 tonluk sacı yapabilmek için ne kadar yatırım lazım, finansman lazım? Minimum 2 milyar dolar. Yani arada yatırımda müthiş fark var. Getirisinde de 500 milyon dolarlık yatırım, 60 gramlık cep telefonu getirisi sacdan daha fazla. O zaman doğru yere, yani yüksek teknolojiye önümüzdeki dönemde odaklanıyor olmamız lazım. Burada da teşvik mekanizmasının kurgulanması buna bağlı olması lazım.”

-“Yeni pazarlara yelken açmamız lazım”

Dünyada yeni pazarların geliştiğini belirten Hisarcıklıoğlu, “Bugün Asya ülkelerindeki orta sınıftaki nüfus 10 yıl önce 500 milyonken, şu anda 2 milyara geldi. Yani bu orta sınıfın 2 milyar nüfusa ulaşması demek. Doğu’muzda, bir Çin 1 milyarın üzerinde nüfus var, Avrupa’dan daha çok harcıyor. Yani bugün Avrupa Birliği nüfusuna eşdeğer 2 tane ülkede yüksek harcama kesimi olan bir grup var. Biz bugüne kadar hep Çin’e bakarken, Çin’den ne alırız diye baktık. Halbuki Çin aslında büyük bir ithalatçı.

Amerika Birleşik Devletleri’nden sonra en büyük ithalatçılardan bir tanesi. Bugün Çin’de orta sınıf yabancı mallar, yabancı ülkenin üretilmiş ürünlerine müthiş bir merak var. BMW arabayı en çok Çin’de görürsünüz. Ama inceleyin, Çin’de üretilmiş o orta sınıf BMW’yi satın alma gücü olmayan insanlar, Çin otomobilini çevirmişler kaportasını BMW’ye, en çok çakma BMW Çin’de.

Bu bir şeyi gösteriyor, yabancı ülke, yani made in Turkey veya made in başka bir ülke ne yazarsa yazsın bu mala merak var. Şimdi bizim bu pazarlara doğru açılıyor olmamız lazım. Hele öyle bir pazar var ki, hiç bugüne kadar olmadığımız, hiç gitmediğimiz Güney Amerika, Orta Amerika. Meksika’ya baktığınız zaman bugün dünyanın 14. büyük ekonomisi. Bizden büyük. 120 milyon nüfus, kişi başına düşen geliri de 14 bin dolardı. 300 milyar dolar da ithalat yapıyor bu ülke ve Amerika da bu ülkeye açık. Biz buraya bir şey satıyor muyuz? Hiçbir şey satmıyoruz, yokuz. Şimdi işte yeni projeksiyonlarımızı, özellikle Latin Amerika ülkelerine, Orta Amerika ülkelerine çevirmeliyiz. Avrupa yaşlı kıta, ekonomisi yaşlandı, artı hareket edemiyor, nüfus da yaşlandı. Şimdi eğer ilk 10 büyük ekonomi içine girmek istiyorsak, o zaman bizim yeni pazarlara kesinlikle yelken açmamız lazım, bunu da başaracağımıza inanıyorum ben” dedi.

-“Genç kızlarımızı ve kadınlarımızı girişimci olmaya heveslendirmemiz lazım”

Nüfusumuzun yüzde 50’sinin kadın olduğunu vurgulayan Hisarcıklıoğlu şunları söyledi: “Kadın nüfusumuz yüzde 50. Fakat girişimcilik sayısına baktığımız zaman toplam girişimciler içinde kadınların oranı yüzde 6’lar civarında. Burada müthiş bir potansiyel var. Onun için önümüzdeki dönemde genç kızlarımızı ve kadınlarımızı girişimci olmaya heveslendirmemiz lazım, onlara rol modelleri çıkartmamız lazım. Odalar Birliği olarak bunu yapıyoruz.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği olarak Kadın Girişimciler Kurulunu kurduk. Daha sonra 81 ilde oda ve borsalarımızın çerçevesinde kadın girişimciler kurulu kurduk. Bakın, heves ve heyecan açısından baktığımız zaman bizim erkeklerden daha hevesliler, daha heyecanlılar. Şimdi bunların önünü açmamız lazım, bunlara destek olmamız lazım.

Bir ikinci potansiyelimiz de; genç girişimcilerimiz. Türkiye’nin nüfusunun yüzde 50’si 28 yaş altında. Gelecek onlarda. Bizim gelecekteki en önemli hem avantajımız, hem dezavantajımız. İyi eğitirsek, iyi yönlendirirsek Türkiye işte hem ilk 10’da, ondan sonra da dünya lideri olacak inşallah. Bu çerçevede gençlerimizin önünü açıp bunları teşvik etmeliyiz girişimci olmaya, kadınlarımızı teşvik etmeliyiz.”

- “Türk Lirası girdisi olanlar, döviz cinsinden borçlarını derhal TL’ye çevirsinler”

Son 9 ayda dolar, euro karşısında Türk Lirası’nın değer kaybının yaklaşık yüzde 29 civarında olduğunu ifade eden TOBB Başkanı, “Bunun ekonomimize artı ve eksileri var. Artıları özellikle ihracata dayalı olan sektörlerimiz açısından ve turizm sektörü açısından. Ama öteki taraftan sanayi ara malı girdisi itibariyle çalışan sanayi sektörlerimizde muhakkak maliyet artışına da bu tekabül edecek. Bu da tabi bir başka açıdan hem enflasyonun yukarıya doğru çıkmasını, hem fiyat artışlarını yukarı doğru getirecek.

Tabi bunun bir yansıması da; Türkiye bugün enerjisinin tamamını neredeyse yurt dışından ithal eder noktaya geldi. 1,40’tan 1,70’e doların gelmesi enerjideki maliyetimizi 12 milyar lira artırdı. Kur artışı, enerji maliyetlerinin artışı bize maliyet olarak sanayi sektörümüze yansıyacak.

Türk özel sektörünün içeride ve dışarıda bankacılık ve reel sektörünün tamamının iç ve dışarıdaki kur bazındaki borcu 255 milyar dolar civarında. Bu 255 milyar dolar aslında kur riski açısından büyük bir rakam. Döviz girdisi olanlar açısından baktığımız zaman bu bir risk unsuru taşımıyor. Ama girdisi TL ise, dövizle de borçlu ise bu bir risk unsuru olabilir. O açıdan Türk sanayisine, Türk özel sektörüne benim tavsiyem kesin ve kesin döviz girdisi olanlar dövizle borçlanabilir, ama Türk Lirası girdisi olanlar kesinlikle döviz cinsinden borçlarını derhal TL’ye çevirsinler ki önümüzde bir risk unsuru olarak taşımasınlar” dedi.

-“Merkez Bankası doğru yapıyor”

Merkez Bankası’nın politikalarının tamamını desteklediklerini vurgulayan Hisarcıklıoğlu şöyle devam etti: “Merkez Bankası’nın başındaki Sayın Başçı şu anda geminin kaptanı, güvertede güven vermektedir. Doğru hareket ediyor. Bakın dünya ekonomileri batarken, siz faizleri artırarak içerideki tüketimi de kısmak için tedbir alırsanız o zaman yılda 700 bin kişiye biz nasıl iş bulacağız? Bugün işsiz olan 3 milyon kişiye nasıl iş bulacağız? Bunun sosyal faturasını kim ödeyecek? Dışarıdan söylemesi kolay, ama dümenin başına geçtiğiniz zaman alınacak kararlar çok önemli. Bu çerçevede Merkez Bankamızın son dönemdeki almış olduğu kararları destekliyoruz. Özellikle bizim 2023 hedeflerine ulaşabilmemiz için de büyümeyi sürdürüyor olmamız lazım.

Her yıl yüzde 7 büyümemiz lazım. Dünyanın ilk 10 büyük ekonomisi olacağım diyorsun. Peki bu nasıl olacak? Faiz artırarak olabilmesi mümkün mü? Mümkün değil.”





Adınız Soyadınız
E-Posta Adresiniz
Kullanıcının E-Posta Adresi
Gönderenin Notu
Mesajınız Gönderilmiştir
İlginiz için teşekkür ederiz
ARAMA