TOBB - Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği

“Yeşil dönüşüm için yapılacak çok iş var. Bunun bilincinde olmamız önemli”


23.05.2022 / Ankara



Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, TEPAV tarafından hazırlanan “Türk Firmaları Yeşil Dönüşüme Ne Kadar Hazır? Sınırda Karbon Düzenlemesi Kapsamındaki Sektörlerin Yeşil Mutabakat’a Hazırlık Görünümleri” başlıklı raporun lansmanının yapıldığı webinara katıldı.​
Hisarcıklıoğlu, açılış konuşmasında, bu raporla birlikte, firmaların yeşil dönüşüm sürecindeki durumunun en net şekilde ortaya konacağına inandığını belirterek, böylece ilgili kamu politikalarının hazırlanmasına en somut ve net katkıyı sağlayacaklarını söyledi.

Geleceği şekillendirecek konuların başında yeşil mutabakat sürecinin geldiğini vurgulayan Hisarcıklıoğlu, TOBB olarak, Oda ve Borsalar ile sektörleri, Avrupa Yeşil Mutabakatı ve yeşil dönüşümün etkilerine hazırladıklarını, kurumsal kapasitelerini geliştirdiklerini ifade etti. 

Hisarcıklıoğlu, en çok etkilenecek sektörlerle, kamuyu bir araya getirdiklerini ve sektörlerin yol haritasını birlikte hazırladıklarını belirterek, “KOBİ’lerin yeşil ve döngüsel ekonomiye geçişi için çalışmalar yürütüyoruz. Böylece Türk iş dünyasının yeşil dönüşümüne öncülük ediyoruz. Karbon ayak izi ve sera gazı doğrulama gibi belgelendirme ihtiyaçlarına yönelik hizmetleri de, yakın zamanda firmalarımıza sunmayı planlıyoruz” dedi.

AB Yeşil Mutabakatının ana hedefinin, 2050 yılına kadar ilk karbon nötr kıta olmak olduğunu anımsatan Hisarcıklıoğlu, “AB ürünleriyle ithal ürünlerin karbon fiyatının eşitlenmesi amaçlanmaktadır. Bu eşitliği sağlamak üzere de, ithal ürünlerin AB pazarına girişte bir tür vergiye tabi olması öngörülmektedir. Bu da üretici, ihracatçı veya tüketici olarak günlük hayattaki pek çok alanı ve yaşam tarzımızı etkileyecektir. Örneğin sınırda karbon düzenlenmesi mekanizması, bu süreçte ülkemizde de en çok dikkat çeken mevzuat arasında yer almaktadır. Zira otomotiv, demir çelik, çimento, gübre ve alüminyum gibi ülkemiz açısından gayet önemli üretim ve ihraç sektörlerini kapsamaktadır. Ayrıca bu kapsamın ileride tekstilden kimyasallara kadar çok geniş bir alana ve alt sektörler de genişlemesi söz konusu” ifadelerini kullandı.

Öte yandan AB’nin artık sadece ürünün güvenli ve yeşil olmasına değil, tüm üretim ve tedarik süreçlerini belirlemeye odaklandığını söyleyen Hisarcıklıoğlu şöyle devam etti: “Pek çok ilaç, katkı maddesi ve pestisitin, tarım ve gıda üretiminde kullanımını yeniden düzenliyor ya da yasaklıyor. Ağaç kesimini ve takibini düzenleyerek, sadece çevrenin korunmasına değil, mobilya başta olmak üzere ağaç ürünlerinin piyasaya giriş kurallarını yeniden belirliyor. Dolayısıyla ticaret açısından da sadece önlemler değil süreç yönetimleri öne çıkıyor. Diğer taraftan, Rusya-Ukrayna savaşı, bir yandan enerji güvenliği meselesini ön plana çıkarırken, diğer taraftan enerji dönüşümünü de hızlandırıyor. AB ülkeleri, Rus kaynaklı enerji hammaddelerine bağımlılığını azaltmayı ve fosil yakıt kaynak ülkelerini çeşitlendirmeyi hedefliyor”.

Tüm bunların Türkiye’nin önemini artırdığını ve yeni fırsatlar çıkardığını vurgulayan TOBB Başkanı, “Zira Akdeniz coğrafyası, yeşil hidrojenin üretiminin ve ticaretinin yapılacağı çok önemli bir havza olma yolunda ilerliyor. Yeşil hidrojen için de, ciddi bir yenilenebilir enerji kapasitesi gerekiyor. Türkiye bölgesinde önemli bir yeşil hidrojen üreticisi ve ihracatçısı olmak için gerekli kapasiteye sahip bulunuyor. Ülkemiz elektrik kurulu gücü kapasitesiyle Avrupa’da 5'nci, elektrik piyasasının büyüklüğüyle Avrupa'da 3'ncü sırada. Kurulu gücümüzün ve toplam elektrik üretimimizin yarısı da yerli ve yenilenebilir kaynaklara dayalı. Avrupa’nın en büyük jeotermal ülkesiyiz. Rüzgâr enerjisi kurulu güç bakımından dünyada 12. sıradayız. Çatı tipi güneş enerjisi panelleri ve enerji verimliliği alanlarında da ciddi adımlar atıyoruz. İşte tüm bunlar, Türkiye ile AB arasında geleneksel olarak ilerleyen enerji işbirliğinin, sadece doğal gaz ve elektrikle sınırlı kalmayıp, önümüzdeki dönemde giderek daha fazla öne çıkacak, hidrojen ve yenilenebilir enerji alanlarına da yayılabileceğini gösteriyor” dedi.

Hisarcıklıoğlu, Türkiye’nin 2053 hedeflerine ulaşmasında Emisyon Ticaret Sistemi’ni nasıl düzenleneceğinin de önemli bir husus ve adil dönüşümün sağlanması açısından çok önemli olduğunu söyleyerek, “Böylelikle hem AB pazarındaki varlığımızı, rekabetimizi daha güçlü bir şekilde sürdürebiliriz. Hem de biz de ithalatta kendi mekanizmamızı kullanarak pazarımızı üçüncü ülkelerin daha düşük karbon standartlı ürün baskısından koruyabiliriz. Bu noktada AB ile ülkemiz arasındaki mevcut entegrasyon ve Gümrük Birliği de öne çıkıyor. AB, dünya ekonomisi ve ticaretindeki yerine bağlı olarak önemli bir kural koyucu. Ülkemizse çeyrek yüzyılı aşkın süredir Gümrük Birliği içinde. Dolayısıyla ülkemizin AB ile halihazırda derin bir entegrasyonu ve ekonomi ve ticaretin pek çok alanında AB ile son derece uyumlu bir yasal çerçevesi var. Bu nedenle yanı başımızda gerçekleşen bu ekonomik dönüşüm Türkiye’yi de doğrudan etkiliyor ve etkileyecek. Ancak bu etkileşimi tehdit olarak algılamak yerine, sadece AB ile değil tüm dünya ile ticari ve ekonomik ilişkilerimizi daha üst aşamaya taşıyacak ve Gümrük Birliği’nde olduğu gibi, üretim alt yapımızı dönüştürecek ve rekabet gücümüzü geliştirecek, yeni bir fırsat olarak görmemiz de mümkün” şeklinde konuştu.

Yeşil dönüşüm için yapılacak çok iş olduğunu belirten Hisarcıklıoğlu, “Bunun bilincinde olmamız önemli. Ancak kapasitemizin, uyum ve adaptasyon kabiliyetimizin de hakkını vermemiz gerek. Tabii bunun tek başına değil işbirliği içinde gerçekleştirilecek bir süreç olduğunu, kapsamından ve gerektirdiği mali kaynaklarından bağımsız olarak, kimseyi arkada bırakmadan, ancak birlikte hareket edilerek gerçekleştirilebileceğini de, AB’ye sürekli hatırlatmamız lazım. Yeşil Mutabakat Avrupa Birliğiyle yıllardır süregelen ortaklık ilişkimizin bir uzantısı ve AB ile pozitif gündemin de en kritik konularından biri. Türkiye'nin özellikle ihracatının sürdürülebilir şekilde devam etmesi için, sanayicilerimizin Yeşil Mutabakat'a uyumu kritik önem arz ediyor. Böylelikle sınırda karbon düzenlemesi başta olmak üzere, bu yeni mevzuatın maliyetlerinden etkilenmeyecek, iklim dostu ürün ve süreçler geliştirerek, gerek AB gerekse dünya pazarında daha güçlü bir şekilde yer almalıyız. Dolayısıyla bu süreçte bir geriye dönüşe görünmüyor. Bu nedenle, bizim de bir yol haritamız bulunmalı” dedi.

Dijital kuralların, hizmetler kadar imalat sanayini de etkileyeceğini belirten Hisarcıklıoğlu şunları kaydetti: “Gümrük Birliği’nin güncellenmesinde hizmetler ve dijital ticaret önemli bir müzakere alanı olacak. Bu çerçevede özel sektörümüzün dijital dönüşümün yanı sıra dijitalleşmeye ilişkin AB düzenlemelerini yakından takip etmesi önemli. Dijital Pusulanın ülkemizi doğrudan etkileyecek, önemli küresel sonuçları olacaktır. İşletmelerin dijital dönüşümü, yapay zekânın kullanılması ve kamu hizmetlerinin dijitalleşmesi için önemli yatırımlar yapılacaktır. Özellikle gençlerin dijital donanımlarının geliştirilmesi gerekecektir. Özetle geleceğe hazırlıklı olur ve doğru planlama yaparsak, tüm bu süreçlerin kazananları arasında yer alırız. TEPAV’ın hazırladığı ve bugün açıklanacak raporun da, hem özel sektöre ve hem de kamu idaresine ışık tutacağını ve yol haritası hazırlanırken referans bir kaynak olacağına inanıyorum”

Açılış konuşmasının ardından raporun sonuçları, TEPAV Kurucu Direktörü Güven Sak tarafından açıklandı. Ardından temel bulgular ve Türk firmalarının yeşil dönüşüm için atması gereken adımlar, Dünya Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ’ın moderatörlüğünde, İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) Genel Sekreteri Çiğdem Nas ve GazDay Genel Müdürü Mehmet Doğan’ın da yer aldığı panelde ele alındı. 





Adınız Soyadınız
E-Posta Adresiniz
Kullanıcının E-Posta Adresi
Gönderenin Notu
Mesajınız Gönderilmiştir
İlginiz için teşekkür ederiz
ARAMA