TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, dünya ekonomisinin 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana en büyük duraklama dönemine girdiği bir zamanda olduklarını söyledi. Böyle bir dönemde Türkiye ekonomisinin, son 1 yılda gözle görülür bir toparlanma eğiliminde olduğunu belirten Hisarcıklıoğlu, ekonomik aktivitenin, ülke grupları bazında farklılaştığını, gelişmiş ülkelerde zayıf, Türkiye'nin de aralarında bulunduğu ve Asya'nın başı çektiği birçok gelişmekte olan ülkede ise güçlü bir ekonomik canlanma görüldüğünü anlattı.
2009'da binde 6 daralan dünya ekonomisinin, 2010 yılında yüzde 5, 2011'de ise yüzde 4 civarında büyüyeceğinin tahmin edildiğini söyleyen Hisarcıklıoğlu, 2010 yılında ülke grupları bazında, gelişmekte olan Asya ülkelerinde yüzde 9, Latin Amerika ülkelerinde yüzde 6, Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinde yüzde 4'lük bir büyüme öngörüldüğünü, Türkiye için 2010 yılı büyüme beklentisinin yüzde 7 ile 8 arasında bulunduğunu anımsattı. Türkiye'nin bu açıdan doğu Asya dışındaki tüm ülke gruplarından daha iyi performans gösterdiğini kaydeden Hisarcıklıoğlu, Türkiye'nin bu yılın 3. çeyreği itibariyle, kriz öncesi milli gelir düzeyinin yaklaşık yüzde 2 üzerinde olduğunu söyledi. Hisarcıklıoğulu şunları kaydetti:
-''5 yılda 1 milyon kişi iş sahibi olacak”
''Türkiye, 2010'un üçüncü çeyreği itibariyle kriz öncesi üretim düzeyini yakalayabilen 16 ülkeden biridir ve bu ülkeler arasında 12. sıradadır. Küresel krizin bir diğer göstergesi istihdam seviyesidir. ILO'ya göre kriz döneminde yaklaşık 34 milyon kişi işsiz kalmıştır. Böyle bir dönemde Türk özel sektörünün yani TOBB üyelerinin sadece kayıtlı istihdamı, eylül ayı itibariyle son 1 yılda 983 bin kişi artmıştır.
İstihdamı daha da artırmak üzere, mesleki eğitimi geliştirmeye yönelik önemli bir çalışma daha başlattık. Çalışma Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı ile birlikte yürüttüğümüz ve Türkiye'nin bugüne kadar ki en büyük meslek eğitimi projesi olan Beceri 2010 projesi çalışmaları tüm hızıyla ilerliyor. Bu yeni yapılanma çerçevesinde her yıl yaklaşık 200 bin kişiye iş piyasasının ihtiyaç duyduğu nitelikler kazandıracağız. Böylece önümüzdeki 5 yılda ekonominin ihtiyaçlarına göre eğitilecek 1 milyon kişi daha iş sahibi olacaktır.''
-Cari açık sorunu
2010 yılında toparlanmanın itici gücünün iç tüketim olduğunu, iç tüketimdeki hızlı toparlanmanın, ithalat talebini de hızla artırdığını belirten Hisarcıklıoğlu, Avrupa Birliği ülkelerinde devam eden krizin, Türkiye'nin ihracatını istedikleri düzeylere çıkarmalarını engellediğini anlattı. Bunun da Türkiye'nin da cari açığını hızla artırdığını belirten Hisarcıklıoğlu, cari açığı finanse etmekte şimdilik sorun yaşamadıklarını kaydetti.
Hisarcıklıoğlu, ''Ancak uzun vadeli fon girişinin sınırlı olması önemli bir risktir. Kısa vadeli fon girişleriyle cari açığın ne kadar sürdürülebilir olduğu önemli bir soru işareti olarak durmaktadır. Ekonomideki büyüme performansının devamı için yeni önlemler almamız şarttır. Bu da orta vadeli bir perspektifle, reform gündemini hayata geçirmekle mümkündür'' diye konuştu.
Türk Ticaret Kanunu ve Borçlar Kanunu ile ilgili gelişmelerin bu anlamda son derece önemli olduğuna işaret eden Hisarcıklıoğlu, TOBB olarak bu süreçte önemli bir rol oynadıklarını sorunu iktidar ve muhalefetle istişare ederek uzlaşmayı sağladıklarını söyledi. KOSGEB'in ve diğer kurumların yenilikçilik desteklerinin, geleceği inşa etmelerini sağladığını belirten Hisarcıklıoğlu, bu tür başarılı örneklerin çoğalmasını arzu ettiklerini kaydetti.
Perakende yasasından yeni teşvik tasarımına kadar bir dizi reformun kendilerini beklediğini ifade eden Hisarcıklıoğlu, ''Bu adımlar önemlidir. Zira özel sektör yatırımları kriz öncesi seviyeyi henüz yakalayamamıştır ve yüzde 15 altındadır. Ekonomideki reformları yeniden gündemin ilk sırasına çıkarttığımız ölçüde, önümüzdeki yıllarda yüksek büyüme ivmesini devam ettirebileceğiz'' dedi.
-Konsey Başkanı Ensarioğlu
TOBB Ticaret ve Sanayi Odaları (TSO) Konsey Başkanı Galip Ensarioğlu da konuşmasında vergi, eğitim, yargı ve kamu yönetimi reformlarının firmaların sağlıklı büyümelerine elverişli hale getirecek şekilde tasarlamak gerektiğini belirterek, bununla son dönemde toparlanma eğilimi içinde olan özel sektör yatırımlarının yeni bir ivme kazanacağını kaydetti.
Öte yandan yıl sonunda bitecek teşvik sisteminin yerini nasıl bir düzenlemenin alacağının halen belirsizliğini koruduğunu belirten Ensarioğlu, ''Yeni teşvik sistemini bir sabah basından öğrenme ihtimali, iş dünyamızı tedirgin etmektedir'' dedi. Yeni Teşvik sisteminin iş dünyasıyla müzakere edilerek hazırlanmasının son derece önemli olduğunu belirten Ensarioğlu, böylece uygulamada yaşanması kuvvetle muhtemel çeşitli tasarım hatalarının öne geçilebileceğini kaydetti.
-Bakan Ergün: “Sanayi Strateji Belgesi YPK’da imzalandı”
TOBB Ticaret ve Sanayi Odaları Konsey toplantısının açılışında konuşma yapan Sanayi ve Ticaret Bakanı Ergün ise, strateji belgesi konusuna değinerek, ''Hem yapısal sorunlarımıza çözüm üretecek, hem de mevcut iyi yönlerimizin ve fırsatlarımızın rekabet gücümüze daha iyi yansımasını sağlayacaktır'' dedi.
Türkiye'nin yıllardır ihtiyaç duyduğu Sanayi Strateji Belgesi'nin Yüksek Planlama Kurulu'nda (YPK) imzalandığını ve 2011-2014 yıllarında uygulanacak 72 eylemi içeren belgeyi kısa bir süre içinde kamuoyu ile paylaşacaklarını belirten Ergün, ''ocak ayının ilk haftası sizlerle, iş dünyamızla, sivil toplum örgütlerimizle birlikte bu belgeyi kamuoyuna açıklayacağız'' dedi.
Bakan Ergün, 2010 yılının başında, bu yılın çok önemli bir toparlanma yılı olacağını, girişimcilerin yeni yatırımlara ağırlık vermeleri gerektiğini ifade ettiklerini belirterek, gerçekten de 2010 yılında önemli başarılara tanıklık ettiklerini ve Türkiye ekonomisinin dinamiklerinin ne kadar güçlü olduğunu gördüklerini kaydetti.
''Türkiye ekonomisi adeta stres testinden geçmiş oldu'' diyen Ergün, hangi dinamiklerinin güçlü, hangi dinamiklerinin güçlü olmadığının test edildiğini, küresel krizin kendilerine bir bakıma ekonomide hayata geçirdikleri reformların ve kriz dönemi almış oldukları tedbirlerin doğruluğunu test etme fırsatı da sunduğunu kaydetti. Ergün, önceleri en küçük bir rüzgar esintisinden etkilenen ekonominin, küresel kriz gibi büyük bir fırtınanın ortasında dahi sapasağlam ayakta kalmayı ve kalıcı bir hasar almadan krizden çıkmayı başardığını söyledi.
-Seçim ekonomisi tartışmaları
2011'in Türkiye için önemli bir yıl olacağını, çünkü genel seçimlerin yapılacağını belirten Ergün, her seçim öncesinde, sık sık seçim ekonomisi uygulanıp uygulanmayacağının tartışıldığını kaydetti. Son 8 yılda, mali disiplini sağlamak için büyük zorluklar yaşadıklarını, hem vatandaşların hem de özel sektörün önemli fedakarlıklar yaptığını belirten Ergün , ''Şunu açıkça söylemek istiyorum. Bu kadar zor kazandığımız bir başarıyı, birkaç ay içinde heba etmeye, kaybetmeye hiç niyetimiz yok. İpin ucunu bir kere kaçırdığımızda, o ucu bir kere daha yakalamanın ne kadar zor olduğunu biliyoruz'' dedi.
-Kredi notu
Seçim sonrası dönemde, Türkiye'nin kredi notunun ''yatırım yapılabilir'' seviyeye çıkacağına inandığını belirten Ergün, ''Aslına bakarsanız, Türkiye'nin bu seviyeye zaten çıkmış olması gerekirdi. Türkiye, uluslararası alanda ekonomik bazı değerlendirme kuruluşları tarafından haksızlığa uğradı. Türkiye'den kötü durumda olan ülkelerin notunu yükseltilip, Türkiye'nin performansı yüksek olduğu halde bu imkan Türkiye'ye verilmedi...Türkiye'ye yatırımcıların gelmesinin adeta önü alınmış, engellenmiş oldu. Sonra ne oldu... Bu not veren kuruluşların kendisine not verme ihtiyacı hasıl oldu...Onlara not verecek adam bulunamıyor...'' diye konuştu.
Bugün bazı gelişmiş ülkelerde hala krizin etkileri devam ederken, ağır tedbirler alınarak krizin yaraları sarılmaya çalışılırken, kendilerinin vatandaşın ve reel sektörün omuzlarına yeni bir yük yüklemediklerini ifade eden Ergün, bazı Avrupa ülkelerinde emekliliklerin ertelendiğini, maaşlarda kesintiler yapıldığını ve maaşların dondurulduğunu, işten çıkarmalar yaşandığını, hatta üniversite harçlarının 2-3 kat arttırıldığını kaydetti. Ancak Türkiye'de böyle olumsuz tablolarla karşılaşılmadığını ifade eden Ergün, Avrupa ekonomisinin çok cüzi bir büyüme kaydederken, Türkiye'nin bu yılın ilk üç çeyreğinde yüzde 8,9 gibi bir büyüme oranı yakaladığını, böylece sadece bölgesinin değil dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden biri haline geldiğini söyledi.
-Türkiye güneş doğmadan yola çıktı''
Türkiye'nin küresel krizin ardından henüz güneş doğmadan yola çıktığını ve bu konumuyla da kendisini birçok dünya ülkesinden ayırdığını belirten Ergün, geçmişte tünelin ucunda görünen ışıkla ilgili bazı tartışmalar yaşandığını, bu tartışmaların ise ''Tünelin ucundaki güneş ışığı mı, yoksa üzerimize gelen trenin ışığı mı'' şeklinde olduğunu hatırlattı. Kendilerinin söz konusu ışığın güneş ışığı olduğunu o zaman da söylediklerini anlatan Ergün, ''Far ışığı ile güneş ışığı arasında epey fark var. İyi bir göz bunun far ışığı mı yoksa güneş ışığı mı olduğunu fark edebilir. 2009'un başında bunun bir güneş ışığı olduğu görünüyordu'' dedi.
-''Krizden en az hasarla çıktık diye sevinecek değiliz''
Sözlerini ''Ancak krizden en az hasarla çıktık diye sevinecek değiliz'' diye sürdüren Ergün, zira hedeflerinin sadece kriz öncesindeki rakamları yakalamak da olmadığını söyledi. Ergün, ekonomi, demokrasi, hukuk ve sosyal alanlardaki yerimizi daha ileriye taşımak, bu ülkeyi dünyada hak ettiği seviyelere taşımak zorunda olduklarını bildirdi.
Bir ülkede sanayi ve ticaretin gelişmesi için güven ve istikrarın şart olduğunu ancak bu şartında yeterli olmadığını ifade eden Ergün, kamu olarak, özel sektörün önündeki her türlü engelleri kaldırarak rekabetçi bir yapıya kavuşması ve böylece özel sektörün daha fazla yatırım yapması, daha kaliteli üretmesi, daha çok ihracat yapması ve daha çok istihdam oluşturması gibi yeter şartları da sağlamaları gerektiğini vurguladı.