

TÜRKİYE İKLİMLENDİRME SANAYİ SEKTÖR RAPORU
2015
301
zaman zaman geç kalan bu okulların eksikleri sektördeki firma ve STK’ların verdikleri
eğitimler ile kapatılmaya çalışılmaktadır. Bu kapsamda sektörün STK’ları üyelerinin
ihtiyaç duyduğu konularda teknik eğitimler düzenlemektedirler. Ayrıca, sektörün bazı
önde gelen şirketleri, diğer firma çalışanlarının katılabileceği teknik eğitimler
düzenlemektedirler.
Türkiye’deki işgücünün diğer bir avantajı, özellikle Türkiye’nin hitap ettiği zor
pazarlara uyum gösterebilme kabiliyetidir. Orta Asya, Kafkaslar, Ortadoğu gibi hızlı
gelişen pazarlarda Türk işgücü kolay uyum sağlamaktadır.
Teknoloji(+/-):
Üretilen ürünlerin teknoloji seviyesi yüksek olmakla birlikte en üst seviyede değildir.
Ürünlerin büyük bir kısmı henüz argeye dayalı geliştirilmemektedir. Kalifiye
mühendislik işgücü maliyetinin, üretimde yüksek teknoloji kullanan ülkelere göre
daha avantajlı olması, Türkiye’de üretim yapan firmaların bu avantajı kullanmalarını
sağlamaktadır.
Ürünlerde kullanılan teknoloji seviyesinin en üst seviyede olmaması ise ARGE’ye
dayalı ürün teknolojisi geliştirebilme imkanlarının henüz gelişmiş olmaması ile
ilgilidir. Sektörün ARGE’ye verdiği önem artmakla birlikte henüz küresel oyunculara
göre geride olduğumuz bir gerçektir.
Hammadde/Yarımamül(+/-):
İklimlendirme sektörünün yarımamül üretimlerinin bir kısmı Türkiye’de üretilmekle
birlikte, ciddi bir kısmı ithal edilmektedir. Şekil 135’de görüldüğü üzere,
iklimlendirme sektöründeki firmalarla gerçekleştirilen ankette katılımcıların % 62’si
girdilerinin % 30’dan fazlasının ithal olduğunu ifade etmişlerdir. Özellikle
uzakdoğudan yapılan ithalat, sektörün tedarik zincirinin kümelenmeler şeklinde
gelişmesini engellemektedir. Bu durum, sektörün net döviz sağlayıcı bir sektör
olabilmesinin önündeki en önemli engel olarak görülmektedir. Ayrıca ithal girdilerin
yüksek oranda olması, yurtiçi üretimde inovasyon yapabilme yeteneğini azaltıcı bir
etkendir.