TOBB - Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği

Yüksek teknolojiye geçiş için özel ekonomik bölgelere ihtiyacımız var


09.12.2011 / Gaziantep



Gaziantep’de düzenlenen 2023’e Doğru Özel Ekonomi Bölgeleri Çalıştayı’nda konuşan TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, “Sadece rakamsal anlamda ekonominin büyümesi ile yetinemeyiz. Orta teknolojiden yüksek teknolojiye geçişi de sağlamalıyız. İşte bu noktada yeni bir özel ekonomik bölge anlayışına ihtiyaç var” ifadesini kullandı.​ ​

 

 
Özel Ekonomik Bölgeler konusunun tartışıldığı 2023’e Doğru Özel Ekonomi Bölgeleri Çalıştayı’nda TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu’nun yanı sıra Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, Gaziantep Sanayi Odası Başkanı Adil Konukoğlu, Gaziantep Ticaret Odası Başkanı Mehmet Arslan ile milletvekilleri Hüseyin Çelik ve Nejat Koçer de yer aldı.
 
TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu açılışta yaptığı konuşmada özel ekonomik bölgelerin aslında oldukça genel bir kavram olduğunu belirterek, “Benim anlayışıma göre, hem serbest bölgeleri, hem organize sanayi bölgelerini, hem teknoloji bölgelerini hem de lojistik merkezlerini kapsıyor. Bu merkezlerin tamamının ayrı ayrı ülkemiz ekonomisine büyük katkıları oldu, hala da oluyor. Hepsinin de ayrı ayrı sorunları var. Ortak nokta ise şu: Dünyanın ilk 10 ekonomisinden biri olmak için hepsi çok önemli birer araçtır. Eğer bu hedefe ulaşmak istiyorsak bugün elimizdeki tüm araçlara bu gözle yeniden bakmalıyız.” ifadesini kullandı.
 
2023’de ülkemizde olması gereken sanayi altyapısını, kurumsal altyapıyı mutlaka bu bölgelerde oluşturmak gerektiğinin altını çizen Hisarcıklıoğlu, 2023 yılı için konulan hedeflerden söz ederek şöyle konuştu: “Milli bir hedefimiz var. 12 yıl içinde 2 trilyon doları aşan bir ekonomi olup, dünyanın en büyük 10 ekonomisi içinde yer almak istiyoruz. Kolay bir hedef değil zira son yıllarda ortaya konan olumlu makro ekonomik gelişmelere rağmen, hala yatırım ortamını iyileştirmek zorundayız. Benzer şekilde sanayimizin ve ihracatımızın ağırlığı orta teknolojiye dayalı durumda. Şu anda en büyük 20 ekonomi arasındayız ama ileri teknolojik üretimde ilk 20 arasına giremiyoruz.”
 
-“İleri teknolojiye ihtiyaç var”
 
İleri teknoloji ürünlerinin toplam ihracatımızdaki payının yüzde 5’i geçmediğini anlatan TOBB Başkanı, sadece rakamsal anlamda ekonominin büyümesi ile yetinilemeyeceğini, orta teknolojiden yüksek teknolojiye geçişin de sağlanması gerektiğini vurguladı.
 
Hisarcıklıoğlu şunları söyledi: “İşte bu noktada yeni bir özel ekonomik bölge anlayışına ihtiyaç var. Türk sanayisinin değer zincirinde bir üst aşamaya sıçramasını sağlayacak yapılanmayı kurmalıyız. Bu yeni bölge kavramı, hem serbest bölgelerin, hem OSB’lerin hem de teknoparkarın bir karışımı olmak durumunda. Yapılması gereken serbest bölgelerin kapsamını teknolojiye odaklı katma değer üretimine ve döviz kazandırıcı faaliyetlere yöneltmek, bu arada bölgesel lojistik merkezler oluşturarak küresel ekonomiye entegrasyon sağlayacak modelleri hayata geçirmektir.”
 
-Özel ekonomik bölgeler üretim şehirleri olarak tasarlanmalı
 
Özel ekonomik bölgelerin mutlaka yüksek donanımlı üretim merkezleri, hatta üretim şehirleri olarak tasarlanması gerektiğini belirten Hisarcıklıoğlu, havayolu bağlantısı, demiryolu bağlantısı olan, konutları, ofisleri inşa edilmiş, nitelikli üretimi gerçekleştirebilen teknokentler kurmak gerektiği üzerinde durdu. Hisarcıklıoğlu, üniversiteler, meslek okulları, liseler hatta anaokullarının da bu ekonomik bölgelerin unsurları olması gerektiğini söyledi.
 
TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu şöyle konuştu: “Ayrıca bu özel ekonomik bölgeler sağlık turizmi, internet ve yazılım, lojistik, eğitim gibi hizmet sektörlerini içermeli. İşte Dubai medya şehri bunun bir örneğidir. Dünyanın doğusunda, Çin’de, Kore’de çok sayıda bu bölgelerden kuruluyor. Biz de kesinlikle geri kalmamalıyız.

 

 
Çin ve Singapur tarafından ortaklaşa geliştirilen Suzhou Sanayi Bölgesi, Güney Kore'de geliştirilen Incheon Sanayi Bölgesi bu yeni model için bazı örnekler. Bu örnekleri detaylı bir şekilde incelemek gerekir. 
 

 

1980'lerde İngiltere'de geliştirilen sistemden ilham alan bu bölgeler, bizdeki en büyük OSB'nin en az 10 katı büyüklüğünde bir coğrafi alana yayılıyor. Hepsi birer yaşam, üretim, eğitim, teknoloji ve lojistik merkezi olarak tasarlanmışlar. Bu bölgelerin yönetişimi de çok önemli. Hatta sağlanan hizmetlerden bile daha önemli. Dünyadaki başarılı örneklerin ortak noktası yönetişim modellerinin bir hayli gelişmiş olması; bölge yönetimi özel sektör tarafından yapılırken, bir kamu idaresi de etkin biçimde denetimi sağlıyor, fren-denge mekanizmaları işliyor.

 

Bizdeki yapıda ise izin verenlerle izin alanlar aynı kişilerden oluşabiliyor. Bu gibi temel hataları da düzeltecek yapıyı oluşturmalıyız.”

 

 -Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan

Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ise konuşmasında, ''Teşvik sisteminde yapılacak olan değişiklikle yatırımcının yatırımı yaptıktan sonra kendisine karın dönüşmesini bekleyip kardan sonra kendisine iadenin yapılacağı bir sistem değil, bunu ilk defa burada söylüyorum, yatırım esnasında gerekli destekleri alabileceği bir teşvik modeli üzerinde çalışıyoruz'' dedi.
Çağlayan, bir taraftan Avrupa'daki ekonomik krizin Türkiye'ye getirdiği tesirleri bir taraftan Arap coğrafyasında başlayan Arap Baharından etkileşiminin yaşadığımız bir dönemle karşı karşıya olunduğunu, Türk girişimcisinin ise bu konudaki cesaret, akıl ve çalışma isteğini gösteren bir yapı bulunduğunu söyledi.

Türkiye'nin ihracatının yüzde 57'sini iki yıl öncesine kadar AB ülkelerine yaptığını, bugün ise AB'ne olan ihracatımızın yüzde 47'ye düştüğüne işaret eden Çağlayan, şöyle dedi:

''Avrupa'da yüzde 10'luk pazar kaybı var gibi gözüküyor. Ama şükürler olsun Avrupa'daki ihracatından yüzde 10'luk pazarı azalan Türkiye'nin toplam dünya ihracatındaki yeri ve Türkiye ihracatı yüzde 20'den fazla arttı. Neye rağmen- Avrupa'nın şu anda yaşadığı krize rağmen. Neye rağmen- Dış ticaret fazlası vermiş olduğumuz Suriye, Libya, Mısır, Tunus gibi ülkelerde yaşanan sıkıntıya rağmen. Neye rağmen- Dünyada büyük bir ekonomik bunalımın devam ettiği bir dönemde Türkiye ihracatının yüzde 20 artması ve bugün itibariyle son 12 aylık ihracatımızın 134 milyar dolar olması işte Türkiye'nin bu konudaki en büyük gücüdür diye düşünüyoruz. Hepimize hayırlı uğurlu olsun 134 milyar dolarlık ihracatımız. Çünkü Türkiye 88 yıllık Cumhuriyet tarihinde yeni bir rakamla tanıştı. Bu bizim tarihimizde ilk defa oluyor. Ve 134 milyar dolarlık ihracatı inşallah bu yıl sonuna kadar 135 milyar dolara çıkartacağımızı ümit ediyorum.''


Türkiye'nin bankacılık sisteminin dünya bankacılık sisteminden iki kat daha önemli değerlere sahip olduğunu ifade eden Bakan Çağlayan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Düne kadar Türkiye hasta diyenler şu anda yatağa düşmüş durumdalar. Allah onlara acil şifalar versin. Türkiye böylesine bir küresel krizden hükümeti ile ekonomik koordinasyon kurulundaki çalışmaları ile işadamları ile ihracatçısıyla beraber başardı. Biz diyoruz ki, bu yetmez, daha ileriye gitmemiz gerekiyor. Türkiye şimdi bir rol model olmuştur. Türkiye ekonomisinin bu başarısı birçok ülke tarafından parmakla gösteriliyor. Nedir sorunumuz- Her güzelin bir kusuru var, ne yapalım. Böylesine güzel Türkiyemizin de bir kusuru cari açık meselesidir. Evelallah onun da belini kıracağız. Bunu yapabilecek zekaya ve yapıya sahibiz. Artık bunu sadece söylemde bırakmıyoruz. Bunu söylerken geçen yıl başlatmış olduğumuz ihracata dönük üretim stratejisi ve girdi tedarik stratejisi ile bunun yol haritasını çıkardık.''

-''Kesenin ağzını açıyoruz''- 
    
Türkiye'nin geçen yılki ithalatının 185,5 milyar dolar ve ihracatının 114 milyar dolar, dış ticaret açığının 71,5 milyar dolar olduğunu anımsatan Bakan Çağlayan, dış ticaret açığının 38,5 milyar dolarının enerjiden ve 33 milyar dolarlık bölümünün mal ticaretinden kaynaklandığını anlattı.


Girdi tedarik strateji ile 6 sektörü masaya yatırdıklarını ifade eden Zafer Çağlayan, ''Bu 6 sektör geçen yılki toplam 145 milyar dolarlık toplam mal ithalatının 103 milyar dolarını yaptığımız sektör. Ve yine 73 milyar dolar ihracat yaptığımız sektör bu 6 sektör. Arada 30 milyar dolarlık 6sektörde dış ticaret açığı var. Demir çelik, otomotiv, makine, tekstil, kimya, tarım ve gıda sektörleri. Tek tek kılcal damarlarına kadar girdik. Sektörlerin tamamını masaya yatırdık ve şimdi teşvik sistemimizi buna göre kurguluyoruz'' dedi.


Teşvik sisteminin doğru model üzerine oturtulması ve teşvik sisteminin getirdiği faydaların önemli olduğunu vurgulayan Çağlayan, şöyle dedi:

''Bugün teşvik çalışmalarında Türkiye'nin dış ticaret açığı veren sektörleri direk hedef alıyoruz. Bu 6 sektör ve bileşenleri başta olmak üzere 'özel stratejik yatırımlar' başlığı altında dördüncü bir teşvik unsurunu ekliyoruz. Bölgesel, genel teşvik ve diğer taraftan büyük projeler bazlı teşviklerin yanına bu yıl artık dördüncü, stratejik yatırımları koyuyoruz. Yani Türkiye'nin dış ticaret açığı vermiş olduğu sektörlerin ülkemize gelmesi için kesenin ağzını açıyoruz, açmak zorundayız. Bu konuda Türkiye'nin gerek ulusal gerekse uluslararası yatırımcıya ihtiyacı var. Ve bu konuda özel bölgelerin özel bir tanımı ve yeri olacak. Özel bölgeler, normal teşviklerden biraz daha üstünde puanlarla desteklenecek.''

-Üzerinde çalışılan teşvik modeli


Bu bölgelerle beraber teşvik sisteminde yapılacak olan değişiklikle yatırımcının en iyi şekilde yatırım yapabileceği, yatırımcının yatırımı yaptıktan sonra kendisine karın dönüşmesini bekleyip kardan sonra kendisine iadenin yapılacağı bir sistem değil, yatırım esnasında gerekli destekleri alabileceği bir teşvik modeli üzerinde çalıştıklarını belirten Çağlayan, ''Eğer bunları yaparsak inanın ki Türkiye çok ciddi bir sıçrama gösterecek, büyük bir atlım yapacak'' dedi.

Bunu yaparken 81 ilin tek tek dış ticaret potansiyellerini araştırdıklarını, her birinin yol haritasını çıkardıklarını belirten Çağlayan, ''Her bir ilde 1.273 sektörü tahlil ettik. 73 ülkeyi tek tek tahlil ettik'' dedi.
''Artık elimizde A var, B var, C var. Bir malı satmak için didişmeyeceğiz, bununla zaman kaybetmeyeceğiz'' diyen Çağlayan, müşterinin talebine uygun arz yapılacağını ifade etti.

 

- Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin ise konuşmasında, ''Akan su zaten nasıl akacağını biliyor, bize düşen önündeki bentleri kaldırmak, taşları kaldırmak, tümsekleri yok edip çukurları doldurmak'' dedi.

Bakan Şahin, 2023'e Doğru Özel Ekonomi Bölgeleri Çalıştayı'nda, ''Kaynak Türkiye'' diye çıktıkları hizmet etme yolunda, güvendikleri tek şeyin Türkiye'nin, kaynağı, iş potansiyeli, iş gücü potansiyeli, enerjisi ve aklı olduğunu anlattı.

Gelinen noktada o gün yola çıkarken güvendikleri değerlerin ne kadar önemli olduğunu gördüklerini, krizleri fırsata çevirebilme imkanını ve güven olduğu zaman nelerin başarılabileceğinin gördüklerini belirten Şahin, ''Çünkü yaşadığımız bir gerçek vardı. Ekonomik olarak yaşanan kriz, siyasi krizi körüklüyordu, siyasi kriz ekonomik krizi körüklüyordu. İkisi birleştiği zaman ülkem küçülüyordu, ülkemin insanının ekmeği küçülüyordu, öz güveni küçülüyordu ve yurt dışına giderken başımızı eğerek anlımızı kapatarak çıkıyorduk'' diye konuştu.

Şimdi bu potansiyeli harekete geçirdiklerini, herkesin birbirine güvendiği zaman dünyada kriz varken bunu fırsata çevirme cesaretini ve vizyonunu ortaya koyduklarını dile getiren Bakan Şahin, ''Yapısal değişimleri yapmamız lazım dedik, ülkenin bankacılık sektörünü düzeltmemiz lazım dedik, sosyal güvenlik reformunu, sağlık reformunu yapmamız lazım dedik. TOBB başkanının sürekli söylediği, kamu maliyesi, kamu net borç stokunu düşürmemiz lazım dedik'' dedi.
Şahin, TBMM'deki bütçe görüşmelerini anımsatarak, ''İftiharla, onurla kamu net borç stokunu yüzde 40'lar gibi dünyaya örnek olan bir değere getirdiklerini'' belirterek, aynı rakamların avro bölgesinin yüzde 80'lerde, Amerika'da yüzde 90, yüzde 100'lerde olduğunu ifade etti.

-''Paradan para kazanmak kolay''- 
    
Şahin, özel bölge kavramının çok önemli olduğunu, kendisinin de üretimin içinden geldiğini, üretimin ne olduğunu, üretip satmanın ne kadar zor olduğunu, geri dönüşümünün, büyümenin ne kadar zor olduğunu, alınteri, emek ve cesaret istediğini bildiğini dile getiren Şahin, ''Paradan para kazanmak kolay ama alınteriyle, milletin ekmeğini büyütmek için çıktığın yolculuk her zaman zordur, her zaman çukuru vardır, tümsekleri vardır, engelleri vardır. O yüzden yüreğinizde sevdanız varsa sanayicilik yapabilirsiniz, üretime katkıda bulunabilirsiniz, zoru tercih edebilirsiniz'' diye konuştu.


Serbest bölgelerin cazibesinin korunması konusunda Maliye Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı ile görüşüp bir takım lokal yapılan yanlışların geneli kapsamaması için daha az zararla buradan çıkmanın gayreti içinde bulunduklarını anlatan Fatma Şahin, ''Ama o günün şartlarında, o günün yönetimine bakıldığı zaman bunların özellikle lokal yapılan kara deliklerin kapatılmasında bir takım tedbirlerin alınması iradesiydi ve buna rağmen bakın sırf Gaziantep'te yüzde 100 istihdamın arttığı bir serbest bölge var ve yüzde 20 büyüyebilen bir serbest bölge var'' dedi.

 

-TOBB Serbest Bölgeler Meclisi Başkanı  Mehmet Özmen

 Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Türkiye Serbest Bölgeler Meclis Başkanı Mehmet Özmen de''2023'e Doğru Özel Ekonomi Bölgeleri Çalıştayı''ndaki konuşmasında ''Türkiye masası şeflerinin bile adını ezberlediğimiz IMF'nin, bugün başkanının kim olduğu bilmediğimiz bu güzel günleri yaşıyoruz'' ifadesini kullandı.

Özmen, Ekonomi Bakanlığı ve TOBB işbirliğiyle Gaziantep'te düzenlenen ''2023'e Doğru Özel Ekonomi Bölgeleri Çalıştayı''nda, çalıştay ile geleceğini yeniden şekillendirmeye çalışacakları serbest bölgelerin, çok iyi amaçlarla kurulduğunu ve başarılı olduğunu söyledi.

2004'te serbest bölgeleri yanlış tanıyan bürokrasinin, IMF'nin de baskılarıyla yapılan mevzuat değişikliğine kadar serbest bölgelerin ülke ekonomisinde azımsanmayacak bir güç ve model olmayı başardığını ifade eden Özmen, şöyle konuştu:

''Ancak 2004 yılındaki 5084 sayılı yasa değişikliğiyle serbest bölgeler adeta kurban verilmiş, varlık nedenleri sorgulanır noktaya getirilmiştir. Geride bıraktığımız zaman içerisinde, serbest bölgelerin düşen trendinde kaybeden sadece serbest bölgeler değil Türkiye olmuştur. Geçen zaman zarfında bu konuları ilgili bakanlıklarla sürekli istişare ettik, çözümler aradık. Aylardır devam eden çalışmalar sonrasında bu çalıştayla arayışlarımızı belli bir noktaya odaklamış olacağız. Bugün yapılacak olan çalıştayı serbest bölgeler için bir fırsat olarak değerlendirmemiz gerekiyor.

Aslında yeni şeyler söylemek için konjonktürel yapı her zamankinden çok daha uygun. Türkiye masası şeflerinin bile adını ezberlediğimiz IMF'nin, bugün başkanının kim olduğu bilmediğimiz bu güzel günleri yaşıyoruz. Geçmişte kobaya çevrilen Türkiye ekonomisi, artık AB ülkelerinde ekonomik model olarak incelenmektedir. İşte bu konjonktürel fırsatlar içeresinde ve yeni bir anlayışla serbest bölgelerin geleceğini hep birlikte masaya koyacağız.'' 
    
-Özel ekonomi bölgeleri- 
    
Özmen, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın Mersin'de kamuoyuyla paylaştığı ''özel ekonomi bölgeleri'' kavramının herkesi heyecanlandırdığını vurguladı.

Özel ekonomi bölgelerinin hedefinin serbest bölgeleri yapılandırmak ve yeniden ayağa kaldırmak, misyonunu eskisinden daha iddialı ve yüksek bir noktaya kavuşturmak olduğunu dile getiren Özmen, şöyle devam etti:

 ''Artık yeni bir sayfa açılıyor, umutlarımız yeşeriyor. Başladığımıza göre bitirebileceğimizi ve hedefe ulaşacağımızı biliyorum. Özel ekonomi bölgeleri kavramının bizim için çok büyük bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Serbest Bölgeler olarak çok sıkıntılı bir 7 yıl geçirdik ama özel ekonomi bölgeleri yapılanmasıyla birlikte bu 7 yılın açığını kısa sürede kapatabilecek bir potansiyele kısa zamanda ulaşabileceğimize inanıyorum.

Bunun için pek çok gerekçem var. Öncelikle Türkiye eski Türkiye değil. Eskiden sadece jeopolitik konumuyla öne çıkarılmaya çalışılan Türkiye artık bir ekonomik güç haline geldi. İşte özel ekonomi bölgelerinin özellikle bu dönemde Türkiye ekonomisine büyük itici güç olacağına inanıyorum. İyi yapılandırılmış bir özel ekonomi bölgeleri anlayışı ile dış ticaret dengelerimizi kısa sürede lehimize çevirebileceğimizden kuşkum yok.''
    
-Teşvik Yasası- 
    
Mehmet Özmen, Ekonomi Bakanlığı'nın Teşvik Yasası'nı yeniden ele aldığını bildiklerini, farklı bir anlayışla yeniden oluşturulacak bu yasanın serbest bölgelere direkt ve endirekt etkilerini çok iyi analiz etmek gerektiğini ifade etti.
Bir şeyi yaparken diğerini bozmamaya azami dikkat göstermek gerektiğini, geçmişte bu konuda kötü bir örnek olduğunu vurgulayan Özmen, şunları anlattı:

''5084 sayılı yasa ile bir bölgeye teşvik verip o bölgedeki serbest bölgeleri hükümsüz hale getirdik. Veya çıkarılan teşviklerle yeni yatırımlar teşvik edeceğiz diye mevcut yatırımları adeta cezalandırdık. Bu konuyu önemsediğinizi biliyor ama yine de sektörüm adına dikkatlerinize sunuyorum sayın Bakanım. Özel ekonomi bölgeleri anlayışı yabancı sermayeye bakış açımızı yeniden sorgulamak için de bir fırsat olmalıdır.

 Türkiye'de yabancı sermayenin kalıcı ve katma değer yaratan bir misyon üstlenmesini istiyorsak özel ekonomi bölgelerini yapılandırırken bu duruma özel bir önem vermemiz gerekiyor. Çünkü iyi yapılandırılmış, yani cazip hale getirilmiş özel ekonomi bölgeleri, Türkiye'ye uzun vadeli yatırımcıyı getirecek, çok güçlü bir enstrüman haline gelecektir. Özel ekonomi bölgelerini altyapı ve fırsat olanaklarını en az OSB'ler kadar iyi ve mevcut serbest bölgeden çok daha güçlü ve cazip kılacak formüller üretmeliyiz. Tüm bu doğruları yan yana koyarak oluşturacağımız özel ekonomik bölgelerin 2023 hedefi biz özel sektöre göre 100 milyar dolardır.''

Özmen, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın 100 milyar dolar rakamını az bularak daha yüksek bir hedef koyacağına emin olduğunu dile getirdi.

Özmen, çalıştayın tarihi bir adım olduğunu ve Türk ekonomisinin kaderini değiştireceğine inandığını kaydetti.





Adınız Soyadınız
E-Posta Adresiniz
Kullanıcının E-Posta Adresi
Gönderenin Notu
Mesajınız Gönderilmiştir
İlginiz için teşekkür ederiz
ARAMA