TOBB - Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği

“İtalya ile Çin arasındaki en büyük sanayi üretim kapasitesi bu topraklardadır”


26.11.2011 / Girne / KKTC



OSBÜK tarafından düzenlenen V. OSB Enerji Zirvesi’nin açılışında konuşan TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, “OSB’ler tek-durak ofis anlayışıyla hizmet veriyor. Bu sayede sanayimizin geldiği nokta çarpıcı bir başarı hikâyesidir. İtalya ile Çin arasındaki geniş coğrafyada en büyük sanayi üretim kapasitesi bu topraklardadır” dedi.​ ​

 

Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşu (OSBÜK) tarafından düzenlenen “V. OSB Enerji Zirvesi” Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, KKTC Başbakanı İrsen Küçük, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu ve OSBÜK Başkanı ve TOBB Sanayi Odaları Konsey Başkanı Nurettin Özdebir’in katılımıyla KKTC'de yapıldı.

Zirvenin açılışında bir konuşma yapan TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, Organize Sanayi Bölgeleri modelinin Türkiye’nin sanayileşmesinde ve sanayinin Anadolu’ya yayılmasında büyük katkı sağlayan bir sistemdir olduğunu söyledi.

OSB’lerin kamu – özel sektör ortaklığının başarılı örneklerinden biri olduğunu belirten Hisarcıklıoğlu şunları kaydetti: “Dünya Bankası kredisiyle başlayan, yarım asırlık OSB tecrübemiz, ülkemiz sanayinin bugünkü noktaya gelmesine çok önemli katkılar sundu. İlk OSB’lerimiz Bursa, Manisa ve Eskişehir’de kuruldu. Bugün bu 3 ilimiz, OSB’lerin de ciddi katkısıyla sanayileşme konusunda büyük mesafeler kateddi. 

Artık neredeyse her ilimizde en az bir OSB bulunuyor ve sanayicisinden sıradan vatandaşına herkes o ildeki OSB'nin nerede olduğunu biliyor. 1980’de Türkiye’de sadece 12 OSB vardı. Bugünse 200’e yakın OSB yatırımcılarla dolmuş durumda”.

-İstihdama ve mesleki eğitime katkı

OSB’lerin tüm Anadolu’ya yayıldığını vurgulayan TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, istihdama ve mesleki eğitime ciddi katkı sağladıklarını ifade etti.

Tek-durak ofis anlayışıyla hizmet verildiğini söyleyen Hisarcıklıoğlu, “Bu sayede sanayimizin geldiği nokta çarpıcı bir başarı hikâyesidir. İtalya ile Çin arasındaki geniş coğrafyada en büyük sanayi üretim kapasitesi bu topraklardadır” dedi.

TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, Türkiye ekonomisinin, 1980'lerin başında Suudi Arabistan ekonomisinden küçük, Yunanistan’la ise eşit konumda olduğunu hatırlatarak, bugün Türkiye’nin bu bölgenin en büyük ekonomisi ve sanayisi konumunda olduğunu, Türkiye’nin bunu, petrol veya doğalgaz gibi kaynaklara sahip olmadan, sadece girişimci gücüyle başardığını söyledi. 

- “OSB’ler, sektöre giriş engellerinin azaltılması konusunda fayda sağlamış bir modeldir”

Financial Times‘ın çıkardığı, “Foreign Direct Investment” dergisinin Manisa OSB’yi 200 Avrupa şehri arasında “doğrudan yabancı yatırım için en uygun şehir” seçtiğini vurgulayan Hisarcıklıoğlu, “OSB’ler, sektöre giriş engellerinin azaltılması konusunda fayda sağlamış bir modeldir. Zira OSB yönetimlerine verilen ruhsat ve izin verme yetkileri sayesinde, bünyesindeki firmalara çeşitli altyapı hizmetleri sunulmaktadır.

Elektrik, su, telefon gibi altyapı hizmetlerinin işletmelere sağlanması, OSB içinde yer alan firmalar için çok daha çabuk gerçekleşmektedir” dedi.

Bu toplantıya çok önem verdiğini belirten TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, bu organizasyonu düşünenleri, emeği geçenleri tebrik etti. Özellikle enerji alanında OSB’lerin öneminin önümüzdeki dönemde giderek artacağını ifade eden Hisarcıklıoğlu, Dünya Bankası verilerine göre, Türkiye’de kişi başına yıllık elektrik tüketiminin 2400 kilowat saat civarında olduğunu, Dünyanın en büyük 10 ekonomisi içinse bu oranın 6 ile 8 bin kilowat saat arasında değiştiğini söyledi.

“Cumhuriyetimizin 100. Yılında, dünyanın 10 ekonomisi içinde olacaksak, 500 milyar dolar ihracat yapacaksak, enerji altyapımızı da 2-3 kat da büyütmemiz gerekecek” diyen TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu şunları söyledi: “Bu yatırımların yapılmasında ve sanayicilere göreli olarak daha ucuz elektriğin sunulmasında OSB’lerin önemli bir rolünün olacağını düşünüyorum. OSB’ler elektrik ve doğalgaz tüketimi açısından çok önemli müşterilerdir. Sayın Bakanımızın, yatırımcı dostu vizyonu çerçevesinde, OSB sanayicimizin enerji maliyetlerini düşürecek tedbirleri alacağını umuyoruz.

Ayrnı şekilde, Elektrik Piyasası Kanunu ile elektrik üretmede OSB’lere üretim, temin ve dağıtım yetkisi verildiği gibi, Doğal Gaz Piyasası Kanunu’da değişiklik yapılarak benzer yetkinin doğal gaz alanında da verilmesi son derece yararlı olacaktır.

Aynı mesele su tüketimi, çevresel hizmetler, AR-GE faaliyetleri gibi konular için de geçerli.  İşte bu açıdan OSB’lerin altyapı noktasında bu hizmetleri sunma işlevleri daha da önemli hale gelecek. Hepimizin bunun farkında olması gerekiyor. Hazırlıklarımızı ve altyapımızı dünyanın 10 büyük ekonomisinden birinin OSB’lerini hazırlamak adına yapmamız gerekiyor.

Ayrıca çarpık sanayileşmenin önlenmesi ve tarım arazilerinin korunması için fabrikaların OSB'lere taşınması teşvik edilmeli, yeni fabrikaların da buralarda kurulması için sanayiciler yönlendirilmelidir.

OSB'ler kayıt dışı ekonomi ve kayıt dışı istihdamın önlenmesi açısından da en uygun faaliyet alanları olduğundan bütün OSB'lerin yeni teşvik modelinin merkezinde olmasında büyük fayda görüyoruz”.

-“OSB’lerin genel bir sanayi stratejisinin parçası olması gerektiği unutulmamalı”

OSB’lerin bölgesel sanayi gelişimi için oldukça etkili bir araç olduğunu ancak tek başına OSB’leri kurmanın sanayileşme için yeterli olmadığını söyleyen Hisarcıklıoğlu, “OSB’lerin genel bir sanayi stratejisinin parçası olması gerektiği de unutulmamalıdır. Bu çerçevede nitelikli insan kaynağına, teknolojiye, altyapıya ve finansmana erişimin temini sağlanmalıdır” dedi.

Türkiye’nin OSB modelinin geliştirilmeye ihtiyacı olduğunu ifade eden Hisarcıklıoğlu, Doğu Asya’da OSB'lerin daha büyük alanlarda kurulduğunu ve ayrı birer şehir haline geldiklerini söyledi.

Türkiye’deki OSB'lerin neredeyse 10 katı büyüklüğünde olan bu OSB’lerin, yaşam, üretim, eğitim, teknoloji ve lojistik merkezi olarak tasarlandığını anlatan TOBB Başkanı, “Buralarda teknoparklar ve lojistik merkezler kurulmaktadır. Liman, havaalanı, meslek okulları ve üniversiteler, hatta yerleşim ve turistik alanlar sanayi tesislerinin yanı başında yer almaktadır.

Asya’daki bu bölgelerin bir ortak noktası da yönetişim modellerinin bir hayli gelişmiş olmasıdır. Bölge yönetimi özel sektör tarafından yapılırken, bir kamu idaresi de etkin biçimde denetimi sağlamaktadır. Fren-denge mekanizmaları son derece sağlıklı işlemektedir.

Sanayimizin, dolayısıyla da ekonomimizin bir üst lige sıçrama yapması için artık farklı bir büyüme modelini benimsememiz gerekiyor. Yeni bir OSB politikası da bu büyüme modelinin önemli bir parçası olmalı” dedi.

- “TOBB olarak OSB modelimizin bölge ülkelerine yayılması için bir dizi çalışma yürütüyoruz”

50 yıllık OSB tecrübelerini başka ülkelere daha organize biçimde aktarabileceklerini vurgulayan Hisarcıklıoğlu sözlerini şöyle devam ettirdi: “Türkiye'nin bugün ulaşmış olduğu sanayi üretim yapısından ve OSB tecrübesinden, etrafımızdaki ülkelerin ve hatta çok daha geniş bir coğrafyanın öğrenebileceği çok şey var.

Biz, TOBB olarak bu OSB modelimizin bölge ülkelerine de yayılması için bir dizi çalışma yürütüyoruz. Filistin’de bir Organize Sanayi Bölgesi kurmak için çalışmalarımız artık yatırım aşamasına geldi. Bunun dışında İslam Kalkınma Bankası ile işbirliği içinde Yemen’de, Moritanya’da, Benin’de organize sanayi bölgeleri kurmak için çalışmalar başlattık.

Türk özel sektörü tarafından, başka ülkelerde kurulacak OSB'ler, yerel ekonomiye katkılarının yanında, Türk değer zincirlerinin bu ülkelere yayılmasına da büyük bir katkı sağlayabilir. Bu yolla, bu ülkelerdeki iş yapma ortamı, Türk yatırımcılar için daha elverişli hale getirilebilir. Bu şartları yerine getiren projelere kamu tarafından teşvik sağlanması da yeni OSB politikası kapsamında düşünülebilir.

Mesela Çin devleti, Çinli sanayi şirketlerinin küreselleşmesine katkı sağlamak amacıyla, Çinli şirketler tarafından Afrika, Ortadoğu ve Asya'da yapılacak 50 adet OSB projesinin yatırım maliyetinin yüzde 30'unu karşılama kararı almış. Bizim de, en azından kendi doğal hinterlandımız için geç kalmamamızda fayda vardır”.

-Enerji Bakanı Yıldız:''TPAO'nun yaptığı anlaşmayla inşallah 2-3 ay içerisinde biz burada (KKTC'de) karada sondaja başlayacağız''

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız da, ülkelerde zaman zaman enerjinin siyasete, zaman zaman da siyasetin enerjiye yük olduğu dönemlerin bulunduğunu söyledi.

Hazırladıkları master planla yavru vatan KKTC için de bütün bu paradoksları çözmeye hazır olduklarını belirten Yıldız, TPAO'nun yaptığı anlaşma çerçevesinde de 2-3 ay içerisinde KKTC'de karada sondaja başlayacaklarını bildirdi.  Yıldız, şöyle konuştu: ''Bütün hazırlıklarımızı tamamladık. 3 hafta kadar önce Kuzey Kıbrıs’taydık. Yaptığımız anlaşmayla teknik çalışmaları hazırlamış bulunuyoruz. Denizdeki aramalarımız da özellikle uluslararası hukuka aykırı olarak geliştirilen bütün çalışmalardan beri olacaktır. Ama bu bizim özellikle uluslararası hukuka uymayan çalışmalara karşılık vermeyeceğimiz anlamına gelmez. Türkiye Cumhuriyetinin KKTC ile beraber geliştireceği bir kısım projelerin olduğunu da söylemeliyim. Tabii ki bütün nerede kuyu açılırsa açılsın, nerede sondaj vuruluyor olursa olsun mutlaka Kıbrıs'ın tamamının hakkının olduğunu da söylemeliyiz.''

Enerji sektörünün siyasete yükünün kaldırılması gerektiğine dikkat çeken Yıldız, bunun da liberalleşmeyle, serbestleşmeyle olabileceğini vurguladı.

-Batı Hattından doğalgaz ithalatı

Batı Hattından doğalgaz ithalatı konusunda OSB'lerden de talep olduğunu ve onların da rahatlıkla müracaat edebileceğini kaydeden Taner Yıldız, ''OSB'ler biliyorsunuz şu anda doğalgaz dağıtım hakkına sahipler. Bu kapının açık olduğunu da söyleyebilirim'' dedi.

Elektrik dağıtım konusunda çok başarılı olan OSB'ler olduğu kadar yeterince başarılı olamayan OSB'ler bulunduğunu da ifade eden Yıldız, bunların zamanla aynı seviyelere geleceğine inandığını bildirdi.

Her OSB'de branş mühendisi olmadığını kaydeden Enerji Bakanı, branş mühendisi olanlara denetim faaliyetlerinin taraflarından aktarılacağını rahatlıkla söylemek istediğini kaydetti.

-Enerji verimliliği

Gerek Türkiye'de, gerekse KKTC'de önemli konulardan birinin de enerji verimliliği olduğunu dile getiren Yıldız, bin dolarlık gayri safi yurtiçi hasıla elde etmek için Türkiye'de 290 litre petrol eşdeğeri enerji harcanırken, bu miktarının OECD ülkelerinde 200 litre civarında, Japonya ve Danimarka gibi ülkelerde ise 100 litre civarında olduğuna dikkat çekti.

Her iki ülkenin de enerji verimliliği konusunda kat edeceği önemli mesafeler olduğunu ifade eden Yıldız, enerji üretmekten belki daha önemli hususunun enerji verimliliği olduğunu söyledi ve herkesi enerjiyi verimli kullanmaya davet etti.

OSB'lerde faaliyet gösteren sanayicilerin paranın tasarrufunu ve nasıl kullanılacağını çok iyi bildiğini kaydeden Yıldız, ''5-6 veya 7-8 yılda kendini amorti edecek teklifler bize getirirler. Enerji verimliliğinde bırakın 5-6 yılı, 9-10 ay içinde, en fazla 2 yıl içinde kendini amorti edecek şu anda yatırımlar var enerji verimliliği konusunda. Gelin burada bir seferberlik başlatmış olalım. Her birimiz işletmemizde verimsiz motorlarımızı değiştirmemiz durumda dahi tasarruf elde edebilecek bir yapı vardır'' diye konuştu.

-Başbakan Yardımcısı Atalay:''Türkiye Cumhuriyeti olarak biz Kuzey Kıbrıs'ın daima yanında olacağız''

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay ise, OSB'lerle ilgili çok fazla şey söylemeye gerek olmadığını, OSB'lerin Türkiye'de sanayinin gelişmesinde, çevre sorunlarının giderilmesinde, kentleşmede, ortak altyapı kullanarak daha ekonomik üretimde önemli sanayi üstleri olduğunu söyledi. Devletin tüm ilgili kurumlarının OSB'lerin yanında olduğunu kaydeden Atalay, OSB'leri teşvik ettiklerini, teşvik etmeye de devam edeceklerini bildirdi.

Türkiye ve Kuzey Kıbrıs'ın şu anda bölgesinde, adeta bu kadar sorunlu ekonomik hayatın yürüdüğü bir bölgede istikrar adası olduğunu söyleyen Atalay, ''Bu kolay bir şey değil. Hem büyümesi sürüyor Türkiye'nin ve KKTC'nin. Hem ekonomik olarak güçlenmesi devam ediyor, birbirleriyle de çok yakın yardımlaşma içinde...'' dedi.

Türkiye Cumhuriyeti olarak Kuzey Kıbrıs'ın her açıdan daha güçlü, daha kararlı bir şekilde yoluna devam etmesi için daima yanında olduklarını, bundan sonra da daima yanında olacaklarını belirten Atalay, ''KKTC asla yalnız kalmayacak ve biz hem ekonomik açıdan kalkınmasında hem de siyasi açıdan geleceğe emin adımlarla yürümesinde Kuzey Kıbrıs'ın daima yanındayız. Bunu da bir kez daha belirtmek istiyorum'' dedi.

-KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu

KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu da, Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas'ın, 11 Temmuz'da meydana gelen deniz üssündeki patlamanın ardından prestij kaybettiğine işaret ederek, "Rum liderin, müzakerelerin yoğunlaştığı bir dönemde tüm uyarılara rağmen, biraz da Türkiye'ye meydan okurcasına, iç politikaya dönük, imajını kurtarmak için denizde petrol ve doğalgaz arama sondajı başlattığını" kaydetti.

Türkiye ile Kıta Sahanlığı Sınırlandırma Anlaşması imzaladıklarını, ardından Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı'na (TPAO) arama ruhsatı verildiğini anımsatan Eroğlu, "Şimdi memnuniyetle görüyoruz ki sismik araştırma olayının ötesine geçme noktasındayız. Bu da bizi hem memnun etmekte hm de kendi petrolümüzü bulacağız şeklinde umutlandırmakta" dedi.

Ekonomin güçlenmesinin müzakerelerde ellerini de güçlendireceğini ifade eden Eroğlu, "Toprağımızda bulunacak bir petrol, ekonomimizin istikrara kavuşması ve güçlenmesi elbette müzakere masasında bizim elimizi daha da güçlendirecektir" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Kıbrıs Rum kesiminin Doğu Akdeniz'de doğalgaz aramayla ilgili tutumunun, karışık olan bazı Ortadoğu ülkelerini, Kıbrıs'ı da içine alacak şekilde, siyasi bir karmaşanın içerisine çekme potansiyeli taşıdığını söyledi.

Eroğlu, Kıbrıslı Türkler'in KKTC'nin kuruluşuna kadar uzanan sürede Türkiye'nin yakın desteğiyle birçok alanda zorlu mücadeleler verdiğini belirterek, temel dönüm noktası olan 1974 Barış Harekatı'yla mücadelenin yaşanabilir, gelişmiş bir devlet ile birlikte müreffeh bir toplum oluşturma yoluna girdiğini kaydetti.

-KKTC Başbakanı Küçük

Zirvede konuşan KKTC Başbakanı İrsen Küçük ise böyle bir enerji zirvesinin KKTC'de yapılmasının, bilhassa kısa bir süre önce Güney Kıbrıs tarafından başlatılan denizde enerji arama projesi günlerine ve Kuzey Kıbrıs Petrollerinin özelleştirme haftasına denk gelmesinin daha anlamlı olduğunu söyledi.

Ülkelerde kalkınmadan bahsedebilmek için enerji ve su faktörlerini gözardı etmemek gerektiğini kaydeden Başbakan Küçük, bu her iki imkanın olduğu ülkelerde maliyetlerin ucuzladığını ve kalkınmanın süratlendiğine dikkat çekti.

Her iki konuda da Türkiye ile yaptıkları çalışmalar çerçevesinde önemli ilerlemeler kaydettiklerini anlatan Küçük, kısa bir süre önce Anamur'da KKTC'ye su getirilmesi için önemli bir baraj inşaatı çalışmasının başlatıldığını hatırlattı. Söz konusu proje çerçevesinde KKTC'ye yıllık 75 milyon metreküp su geleceğini kaydeden Küçük, şöyle konuştu: ''Şunu söyle özetmemem gerekir; bizim bütün halkımızın içme ve kullanma suyu ihtiyacı yaklaşık 35 milyon metreküptür.. Gelecek olan suyun öncelikle içme ve kullanma suyu olarak kullanılması ve geriye kalanının da tarımda kullanılması planlanmaktadır. Yaklaşık 35-40 milyon metreküp içme ve kullanım ki kaliteli bir su olacak bu. Bunun dışında 35 milyon metreküpe yakın su da tarımda kullanılacaktır. Çalışmalar büyük bir hızla devam ediyor. Dün daha DSİ ekibi ülkemizdeydi. Anavatana ve hükümetine KKTC ekonomisinin kalkınması ve ülke halkımızın esenliği bakımından verdikleri desteğe bir kez daha teşekkür etmek istiyorum.''

Küçük, adını ''barış suyu'' koyacakları söz konusu suyun 2014 yılı Mart ayında KKTC'ye geleceğinin tahmin edildiğini de vurguladı.

KKTC'nin enerji konusunda tamamen dışa bağımlı olduğunu, bu nedenle maliyetlerin yüksek olduğunu kaydeden İrsen Küçük, Anavatandan 300 Megavatlık (MW) bir enerjinin de naklinin kurulması halinde KKTC'de enerji fiyatlarının düşeceğini ve KKTC'nin daha istikrarlı bir enerjiye kavuşacağını bildirdi.

Avrupa'da yaşanan ekonomik sıkıntılara rağmen KKTC'de artı büyümenin yakalandığını, 2012 yılı için de yüzde 5 büyüme tahmin edildiğini dile getiren Başbakan Küçük, özellikle turizm sektöründe büyük bir ivmenin yakalandığını, 2011 yılı sonu için belirledikleri hedef e ilk 9 ayda ulaştıklarını söyledi.

-TBMM Enerji Komisyonu Başkanı Fındıklı

TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Mahmut Mücahit Fındıklı ise dünyadaki siyasal şekillenmelerin tamamının temelinde incelendiğinde enerjiyle alakalı olarak şekillendiğinin görüleceğini söyledi.

Türkiye'nin, KKTC arasında yeni anlaşmalar ile hem gaz hem de petrol konusunda Akdeniz havzasında çok önemli bir oyuncu olduğunu göstermek durumunda olduğunu kaydeden Fındıklı, ''Son gelişmelerden dolayı ben devletimizi tebrik ediyorum, kutluyorum'' dedi.

Hükümetin OSB'leri ciddi anlamda desteklediğini ifade eden Fındıklı, özellikle bölgeler arasındaki dengesizliğin önüne geçmek için 4. teşvik bölgesinde OSB'lere Hazine arazilerinin bedava veya çok düşük maliyetle verildiğini, bu nedenle Doğu ve Güneydoğu'da birçok OSB'nin ciddi anlamda atak yaptığını kaydetti.

Yıllık 80 bin Gigavatsaat kadar elektrik tüketimi olan OSB'lerin elektrik piyasasının en kuvvetli ve en yıldız tüketicisi olduğunu dile getiren Mücahit Fındıklı, OSB yönetimlerinin piyasadaki bu avantajlarını çok iyi kullanarak enerjiyi çok ucuza getirecek anlaşmalar yaptığını söyledi.

-OSBÜK Yönetim Kurulu Başkanı Özdebir

OSBÜK Başkanı ve TOBB Sanayi Odaları Konsey Başkanı Nurettin Özdebir Ortadoğu ve Afrika'da yaşanan siyasi gelişmelerin, bölgede eski dengelerin yıkılmasına ve kartların yeniden karılmasına yol açtığını ifade ederek, Ortadoğu'nun jeopolitik önemini doğrudan etkileyen ve gözden kaçan başka gelişmelerin de yaşandığını kaydetti.

Teknolojideki gelişmeleri, özellikle sondaj teknolojisindeki gelişmelerin, ABD'nin 100 yıllık ihtiyacını karşılayacak doğalgaz kaynaklarına sahip olduğunu gösterdiğini belirten Özdebir, bu gelişmelerin ABD'nin ithalat bağımlılığını önemli ölçüde azalttığına dikkat çekti.

Bütün bu gelişmelerin, hem enerji fiyatları hem de Ortadoğu'nun jeopolitik önemi üzerinde önemli sonuçları olacağını anlatan Özdebir, ''Bugüne kadar petrol fiyatlarında artışa yol açak endişesiyle Ortadoğu'daki siyasal dengelerin bozulmasına karşı çıkan güçlerin, bulunan yeni petrol rezervleri nedeniyle Ortadoğu'daki siyasal istikrar konusunda eskisi kadar hassas olmayabilecekleri söylenebilir'' dedi.

OSBÜK olarak her yıl düzenledikleri zirveleri Türkiye'nin farklı şehirlerinde yaptıklarını anlatan Nurettin Özdebir, bu yılki zirveyi KKTC'de düzenlemelerinin temel sebebinin, son aylarda doğu Akdeniz'de yaşanan gelişmeler olduğunu söyledi.

Özdebir, Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin Doğu Akdeniz'de fiili bir durum yaratarak doğalgaz sondaj çalışmalarına başlamasının, KKTC'nin ve Türkiye'nin haklarını ihlal etmeye yönelik olduğunu, Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin bu hamlesinin cevapsız bırakılmasının düşünülemeyeceğini ifade etti. Özdebir, ''Biz de OSBÜK olarak bu konuda hem kamuoyu hassasiyetini artırmak hem de KKTC'nin ve hükümetimizin yanında olduğumuzu göstermek için bu yılın enerji zirvesini burada, Girne'de yapmaya karar verdik'' diye konuştu.

-OSB'lerin sorunları

Türkiye'de şu anda tüzel kişilik kazanmış 264 Organize Sanayi Bölgesi (OSB) olduğunu ve önemli gelişmeler kaydedilmiş olmasına rağmen OSB'lerin çözüm bekleyen bazı sorunları bulunduğunu dile getiren Özdebir, şöyle konuştu: ''Elektrik projelerinin tastik ve kabul yetkilerini planlayan bakan onayının süresi 31 Aralık 2011 tarihinde sona erecektir. Yeni düzenleme yapılırken dağıtım lisansı sahibi OSB'lere, katılımcılarına ait elektrik projelerinin OSBÜK tarafından oluşturulacak bir heyet tarafından denetimi yapıldıktan sonra tasdik ve kabul yetkisinin verilmesini talep ediyoruz. EPDK Başkanımızdan, yeri ve bağlantı şekli nerede ve nasıl olursa olsun 'dağıtıma gömülü'' olarak nitelendirilen OSB'lerin de 1. numaralı tarife müşterisi sayılması yönünde bir karar alarak OSB'lerin teşvikine destek vermelerini bekliyoruz. Düzenli kentleşmenin önemli bir unsuru olan OSB'leri cazip hale getirmek için OSB'ler cömertçe desteklenmeli, OSB'ler dışında faaliyet gösteren sanayi işletmelerinin OSB'lere taşınması için teşvikler getirilmelidir. 2 bin metrekareden büyük olup özel izin alanlar dışındaki büyük sanayi kuruluşlarının OSB'lerde kurulmasının zorunlu hale getirilmesi de yerinde olacaktır.''

 

-EPDK Başkanı Köktaş

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Başkanı Hasan Köktaş, her ne kadar OSB'lerin enerji sektörüyle en iç içe bölgeler olsa da bu bölgelerde de enerjinin bir piyasa faaliyeti olarak anlaşılması ve uygulanması açısından yeni bir sürecin içinde olduklarını söyledi.

Enerji sektöründe son 5 yılda yaşanan gelişmeleri anlatan EPDK Başkanı, OSB'lerin 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunları hükümleri çerçevesinde, onaylı sınırları içerisinde lisans alarak faaliyet göstermelerine izin verildiğini hatırlattı.

Bu konuda önemli bir mesafe kat edildiğinin lisanslandırma sonuçlarından anlaşıldığını ifade eden Köktaş, yönetmeliğin yayımlandığı tarihten bugüne kadar 135 civarında OSB'ye elektrik dağıtım lisansı verildiğini bildirdi.

-TPAO Genel Müdürü Uysal

Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) Genel Müdürü Mehmet Uysal, birincil enerji tüketimine bakıldığı zaman dünyada petrol ve doğalgazın enerji içindeki payının yüzde 58 düzeyinde bulunduğunu, Türkiye'nin de dünya ile hemen hemen aynı oranlara sahip olduğunu söyledi.

Dünyada ve Türkiye'de 2035 yılına kadar enerji kaynağı olarak petrol ve doğalgaz bağımlılığının süreceğini kaydeden Uysal, çevresinde zengin doğalgaz ve petrol yatakları bulunan Türkiye'nin neden bu konuda zengin olmadığı sorusuna da açıklık getirdi. Türkiye'nin çevresinde yer alan zengin petrol kaynaklarının Basra kuşağı denilen kuşakta yer aldığını, Suudi Arabistan ve İran'ın bütün petrollerinin bu kuşakta bulunduğunu anlatan Uysal, bu kuşakla yer almayan Türkiye'de ise zengin petrol ve doğalgaz kaynakları bulunmadığını söyledi.

Denizlere bakıldığı zaman ise Karadeniz ve Hazar'ın aynı jeolojik yapıya sahip olduğuna işaret eden TPAO Genel Müdürü, Hazar'daki zengin petrol rezervinin Karadeniz'de de var olduğunu düşündüklerini bildirdi. Uysal, ''Denizlerde petrol potansiyeli 1900'lü yıllarda bilinmiyordu. O zamanlar bilinmiş olsaydı Karadeniz'de petrol arama çalışmaları çok önceden başlardı diye düşünüyorum'' dedi.





Adınız Soyadınız
E-Posta Adresiniz
Kullanıcının E-Posta Adresi
Gönderenin Notu
Mesajınız Gönderilmiştir
İlginiz için teşekkür ederiz
ARAMA